1986 yılında dünyanın en büyük nükleer felaketinin yaşandığı Çernobil Nükleer Santrali, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından kısa bir süre sonra Rusya’nın kontrolüne geçti. Son reaktörü 2000 yılında kapatılan ve bir nükleer atık tesisi olarak kullanılan Çernobil’in çevresinde yaşanan çatışmalar, bu santralin ikinci kez büyük bir felakete sahne olabileceği endişesini getirse de süreç, santralin zarar görmeden Rus birliklerinin kontrolüne geçmesi ile sonuçlandı.
Bu işgal sırasında Çernobil’in zarar görmemesi tüm dünyaya derin bir nefes aldırırken, kısa bir süre sonra santralin bir başka sorunla karşı karşıya kaldığı öğrenildi. Santralin elektriğinin kesilmesi sonucu reaktörün soğutulamayacağı ve artan ısının ikinci bir felakete yol açabileceği konuşulmaya devam ederken acil durumlarda kullanılmak üzere santrale yerleştirilen dizel jeneratörlerin sadece iki güne yetecek kadar yakıta sahip olduğu bilgisi paylaşıldı.
İşgale rağmen santralde bulunan 210 teknik ve güvenlik personelinin dinlenmek için bile dışarı çıkışlarına izin verilmezken, Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, Salı günü Çernobil’in radyasyon izleme sistemleri ile bağlantılarının koptuğunu açıkladı. Çarşamba günü elektriği kesilen santralin enerji ihtiyacının karşılanmaması halinde ikinci bir felaketin ortaya çıkmasından endişeleniliyor.
Union of Concerned Scientists’in kıdemli küresel güvenlik bilimcisi ve Fukushima: The Story of a Nuclear Disaster (Fukushima: Bir Nükleer Felaketin Hikâyesi) adlı kitabın yazarı olan Ed Lyman, Çernobil’de bulunan nükleer atıkların önemli bir kısmının kuru fıçılara alındığının, fakat önemli miktarda yakıt çubuğunun hâlâ soğutulması gereken bir havuzda bulunduğunun altını çizerek, bu havuzun soğutulamaması halinde yakıt çubuklarının ısınarak havuzdaki suyu buharlaştırdıktan sonra radyoaktif gaz salımına başlayacaklarını belirtiyor.
Çernobil’in 1986 yılında patlama yaşanan dört numaralı reaktörünün üzerini kapatan beton yapının ya da diğer bir isimle ‘lahitinin’ üzerini kapatmak üzere 2016 yılında inşa edilen New Safe Confinement (Yeni Güvenli Kapatma) yapısının da elektriğe ihtiyacının olduğu biliniyor. Bu yapının soğutma sistemi, açıkta olan nükleer yakıtların çevreye zararını kontrol altında tutmakta kullanılıyor.
Öte yandan, Çernobil’in tehlike seviyesi konusunda tartışmalar sürüyor. Lyman, Çernobil’in soğutma sistemlerinin çalıştırılamaması durumunda reaktörün birkaç hafta sonra tehlikeli hale geleceğini dile getirirken, Middlebury Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü’nden Ferenc Dalnoki-Veress, tehlike için aylar geçmesinin gerektiğini söylüyor.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, bir basın bülteni ile elektrik kesintisinin sorunlara yol açabileceğini duyururken, kurumun genel müdürü Rafael Mariano Grossi’nin santralin durumunun güvenlik üzerinde kritik bir etkisinin olmadığı düşüncesini de Twitter üzerinden paylaştı.
#Ukraine has informed IAEA of power loss at #Chornobyl Nuclear Power Plant, @rafaelmgrossi says development violates key safety pillar on ensuring uninterrupted power supply; in this case IAEA sees no critical impact on safety.
— IAEA – International Atomic Energy Agency (@iaeaorg) March 9, 2022
Ukrayna Dış İşleri Bakanı Dmitro Kuleba, paylaştığı bir tweette radyasyon sızıntılarının yakın olduğunu belirtti. Lyman, Ukrayna’nın Çernobil’i yıllarca korumak zorunda kaldığına ve ülkenin içinde bulunduğu duruma dikkat çekerek, Ukraynalıların bu durumu olandan daha endişe verici bir şekilde anlattıkları ve buna haklarının olduğu görüşünde.
Reserve diesel generators have a 48-hour capacity to power the Chornobyl NPP. After that, cooling systems of the storage facility for spent nuclear fuel will stop, making radiation leaks imminent. Putin’s barbaric war puts entire Europe in danger. He must stop it immediately! 2/2
— Dmytro Kuleba (@DmytroKuleba) March 9, 2022
Lyman ayrıca, Rusya’nın Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerji Kurumu tarafından konulan kuralları ihlal ettiğine değinerek, takip cihazlarının sorunsuz çalışmalarının, çalışanların baskı görmeden işlerini yapmalarına izin verilmesinin ve şebekeden enerji sağlanmasının önemine dikkat çekiyor. Lyman ayrıca, Çernobil’e giriş çıkışlarda radyasyon dedektörlerinden geçilmesi gerektiğinden fakat Rus askerlerin zararlı bölgeye rahatça girip çıkabildiklerinden bahsediyor.
Rus Ordusu’nun ilerleyişinin Çernobil dışında başka sorunlara da yol açtığı konuşuluyor. Geçtiğimiz Cuma günü Zaporizhzhia santralinin yakınlarında bulunan bir eğitim binasının yanması sonucu, santraldeki iki reaktör hariç tüm reaktörlerin devre dışı bırakıldığı açıklandı. Öte yandan, Harkov Fizik ve Teknoloji Enstitüsü’nün nükleer araştırma merkezinin ve ABD Enerji Bakanlığı’nın Argonne Ulusal Laboratuvarı ile birlikte yürüttüğü nötron jeneratörlü hızlandırıcısının zarar gördüğü, BM Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından açıklandı.
Dalnoki-Veress, bu tür tehlikelerin Rusya’nın Ukrayna’yı bombalamaya devam ettiği sürece ortadan kalkmayacağını belirtiyor. Amerikalıların nükleer santrallerin uçak çarpmasına dayanıp dayanmadıklarını araştırdıklarının ve dayanmadıklarını gördüklerinin, füzelerin ise daha hızlı hareket etmelerinden dolayı daha kolay nufüz ettiklerinin altını çizen Dalnoki-Veress; nükleer santrallerin yakınlarında çatışma olmamasının Rusya-Ukrayna görüşmelerinde en önemli konulardan biri olması gerektiğini belirtti.
Yorumlar