Konumuz “Net neutrality” çevirisi Ağ Tarafsızlığı. Nedir, kısaca anlatalım. Ağ Tarafsızlığı, internet altyapısını yöneten servis sağlayıcıların (ISP) internette ayakkabı aldığın alışveriş sitesine, aramalarına, Spotify’da dinlediğin müziğe, Netflix’te izlediğin diziye, arkadaşına yazdığın WhatApp mesajına, Skype’tan yaptığın telefon görüşmesine ve benzeri tüm veri akışlarına eşit davranması ilkesini ifade eder. Yani, bir ISP kendisinden hizmet alan kullanıcıların herhangi bir veri akışına erişimini diğerine göre daha kolay veya daha zor yapamaz ya da engelleyemez. Daha da kısası, Ağ Tarafsızlığı, herkesin internete eşit şartlarda erişebilmesini savunur. Hikâyenin biraz başına gidersek her şey 1999’da Cisco’nun veri paketlerini sınıflandırarak önceliklendirebilen ya da erişilemeyecek kadar yavaşlatabilen router’ları piyasa çıkarması ile başlıyor. Bu tarihten itibaren teknik olarak ayrımcılık yapılabilir hale geliyor. Ağ Tarafsızlığı ifadesi ise ilk kez 2000’lerin başında gündeme geliyor. Peki, çok da yeni olmayan bu kavramın yeniden gündeme gelmesinin sebebi ne ?
2015’ten beri birçok hükümetin yaptığı şekilde, ABD de genişbant interneti, elektrik ve su gibi bir kamu hizmeti olarak düzenliyordu. Ta ki 2017’nin 14 Aralık gününe kadar. 14 Aralık’ta bizdeki BTK’nın ABD’deki karşılığı olan Federal İletişim Komisyonu (FCC) Obama döneminde son şekli verilen Ağ Tarafsızlığı esaslarını geri çekmeyi oy çokluğuyla onayladı. Bu arada önerinin sahibi olan kişi, komisyon başına Trump tarafından atanan Ajit Pai.
Peki, bu konu neden önemli, Ağ Tarafsızlığı olmazsa ne olur? Yanıtlamak için bugüne kadar Ağ Tarafsızlığı ihlallerinin örneklerine bakalım. İhlallerden biri, ABD’nin en büyük internet servis sağlayıcısı Comcast’in kişilerarası (P2P-peer to peer) dosya paylaşımında yükleme hızlarını gizlice düşürmesi. Başka biri Madison River Communications şirketinin rakibi Vonage’a müşterilerinin erişimini engellemesi. Bir diğeri AT&T, FaceTime erişimini sınırlayıp sadece kendisinin paylaşımlı veri planına sahip olanların erişimini sağlaması. En güncellerinden biri ise geçtiğimiz yıl temmuz ayında Verizon Wireless’ta Netflix ve YouTube gibi kanallardaki videoların normalden daha yavaş oynadığının kullanıcılar tarafından fark edilmesi ile ortaya çıkan hizmetin yavaşlatılması örnekleri. (Konu ile ilgili Verizon ağ üzerinde test yapıldığını açıklamıştı)
2015’te belirlenen standartlar aslında bu teknik kapasiteye sahip ve belirttiğimiz gibi birçok örnek vakada hâkim pozisyonunu kötüye kullanmış ABD’deki internet servis sağlayıcıların altyapıları üzerindeki hakimiyetini düzenleyerek kendi çıkarları doğrultusunda içerik sağlayıcıları öne çıkaracak ya da geriye atacak şekilde hareket etmelerini engelliyordu.
