Skip to main content

Sosyal medyada büyüyen linç kültürü üzerinden Türk insanını anlamaya çalıştık.

Son dönemde toplumun hemen her kesimde görülen fikir çatışmalarının, ekonomiden siyasete günlük hayatı etkileyen olumsuz gelişmelerden kaynaklı öfke patlamalarının ve en önemlisi gelecek konusundaki endişelerin temel taşıyıcısı; sosyal medya. Ortalama bir kullanıcının günde üç, dört saatini harcadığı bu medya ortamında kadın cinayetlerinden çocuk tacizlerine orman yangınlarından terör olaylarına kadar hemen her saniye olumsuz bir haberi karşısında gören sıradan kullanıcı korkularını ört bas edebilmek için saldırganlaşıyor ve linç bu noktada ortaya çıkıyor. Aslında sosyal medyada linç bu şekilde her gün yeniden başlıyor ve anonimliğin verdiği rahatlıkla önüne gelene veren veriştiren birey için artık linç bir yaşam tarzı ve ötesinde kültür halini alıyor. Bu ay sosyal medyada büyüyen linç kültürü üzerinden Türk insanını anlamaya çalıştık.

Sosyal medyada büyüyen linç kültürü üzerinden toplumu anlamak
Sosyal Linçler ve Toplumu Anlama Araştırması, ZENNA Araştırma ve Danışmanlık tarafından Türkiye dijital halk geneli nezdinde 28 Ağustos- 4 Eylül 2019 tarihleri arasında online yöntem ile 962 kişiyle görüşülerek gerçekleştirildi. Son yıllarda sosyal medya odaklı büyüyen linç kültürünü nedenleri ve sonuçları üzerinden değerlendiren araştırma, bu bağlamda tüketici ve marka ilişkisi ile ilgili de önemli tespitler ortaya koyuyor.

Sıkıldığımız an telefona ve sosyal medyaya sarılıyoruz
İnternet hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Araştırmaya göre sosyalleşmek, eğlenmek, rahatlamak için günde ortalama internette geçirilen süre üç, dört saat olarak ortaya çıksa da günde beş saatten fazla internette zaman geçirenlerin oranı yüzde 20 gibi oldukça dikkat çekici oranda. Kullanıcılar internette en fazla vakti sosyal ağlarda- sırasıyla Instagram, Facebook, YouTube, Twitter’da- harcıyorlar. Araştırmada dikkat çekici tespitlerden biri halk genelinin yüzde 46’sının her sıkıldığında telefonunu eline aldığını belirtmesi. Bu bilinen bir gerçek ama karşımıza çıkan yüzde düşündürücü.

Bu ifadelerden hangisi size daha uygun? (%) (Toplam; 962)
Her sıkıldığımda telefonumu elime alıyorum, 45,95
İnsanlara karşı güven düzeyim düştü, 41,58
Teknolojinin hayatıma olumlu şeyler kattığını düşünüyorum, 41,16
Etrafımdaki insanların mutsuz olduğunu görüyorum, 36,28
Kendimi daha sabırsız buluyorum, 33,58

10 olumsuz deneyimin dördü sosyal medyaya taşınıyor
Araştırmaya göre halk genelinde her beş kişiden biri (yüzde 21) markalarla ilgili olumsuz paylaşımda bulunduğunu belirtirken, bulunmadığını belirtenler ise yüzde 64 şeklinde. Her ne kadar olumsuz paylaşımda bulunmadığını belirtenlerin oranı çok yüksek olsa da olumsuz paylaşımda bulunanların oranı nüfusla ilişkilendirildiğinde karşımıza hiç de azımsanmayacak bir rakam çıkıyor. 2017-2019 arası dönemdeki veriler gösteriyor ki 7,5 ile 10 milyon kişi markalarla ilgili olumsuz paylaşım yapıyor. Markalarla ilgili genel olarak olumsuz paylaşımda bulunma düzeyi yüzde 21 iken satın alınan ürün/ hizmet ile ilgili sorun yaşandığında sosyal medyadan paylaşanların oranı yüzde 39’lara yükseliyor.

En fazla şikayette bulunulan sektörler; Yeme-içme, telekomünikasyon, gıda ve bankacılık
Yeme-içme, telekomünikasyon, gıda ve bankacılık hakkında sosyal medya üzerinden en fazla şikayet paylaşımı yapılan sektörler. Sosyal medyada en fazla şikayet görüntülemede ilk dört sektörün aynı sektörler olduğu sadece sıralamada gıda ve bankacılık sektörlerinin birer basamak yukarı çıktığı, telekomun iki basamak düştüğü görülüyor.

