Skip to main content

Güney Kore’nin teknoloji ve inovasyonu son dönemde siyasî gündemde konuşulmaya başladı. Aslında 30 yıl öncesine kadar Güney Kore ve Türkiye, ekonomik ve teknolojik olarak hemen hemen benzer görünüme sahipti. 1990’lardan sonra değişen bu tablonun nasıl ortaya çıktığını derledik.

Ekonomi dergisi Forbes’un yayımladığı Dünyanın En Büyük 500 Şirketi listesinde teknoloji şirketlerine baktığımızda ilk 15 sırada iki Güney Koreli şirket görüyoruz: Samsung 211,9 milyar dolar satışla ikinci sırada, LG ise 54,3 milyar dolarlık satış verisiyle 14. sırada. Tabii, bu başarının ardından Güney Koreli firmaların yenilikçi yaklaşımlarının yanı sıra 1960’lı yıllara uzanan planlı endüstrileşme ve BT hamlelerinden bahsetmek mümkün. Öte yandan, Güney Kore’nin eğitim sistemini de bu başarıdaki rolünü de teslim etmek gerekiyor.

Peki, Güney Kore’nin teknoloji odaklı büyümesinin ardında neler var?  Bu sorunun cevabı için ülkenin kısa bir tarihçesine göz gezdirelim. Nisan 1960’da askerî darbeyle diktatör olan Cumhurbaşkanı Syngman Rhee yurtdışına kaçmak zorunda bırakıldı. Darbeyi yapan General Park Chung Hee’nin başlattığı bu otoriter dönemi Kore’nin tipik bir geç endüstrileşme süreci olarak değerlendirmek mümkün. Endüstrileşmenin kurumlaştırılıp, devlet eliyle özendirilerek gerekli üst yapı ve mekanizmaların oluşurulduğu bu dönemde Kore ekonomisi günümüzdeki şeklini aldığını ifade edebiliriz.

Güney Kore’de şirketler Ar-Ge’de performansa dayalı teşvik alıyor

1 Temmuz 2000 tarihli Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi’nde yayımlanan makalede, Kore’nin geç sanayileşen pek çok ülkeden farkının devletin özel firmalara uyguladığı disiplin olduğu belirtiliyor. Prof. Dr. Namık Kemal Pak ve Prof. Dr. Ergun Türkcan imzalı makaleye göre, ülkede büyük şirketler, hükümetin ihracat, Ar-Ge ve yeni ürünlerin geliştirilmesi gibi performanslarına dayalı teşvikleriyle güçlerini takviye ederek daha da büyüdü. Özellikle, riskli sanayilere girenlere, hükümet başka yerlerden çok kârlı işler temin ederek, firmaların üretim çeşitlemesine yardımcı oldu.

Bu disiplinin iki boyutu bulunuyor: “Kötü çalışanları cezalandırmak ve iyileri ödüllendirmek.” Dönemin başlangıç yılından ve hatta daha geriden gelerek, Kore’nin ve Türkiye’nin ekonomik göstergeleriyle yarım yüzyıla yakın performanslarını karşılaştırabiliriz.

Güney Kore’de şirketler Ar-Ge’de performansa dayalı teşvik alıyor

 

Güney Kore ve Türkiye’nin BT ve sanayileşme yönlerinden değerlendirilmesi

1980’lere kadar ekonomik olarak benzer tablolara sahip olan Güney Kore ve Türkiye arasındaki makas, 1990’dan sonra Güney Kore lehine giderek açılmaya başladı. Elbette, burada BT teşvikleri ve eğitime verilen önemden de bahsetmek mümkün ama Güney Kore ihracata yönelik üretim de vurgulanması gereken bir yere sahip.

Prof. Dr. Namık Kemal Pak ve Prof. Dr. Ergun Türkcan ‘ın makalesinde Güney Kore ve Türkiye’nin BT ve sanayileşme yönlerinden değerlendirilmesi de aktarılıyor.  Makaleye göre, Türkiye yaygın bir endüstrileşme modeli ile ithal ikameci, daha çok sermaye-yoğun, nispeten geri tekniklerle bol düz emek istihdam eden bir üretim yolu seçti. Buna karşılık, Güney Kore, belli bir süre sonra dünya ile rekabetine girme zorunda olduğunu bilerek, ihracata yönelik, sermaye-yoğun, derinlemesine bir endüstrileşmeyi seçti. Bunun doğal sonucu ise ilerde teknoloji üretiminin ön hazırlığı olarak, kitlesel teknoloji transferi yapmak, bunu kurumsallaştırmak ve kolaylaştırmak. Bu da telif haklarından meslekî eğitime değin pek çok yeni hukukî düzenleme yaparak yeni kurumlar ve mekanizmalar oluşturmak anlamına geliyor.

Güney Kore’nin tekno-ekonomik kurumsallaşması

İki ülkenin tekno-ekonomik kurumsallaşması konusunda ilginç ipuçlarına rastlamak mümkün. Aynı makalede,  G. Kore için yürürlükte olan, BT’ye ilişkin 800’den fazla kanun olduğu belirtiliyor.  Bunların içinde 90’ının  başlığında BT ifadesi yer alıyor.  Güney Kore, planlı döneminde, devlet olarak, mal üretimine paralel, teknoloji üretmeyi ve bununla ilgili tüm yan sistemlerin orkestrasyonunu ana işlevi sayıyor.

Güney Kore BT mevzuatının temel yapılarından birisi, millî seviyede BT sistematik biçimde özendirmeyi amaçlayan, 1967 tarihli Bilim ve Teknolojiyi Destekleme Kanun. Bu kanun, bu alanda plan ve politikalar formüle edilmesi, ilgili kuruluş ve projelere destek sağlanması için tedbirleri ortaya koyuyor. Diğer yasa ise 1972’de kabul edilen, özel sektörün, finans ve vergi yoluyla teknolojik geliştirme faaliyetlerini kolaylaştırmayı amaçlayan Teknoloji Geliştirmeyi Teşvik Kanunu.  1973 tarihli Mühendislik Hizmetlerini Teşvik Kanunu da mühendislik sanayilerini geliştirerek, Ar-Ge sonuçlarının ticarileşmesini ve böylece, imalat sanayiine katkı yapma imkânı sağlıyor. Ayrıca 1989’da çıkarılan Temel Bilimsel Araştırmaları Teşvik Kanunu da Güney Kore’nin bilimsel araştırmalardaki geri kalmışlığını telafi edebilmek için, araştırma enstitüleri ve üniversitelerin temel bilimlerdeki, araştırmalarını desteklemeyi öngörüyor.