FCC’nin kararına 21 eyalette dava açıldı
FCC’nin 14 Aralık 2017’de yaptığı açıklamada internet servis sağlayıcıları için yatırımı motive edecek, yeni genişbant altyapı projeleri için bütçe oluşturacak ve halk için istihdam yaratacak bir değişiklik olarak belirtilen karar, altı çizilmese de aynı zamanda bu firmaların, kullanıcıların hangi siteye girebileceklerini de düzenlemesine yani internet kullanım alışkanlıklarının servis sağlayıcılar tarafından manipüle edilebilmesine imkân veriyor. Bunun için kullanılacak yöntemlerden biri ise internet üzerindeki içerik sağlayıcılar arasından kullanıcılarına daha hızlı ulaşmak isteyenleri ekstradan ücretlendirmek. Öncesinde herhangi bir sitenin aldığı trafiği kullanıcının tercihleri belirlerken karar sonrası sitenin ya da kullanıcılarının ISP’ye ödediği tutar ile belirlenebilecek. Yani, internet adamına göre işleyecek. Öncesinde herkese eşit olan bu yapı artık eşitler arasında en eşit olanların öne çıkmasını sağlayacak. Aslında erişim kalitesini artırması beklenen karar, rekabetteki kullanıcı tercihi etkisini azalmak yoluyla kaliteyi düşürecek. Ayrıca ek ücretlendirme prosedürüne ilk başta takılması muhtemel video ve müzik gibi streaming hizmetleri oluşacak maliyetleri üstlenmeyeceğinden ödemek istemeyenlerin daha yavaş eriştiği bir internetten bahsediyor olacağız.
Herkes öne çıkmak adına kendisi için en iyi olduğunu düşündüğü şeyi yapar. Bir e-ticaret sitesi kullanıcıyı yakalayacak en iyi kampanyaları üretmeye gayret eder, ardından müşterisinin sürekliliğini ve kârlığını artırmaya çalışır, bir yayıncı, kullanıcının ilgisini çekmeye ve onu sitesinde tutmak için sistematik olarak davranışlarını takip etmeye odaklanır, akışını ve içeriklerini geliştirir, bir start-up sunduğu hizmetin kalitesini artırarak pazarda gördüğü eksikliğe karşı çözümünü güçlendirir ve tüm bunlar sonuç olarak şirketin başarısına hizmet eder. Bu ekosistemi, verdiği hizmetin faydasını artırmadan kârlılığını artıran bir oyuncuyla bozduğunda diğer oyuncuları sahadan uzaklaştırmaya başlarsın. Başarı, ISP’ye ödediğin paraya göre alacağın erişime bağlı olduğunda birçok işletme üretim motivasyonunu kaybedecek. FCC’nin bu kararı daha pahalı, çeşitliliği daha düşük ve daha az inovatif bir internete kapı açıyor. Oysa internet bugünkü büyüklüğüne erişimlerin kontrol altında tutulmadığı, çok sesli ve özgürlükçü bir yapıyla ulaştı.
FCC kararından sonra birçok eyalet bu karara uymayacağını açıkladı. 21 eyalet de yasamanın iptali için dava açtı. İlk uygulama da Ocak ayında Montana Eyaleti’nden geldi. Eyalet, yetki alanında bir ISP’nin hizmet verebilmesi için Ağ Tarafsızlığı kurallarına uymasını şart koştu.
Demokratlar bu konu ile uğraşadursun çabaların ülke genelinde bir değişik yaratması mümkün görünmüyor. FCC kararının iptaline giden yolda Trump’un veto hakkı da var. Sonrasında da 2/3 çoğunluk kuralı işliyor.
Karar kimin işine geldi, kimin gelmedi ?
FCC kararı ardından birinci günden kazanç sağlayanlar: Google, Facebook, Amazon, AT&T, Comcast ve Verizon. Karar ardından halka açık tüm bu şirketlerinin hisse değerinde artış gözlendi. Önümüzdeki dönemde ise orta ölçekli içerik üretici değerlerini arttırmak isteyen ISP’ler için çekici yatırımlar olabilirler.
Kaybedenler kulübünde ise benim gördüğüm kadarıyla, manipüle edilen kullanıcının dışında seslerini hiç duyuramayacak olan küçük ölçekli içerik üreticileri ve yasa öncesinde devlerle rekabet edecek noktaya gelebilen start-up’lar var.
İnternet küresel bir oluşum, ABD’de Ağ Tarafsızlığı’nın kaldırılması gibi önemli bir gelişmenin tüm dünyadaki internet kullanıcılarına etki edeceği aşikâr. Karar öncelikli olarak rekabeti etkileyeceğinden büyük ihtimalle şu anda kullanmaktan çok zevk aldığınız hizmet ve uygulamaları sunan start-up’ların yenileri size ulaşmadan piyasadan silinebilecek. İnternetin temel var oluş nedenleri arasında olan “Eşitlik İlkesinin” ABD içerisinde bu şekilde yok edilmesi belki de ABD’li start-up’lar için daha sağlıklı bir gelişme ortamı sunan başka ülkeler adına bir fırsat olabilir.
Yorumlar