Skip to main content

Akıllı telefon bağımlılığından sosyal medyada olan biteni kaçırma korkusuna kadar Y kuşağının kendinden önceki ve sonraki kuşaklara göre teknoloji çok ciddi bir stres sorunu var.    

Bu ay ağızdan ağıza pazarlama ajansı Fikrimühim ile birlikte Y kuşağının stres kaynaklarını anlamaya çalıştık. Araştırma 28 Şubat-5 Mart tarihleri arasında Türkiye’nin 12 bölgesinde 70 ilde  bin 200 kullanıcı ile online görüşme tekniği kullanılarak gerçekleştirildi. 1980 ile 1999 yılları içerisinde doğan kişileri kapsayan Y kuşağı bildiğiniz gibi teknolojinin en hızlı geliştiği dönemin içine doğmuş olan bir nesil. Hayatlarının her anı dijital olan bu kuşak için teknoloji kolaylıklar kadar stresi de beraberinde getiriyor. Akıllı telefon bağımlılığından sosyal medyada olan biteni kaçırma korkusuna kadar bu kuşağın teknoloji odaklı ciddi bir stres sorunu var. Gelin en stresli nesil Y neslinin stres ve teknoloji perspektifinde araştırma sonuçları üzerinden daha detaylı ele alalım. Araştırmamıza göre 20-40 yaş katılımcıların yüzde 82’si Y kuşağının yani aslında kendilerinin önceki ve sonraki nesillere göre daha stresli olduğunu kabul ediyor.

Teknoloji Y kuşağının altıncı hissi gibi

Joe Kessler TED videosunda teknolojiyi Y Kuşağı için 6. his olarak tanımlıyor. Beş hissimizden herhangi birinde sorun olduğunda verdiğiniz ya da verebileceğiniz tepkileri düşünün. Haliyle insanlar 6. hisleri olan teknolojiden özellikle de akıllı telefonlarından bir saniye olsun uzak kalmak, dijital dünya ve ekranlarla bağlantılarını kaybetmek istemiyorlar. Akıllı telefonumuzu evde unuttuğunuz bir gün birçok açıdan zor geçmiştir eminim. Arayanların size ulaşamaması, ofis dışında gelen bir maile cevap yazamamak ya da Starbucks’ta kahvenizi mobil ödeme ile almanın kolaylığından uzak kalmak gibi.  Dijital dünyaya erişiminiz kısıtlanması anlamına gelen bu durum Y kuşağı için ise çok daha büyük bir büyük bir stres ve üzüntü kaynağı.

Bu durumdan yola çıkarak araştırma kapsamında Y kuşağının teknoloji odaklı stres kaynaklarına detaylı baktığımızda karşımıza ilk olarak bir saniye olsun yanımızdan ayırmadığımız akıllı telefonlarımıza olan bağımlılığımız geliyor. Buna göre katılımcıların günlük ortalama akıllı telefon ekranına bakma sürelerini sorguladığımız bölümde en yüksek oran yüzde 32 ile günlük ortalam ‘3-5 saat arası’. Bu oranı yüzde 21 ile 2-3 saat ve yüzde 19 ile 5-7 saat izliyor. Bu noktada 20-25 yaş arası bireylerin ekrana bakma sürelerinin diğer yaş gruplarına daha yüksek olduğuna dikkat çekmeliyiz.

Akıllı telefon ekranına günlük ortalama bakma süresi

1-2 saat, %11
2-3 saat, %21
3-5 saat, %32
5-7 saat, %19
7-9 saat, %10

Ekran süreleri giderek artan Y kuşağının online’da en fazla vakit geçirdiği platformlar hangileri diye baktığımızda karşımıza ilk sırada tahmin edeceğiniz üzere yüzde 45 ile sosyal medya geliyor. Sosyal medyayı yüzde 17 ile haber siteleri, yüzde 13 ile WhatsApp gibi anlık iletişim platformları takip ediyor. Y kuşağı kadınların sosyal medya kullanım oranlarının yüzde 53 olduğunun altını çizmeliyiz.

FOMO’yu duymuşsunuzdur. Fear Of Missing Out yani bir şeyleri kaçırma korkusu FOMO stresli kuşak Y’nin tabiri caizse baş belası. Bu korku, konu ne olursa olsun her zaman daha iyi bir ihtimalin var olduğu ve o ihtimalin de ne yazık ki senin karar verip uyguladığının dışında olması temeline dayanıyor. Hemen hemen bu kuşağın tüm mensuplarının müzdarip olduğu bu korku ile ilgili farkındalık ise maalesef düşük seviyede. Araştırmaya göre FOMO’yu duymayanların oranı yüzde 54 ile duyanlardan daha fazla. Araştırma ile FOMO’nun ne olduğunu öğrenenler de dahil tüm katılımcıların yüzde 68’i ise kendilerinde FOMO olduğunu düşünmüyor ya da kendilerine bunu konduramıyor. 20-25 yaş arasında FOMO konusunda farkındalığın daha fazla olduğuna dikkat çekebiliriz.