Sosyal medyada, hangi sektörlerdeki marka ya da markalarla ilgili daha fazla şikâyet paylaşımı yapıyorsunuz? (%) (Toplam: 379)
Yeme-içme, 40,37
Telekomünikasyon, 36,15
Gıda, 34,3
Bankacılık, 34,3
Konaklama, 28,5
Seyahat, 28,23

Sosyal medyada, hangi sektörlerdeki marka ya da markalarla ilgili daha fazla şikâyet paylaşımına rastlıyorsunuz? (%) (Toplam: 379)
Yeme-içme, 46,97
Gıda, 37,2
Bankacılık, 35,36
Telekomünikasyon, 32,72
Konaklama, 32,45
Seyahat, 30,87

Türkiye’de markalara/ kişilere yönelik sosyal linçler artıyor
Araştırmaya göre halk genelinin yüzde 54’ü markalara yönelik sosyal linç yapıldığını bu kişilerin yüzde 52’si ise bu linçleri hak ettiklerini belirtiyorlar. (yüzde 28 ile halk geneli toplamında her dört kişiden en az biri) Halkın yüzde 56’sı markalara/ kişilere yönelik gerçekleştirilen sosyal linçlerin arttığını belirtirken, artmadığını belirtenlerin oranı yüzde 20. Toplumdaki algı her geçen gün sosyal linçlerin arttığı yönünde.

Markalara yönelik yapılan sosyal linçlere yönelik genel görüşünüz nedir? (%) (Toplam: 524)
Olumlu bakıyorum, markalar genellikle bu sosyal linçi hak ediyor, 52,1
Olumsuz bakıyorum, markalar genellikle bu sosyal linçi hak etmiyor, 47,9

Türkiye’de markalara/kişilere yapılan sosyal linçin giderek arttığına katılıyor musunuz? (%) (Toplam: 962)
Evet, katılıyorum, 55,61
Hayır katılmıyorum, 19,75
Bilmiyorum / Fikrim yok, 24,64

Sosyal linçleri destekleme nedenleri; anonimlik, rahatlama hissi ve tahammülsüzlük
Markalara yönelik sosyal linçlerin desteklenmesine yönelik halkın düşüncesi; yüzde 49 ile “Anonim olmanın verdiği rahatlık (çoğunluğun içinde yer aldığı için sorumluluk hissetmeme)”, yüzde 42 ile “İnsanların günlük sorunlarından uzaklaşmak için bu tip paylaşımlarla kendilerini rahatlatması” ve yüzde 31 ile “İnsanların farklı görüşlere karşı, git gide daha kapalı hale gelmesi” şeklinde öne çıkıyor. Halkın linçlerin desteklenmesine yönelik düşüncelerinde her ne kadar psikolojik, sosyolojik, sorumlulukla ilgili konular ön planda çıksa da son sıralarda yer alan “Konunun, kullanıcılar nezdinde popüler olması (yüzde 28.6)” bilinçsiz, çoğunluğa göre hareket eden, durumu ‘beğeni’ işaretine basmak kadar basit gören, konuyu bile bilmeyen ciddi bir kitle de olabileceğini gösteriyor. Dijital dünyada beğeni, paylaşım, takipçi gibi sayıların insanları çok ciddi etkilediği dikkate alındığında bu kitlenin kriz anlarında yönetilmesi öncelikli ve çok önemli konular arasına alınmalı. Öte yandan sosyal linçlerin giderek arttığını düşünen kişilerin yüzde 78’i markalara yönelik yapılan bu sosyal linçler sonrasında hakaret ve küfür içeren paylaşımlar yapan insanlar hakkında hukuki işlemler başlatılması gerektiğini ifade ediyorlar.

Size göre insanlar, markalara yönelik yapılan bu sosyal linçleri neden destekliyor? (%) (Toplam: 524)
Anonim olmanın verdiği rahatlık, 49,43
İnsanların bu tip paylaşımlarla kendilerini rahatlatması, 42,18
İnsanların farklı görüşlere karşı, git gide daha kapalı hale gelmesi, 31,1
Başkasına zarar vermenin getirdiği güçlü olma hissi, 29,01
Konunun, kullanıcılar nezdinde popüler olması, 28,63
İnsanların, başkalarının başarısını kıskanması, 17,75

Sosyal lincin ana mecrası Twitter
Sosyal linçlerin oluşumunda en etkili sosyal mecralar; Twitter, Instagram, Facebook. Diğer yandan her dört kişiden üçü sosyal linç konusunun doğruluğunu teyit ettiğini belirtiyor. Linç konusunun doğruluğunu teyit için tercih edilen kaynaklar; haber siteleri, Şikayetvar.com, markanın sosyal medya hesapları ve Ekşi Sözlük.

