Skip to main content

Dönüşüm optimizasyonunun ne anlama geldiğini ve hangi amaca hizmet ettiğini anlatmaya bir soruyla başlayalım. Evinizdeki su tesisatı arızalandığında evinizi satıp başka bir ev alır mısınız?

Dijital dünyada dönüşüm optimizasyonu

Dönüşümler mikro ve makro olmak üzere iki farklı biçimde tanımlanabilir. E-ticaretin en belirgin amacı olarak ilk başta verdiğimiz tanım olan ürün veya hizmeti satmak, makro dönüşümdür. Buna giden yolda, gerçekleştirilmesini istediğimiz her ufak etkileşim mikro dönüşümdür. Sterilize kedi mamasını satın alma sürecini inceleyecek olursak, süreci şu şekilde mikro dönüşüm adımlarına ayrıştırabiliriz. Öncelikle siteye gelen kullanıcı kedi mamaları kategorisine tıklar, mikro dönüşüm 1. kategoride “sterilize kedi mamaları” filtresini seçer, mikro dönüşüm 2. böylece ekranda kalan mamalardan istediğine daha hızlı ulaşabilecektir. Sterilize kedi mamasını önünde kalan kısa listeden bulur, detayına girer ve onu alışveriş sepetine ekler, mikro dönüşüm 3. sepet ekranında alışverişi tamamla butonuna tıklar, mikro dönüşüm 4. bu senaryonun devamında önüne getirilen her ekranda o ekrana özel hedefi tamamlar ve son olarak siparişinin tamamlandığını gösteren “teşekkürler” sayfasına gelir. Böylece mikro dönüşümleri gerçekleştirerek, asıl hedef olan makro dönüşümü de sağlar.

İşte tam da burada e-ticaret dönüşüm optimizasyonu çalışmaları devreye girebilir. Mikro dönüşüm gerçekleştirilen her bir sayfayla, yani kısada sitenizin her sayfasıyla ve hatta her sayfadaki her alan tipi özel ilgiye gereksinim duyar. Tüm bu ardışık mikro dönüşümler peş peşe sıralandığında dönüşüm hunimizi oluşturacaktır. Huninin her adımındaki devam ve terk oranları incelebilir. Terk oranları yüksek olan sayfaları öncelikle inceleyerek kullanıcıların makro dönüşümü sağlamalarını hedeflemek, ilerlenebilecek doğru yolu belirtecektir. E-ticaret gibi her gün birçok rakibinizin piyasaya atıldığı sektörlerde, yapacağınız her hamlenin önemi sizi öne çıkarması ile fark edilebilecektir.
Mobil uygulamalar ve dönüşüm optimizasyonu

Mobil uygulamalarda kötü sondan kaçınmak için kalitatif ve kantitatif veri toplamak ve onları iyi değerlendirmek kaçınılamaz bir süreç. Candy Crush belki de akıllı telefon kullanan herkesin bildiği bir örnek olacaktır. Bu uygulamanın dönüşüm tarafındaki önlerine çıkan büyük bir iş problemini çözerek bugünlere geldiğini belirtmekte fayda var. Aşılması gereken bu iş problemi “oyunu hem eğlenceli hem de rekabetçi zeminin tam ortasına konumlandırmak” olarak açıklanabilir. Yaptıkları ölçümlerle oyun uygulamasının ilk zamanlarında, birçok kullanıcının oyunu 65. seviyede terk ettiğini fark ediyorlar. Bu durum rekabeti biraz fazla artırdıkları anlamına geliyor. Bölümü geçemeyip sıkılan oyuncuların çıkışı yapılan ölçümlerle ortaya çıktıktan sonra yapılan çalışma ile o bölümdeki zorluğu artıran elementlerden biri güncelleme ile kaldırılıyor ve oyunda geçirilen zaman artmaya başlıyor. Bu gelişme ile birlikte oyuncu verileri sürekli toplanarak eğlence ve rekabet arasındaki ince çizgi sürekli korunarak yeni bölümler eklenmeye devam ediyor. Candy Crush’ın şu an bin 500’ün üzerinde bölüme sahip olduğu düşünülürse bu çözümün önemi bir kere daha açıkça ortaya çıkacaktır.

Buradan hareketle ikinci önemli metriğe gelebiliriz: Bağlılık. Bir mobil uygulamanın Günlük Aktif Kullanıcı (Daily Active User, DAU) sayısı indirildikten sonra ikinci günde ortalama yüzde 50 oranında düşüyor. Ortalama değer yüzde 50, bunun altı makul kabul edilebilir ancak oran yüzde 70 civarına çıkarsa çanlar uygulamanız için çalıyor demektir. DAU ilk 30 gün içerisinde yüzde 90, ilk 90 gün içinde ise yüzde 95 (evet, yüzde 95!) oranında azalıyor. Uber’den Andrew Chen’e göre bunu söylemenin bir diğer yolu da “Ortalama bir uygulamanın birkaç ay içinde kullanıcı tabanının neredeyse tamamını kaybediyor olması.”

Burada kullanıcıların uygulamayı tekrar tekrar kullanmasını sağlayacak olan en önemli kriter, yaşadıkları kullanıcı deneyimi. Kullanıcılar uygulamanızı 5 dakika kullandıklarında, bu zaman süresince onu tam verimlilikle kullanıyorlar anlamına gelmiyor olabilir. 5 dakika boyunca sinirlenmiş bir şekilde, istedikleri bir şeyi yapmaya çabalamış olabilirler. Oysa ki o 5 dakikayı mutlu bir şekilde, uygulamadan beklediklerini ve istediklerini gerçekleştirerek geçiriyorlar ise bu da yine bağlılık oranınıza etki edecektir.
İşte bu yukarıda sayılan en önemli sayılabilecek metrikler takip edildiğinde ve bir bilimsel deney titizliğinde her birini sürekli olarak daha iyi değerlere taşıyacak irili ufaklı testler gerçekleştirildiğinde atılmış olunacak tüm adımlarla dönüşüm optimizasyonunun mobil uygulamalarla buluştuğu nokta betimlenmiş olacaktır.

Yakup Bayrak
Sherpa Kurucu Başkan

Sayfalar: 1 2 3 4