Peki Y kuşağı online platformlarda hangi gelişmeleri anbean takip ediyor ya da diğer bir deyişle hangi haberleri kaçırmaktan korkuyor. Bu sorunun bu günlerdeki cevabı belki de kuşak bağımsız koronavirüs. yüzde 48 oran ile ilk sırada yer alan koronavirüsü yüzde 13 ile siyaset gündemi, yüzde 11 ile deprem ve yüzde 7 ile ekonomi takip ediyor.
Son birkaç yıldır hayatımızın merkezinde olan Instagram birçoğumuz için aynı zamanda stres kaynağı. Bunun pek çok nedeni olabilir. Ama genel olarak insanların sürekli olarak mutlu ve iyi hallerini paylaştığı bu platformun takipçilerinin kendi hayatlarıyla takip ettikleri ışıltılı hayatları karşılaştırmalarının bu kişilerde mutsuzluk etkisi yapacağı çok açık.

Y kuşağında en fazla stres yaratan dijital platformlar

Instagram, %28
Twitter, %25
Facebook, %13
TikTok, %12
WhatsApp, %11

Bununla birlikte sosyal medyanın neden olduğu stresin başrolünde abartılı paylaşımlardan kaynaklı kıyaslama haset, çekememe vb. gibi haller yok. Soysal medyanın sizde yarattığı stresin temelinde ne var diye sorduğumuz katılımcıların yüzde 32’sinin cevabı bilgi kirliliği. Sosyal medya siteleri takipçi kasan, ilgi peşinde koşan, önüne geleni linç eden, toplumu yanıltan binlerce gerçek ve sahte hesabın cirit attığı bir platforma dönmüş durumda. Haliye ortadaki bilgi kirliliği de her geçen gün artıyor. Bilgiyi haber sitelerinde önce sosyal medyadan alan Y kuşağı bu mecralarda karşısına çıkan yanlış, aldatıcı bilgilerden son derece rahatsız. Bu ortamın yarattığı stresin tüm toplumu anksiyeteye götürdüğü yadsınamaz bir gerçek. Bilgi kirliliğini ise Instagram vb platformlarda karşımıza çıkan abartılı paylaşımlar takip ediyor. Araştırmamıza göre katılımcıların yüzde 77’si Instagram’daki paylaşımların kendilerinde “Her zaman en iyisini yaşamalı, en iyi halimde olmalıyım” gibi motivasyonlarla stres yarattığını dile getiriyor.

Sosyal medyanın Y kuşağında yarattığı stresin temel kaynakları

Bilgi kirliliği %32

Abartılı paylaşımlar %30

Bağımlılık %14

Gündemi kaçırma korkusu  %9

Beğenilmeme / Onaylanmama %7

Linç edilme  %3

Dijital platformlar kaynaklı stres günlük yaşam gibi iştede Y kuşağının peşini bırakmıyor. Mahremiyetine ve özgürlüğüne daha düşkün olan Y kuşağı çalışanları işverenlerinin ve ekip arkadaşlarının kendilerine WhatsApp gibi gibi iletişim platformlardan mesai saati dışında ulaşmasından rahatsızlar. Bu durumun kendilerinde stres yarattığı ifade edenlerin oranı yüzde 29. Çalışanlar için bir diğer stres kaynağı ise işveren ve ekip arkadaşlarının sosyal medya hesapları üzerinden iş dışındaki zamanlarında kişinin ne yaptığımı görebilmesi. Araştırmaya katılanların yüzde 16’sı bu durumdan rahatsız olduklarını belirtmişler. Bu tesbiti yüzde 13 ile “işverenin uzaktan çalışma teknolojileri nedeniyle çalışanlardan tatil zamanlarında iş talep etmesi”, yüzde 12 ile “sosyal medyada yapılan bir paylaşım yüzünden iş yerinden tepki alma ihtimali” ve yüzde 10 ile de “mesai saatlerinde sosyal medya kullanımının yasak olması” izliyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 62’si internet, akıllı telefon vb. odaklı bir dijital bağımlılığının olduğunu düşünüyor. Bununla baş etmek için önlem alanların oranı ise çok yükse değil. Katılımcıların yüzde 57’si dijital bağımılılıklarla mücadele etmek için bir önlem almadıklarını belirtmiş. Bununla birlikte sosyal medya ve diğer dijital bağımlılıkların yarattığı stresle mücadele etmeye çalışanların kendilerince uyguladıkları metotlar var. Buna göre katılımcıların yüzde 48’i aile ve arkadaşlarına daha fazla zaman ayırarak bu stresle mücadele ettiğini dile getirmiş.

Dijital platformlarla odaklı stres sorunu ile baş etmek için en iyi çözüm hangisi

Aileme ve arkadaşlarıma daha fazla zaman ayırmaya çalışıyorum  %48

Sosyal medyadan uzak durmaya / kontrollü kullanmaya çalışıyorum  %53

Sosyal medya hesaplarımı zaman zaman kapatıyorum %6

Sosyal medya hesaplarımı kapattım  %4

Yaşadığım şehirden daha küçük ve mütevazi bir yere göç etmek için plan yapıyorum  %53