Ajansta çalıştığım dönemde müşterimiz olabilecek bir markadan toplantı daveti almıştık. Kendileri Google Adwords yayınları için görüşmek istediklerini belirtmişlerdi, biz de buna göre hazırlanıp potansiyel müşterimizin ofisine doğru gittik.
Ekip arkadaşlarımla birlikte bizi patronun gösterişli odasına aldılar, patron da tespihi ile bize oturmamız gereken yerleri gösterdi. Evet, Türkiye’de birçok “patron şirketi” var ve buralarda “patron” ne derse o olur, bu yüzden çok da şaşırdığımız bir durum değildi. Ayrıca bu “patron” kişileri çok açık sözlü olabiliyorlar, buna da alışkındık. Toplantının başında hangi hizmetleri istediğine dair konuya henüz girmişti ki, durdu ve şirkete bu iş için bir eleman aldığını söyledi. Bir el işaretiyle bahsettiği personelini içeri çağırdı. Karşımıza çok genç bir arkadaş geldi ve sessiz sedasız önümüze oturdu. Ben şaşkınlıkla olup bitenin nereye varacağını izlerken yine patronun kendisi lafa girdi, tespihi ile çocuğu işaret ederek “ya ben bu çocuğu Google’cı diye aldım ama ben de ne yaptığını bilmiyorum, şuna bir baksana” dedi.
Sektörde yüzlerce toplantı yapmışımdır ama böyle bir söylemle ilk defa karşılaşıyordum. O anda çok garip hissettim, araba mı bu kaldırıp altına bakayım? Bir insandan bahsediyoruz, hayalleri ve hedefleri olan, bir amaç uğruna o şirkete girmiş belki gelecekteki müşterimizden, işverenimizden veya ekip arkadaşımızdan.
Kendi çalışanına böyle davranması beni çok üzdü, bu sebepten kendileriyle çalışmamaya o anda karar verdim. Toplantının devamında böyle bir hizmet veremeyeceğimizi kibarca söyledik ve hazırladığımız hiçbir şeyi sunmadan toplantıdan ayrıldık.
Burada yaşanan, patronun işe aldığı çalışanın ne iş yaptığını bilmemesi ilk defa karşılaştığım bir durum değildi, son da olmadı. Ama “insan kaynakları” birimleri de bu konuda çok farklı değiller. Dijital pazarlama ile ilgili iş aradığınızda sizinle konuşabilecek donanımda olan kişi sayısı maalesef çok fazla değil. Bu yüzden birçok marka dijital medya konusunda yanlış yapılandırmalara gidiyor.
Örnek olarak bir e-ticaret veya form doldurtmaya yönelik bir sayfanın operasyonunu ele alırsak; İK yöneticisinden yaklaşık olarak şu soruları sormasını beklersiniz; “Google Adwords, Facebook, Programatik’te ne kadarlık bütçe yönettiniz?”, “Hangi markalara hizmet verdiniz?”, “Hangi panelleri kullandınız?”, “Tag Manager, Analytics, Omniture, hedef kitle analizi ve rakip analizi için hangi programları kullandınız?”, “Dönüşüm için hangi optimizasyon programlarını kullandınız?”. Yetişmiş iş gücünün henüz yetersiz seviyede olması sektörümüzün en büyük sorunlarından biri, bir de buna patronların ve İK’ların kendilerini yetiştirmeden / geliştirmeden o pozisyonları doldurmaları şirketler kadar sektör için de olumsuz bir durum yaratıyor.
Peki, personel almak ya da ekip kurmak için ne yapmalı?
Dijital departman kurmak için genelde en kısa yol olarak hali hazırdaki medya departmanlarını dijitale devşirmek olarak görülüyor. Mantık olarak yapılabilir gibi dursa da dijitalin dinamiklerinin bütün mecralardan farklı olduğu unutuluyor. Konvansiyonel medya konusunda bilgili olmak bir avantaj ancak dijital konusunda da eğitim almak ve tecrübe kazanmak gerekiyor. Aksi takdirde bu ekipler ve yöneticiler ajansların söylediklerine inanmak durumunda kalıyorlar. Getirdikleri eleştiriler ve sorgulamalar TV karşılaştırmalarından öteye gidemiyor. Zaten bir süre sonra da tamamen işi ajansa bırakıyorlar, yönetici sunumunda yeterli rakamlar sunumda yer aldığı sürece sorun kalmıyor.
Bir başka yol ise yeni mezun birini işin başına koymak. Birkaç sene öncesine kadar tercih edilse de, artık pek bu yöntemi seçen yok sanırım. Pratikte tecrübesi olmayan, sektörel olarak gerekli kişilerle bağlantıya geçemeyecek bir kişiye bütün dijital iletişimi emanet etmek hem marka için hem çalışan için oldukça sıkıntılı dönemler yaşanmasına neden oldu.
Personel ile birlikte ajansımızı da seçmemiz gerekiyor
Yine önemli konulardan biri ajans seçimi ama personel seçiminde zorlanırken markanız için doğru kararı nasıl verebilirsiniz ki? Bunun birkaç farklı örneğini gördüm:
- Ajans seçmenin önemli bir konu olduğunun farkında olup konu hakkında sektörde bilgili olan tarafsız isimlerden yardım alanlar
- Hali hazırda konvansiyonel işlerini yapan ajansa veya onların yönlendirmesine işi devredenler
- Hali hazırdaki personelinden uygun ajansı bulmasını isteyenler
Sektöre hâkim değilseniz en doğrusu ilk seçenek olacaktır, ikinci seçenekte çalıştığınız ajansın dijital yeterliliğini ölçemediğiniz için tamamen güven üzerine bir seçim olacaktır. İyi sonuç getirebileceği gibi konuştuğunuz kişinin de dijitale hâkim olamayabileceğini göz önünde bulundurmalısınız.
Üçüncü seçenek ise en yapılmaması gereken seçenek gibi gözükürken, birçok markanın bunu yaptığına şahit oldum. Burada konuya hâkim olmayan küçük bir departman hatta genellikle tek bir personel dijitalde her konuda karar vermek durumunda kalıyor. Özellikle dijitalin birçok kolu olduğunu düşündüğümüzde (Display, Video, Mobil, e-posta, programatik, sosyal medya, analytics, CRM, UX) olayın korkutuculuğu daha da artıyor. Sektöre hâkim olmayan bir çalışan, hangi ajansla hangi konuda görüşmesi gerektiğini bile bilemez, sonrasında aslında aynı işi tek ajans üzerinden yapabilecekken kendinizi birçok farklı ajansla çalışırken bulabilirsiniz.
Bu konuda markalara tavsiyem şöyle olur: Öncelikle mevcut durumu analiz edin/ettirin. Kendi yapınızda dijital departmana ihtiyacınız var mı buna bakın, hali hazırda departmanınız varsa marka ihtiyaçlarına uygun bir organizasyon ve personel yapısında mı? Bu kontrollerde, organizasyon yapısının yeniden kurulmasında ve işe alım süreçlerinde mutlaka konuya hâkim kişilerden yardım alın. Bu şekilde organizasyonun daha sağlıklı ilerlediğini ve uzun soluklu olacağını kendiniz de göreceksiniz.
Yorumlar