Sosyal linçlerin oluşmasında en etkili sosyal mecra hangisidir? (%) (Toplam: 524)
Twitter, 33,79
Instagram, 20,61
Facebook, 20,42
Ekşi Sözlük, 8,4
WhatsApp, 3,63

Sosyal linçleri tetikleyen ilk beş konu: Taciz/istismar, şiddet, siyaset, Suriye meselesi ve hayvan hakları
Araştırmaya göre halkın yüzde 15’i en az bir defa markalara yönelik sosyal linçlere katılmış. Halkın yüzde 54’ü katıldığı sosyal linçler sonrası “Sorumluluğunu yerine getirme”, yüzde 47’si “Haklılık”, yüzde 25’i “Rahatlama” hissettiğini ifade ediyor. Diğer yandan halkın yüzde 7.3’ü son bir sene içerisinde sosyal medyadaki kendi paylaşımından dolayı sosyal lince uğradığını belirtiyor.

Araştırmaya göre sosyal linçleri tetikleyen konular arasında özellikle taciz/ istismar, şiddet konuları baskın konularken, siyaset, Suriye meselesi, hayvan hakları, çevre/ doğa, insan hakları, cinsiyet eşitliği diğer önemli konu başlıkları.

Son bir sene içerisinde sosyal medya paylaşımınızdan dolayı lince uğradınız mı? (%) (Toplam; 962)
Evet, uğradım, 7,3
Hayır, uğramadım, 92,7

Uğradığınız sosyal lince nasıl bir tepki gösterdiniz? (%) (Toplam; 70)
Karşı saldırıya geçtim, 41,43
Sessiz Kaldım, 37,14
Hukuki yollara başvurdum, 14,29

Sizce sosyal linçleri tetikleyen en baskın üç başlık hangisi? (%) (Toplam; 962)
Taciz/İstismar, 55,82
Şiddet/Dayak, 45,74
Siyaset, 37,94
Suriye meselesi, 30,35
Hayvan hakları, 27,23

Tüketici sevdiği markadan sosyal konularda duyarlılık bekliyor
Araştırmaya göre tüketiciler aidiyet duydukları markalar ile ilgili özellikle taciz/istismar, şiddet, insan hakları konularında hayal kırıklığı yaşarlarsa ilgili markayı sevse de linç edeceğini belirtiyorlar. Ürün/ hizmet kalitesi bu konulardan sonra geliyor. Bu durum tüketicilerin markalardan ‘kurumsal sorumluluk’ gibi konulara karşı çok daha fazla duyarlılık beklediğini de gösteriyor. Öte yandan bir markanın sosyal medyada lince maruz kalması halinde o markaya yönelik; kısa ve uzun süreli markadan ürün/ hizmet satın almayacağını belirtenlerin oranı yüzde 70.

Sevdiğiniz bir marka hangi konularda sizi hayal kırıklığına uğratsa onu linç edersiniz? (%) (Toplam; 962)
Taciz/İstismar, 56,34
Şiddet/Dayak, 45,53
İnsan hakları, 32,02
Ürün/Hizmet kalitesi, 28,17
Çalışan hakları, 24,12

Bir markanın sosyal medyada lince maruz kalması o markaya olan tavrınızı nasıl etkiler (%) (Toplam; 962)
Uzun süre o markadan hizmet ya da ürün satın almam, 39,71
Bir ara verip, daha sonra ürün ya da hizmet satın almaya devam ederim, 30,35
Ben sorun yaşamadığım sürece beni etkilemez, 29,94

Linçlerin en önemli nedenleri; Trol hesaplar ve insanların öfkelerini dışarı atma ihtiyacı
Araştırmaya göre sosyal medyadaki haksız ve abartılı linçlerin en önemli nedenleri; Trol hesaplar ve insanların öfkelerini dışarı atma ihtiyacı. Bununla birlikte 13,6 oranıyla daha geride çıkan “Sosyal medya fenomenlerinin linci destekleyerek takipçilerini etkilemesi” hem markaların hem bireylerin bu tür kriz anlarında fenomenlere dikkat edilmesi gerekliliğini gösteriyor.

Sosyal medyadaki haksız ve abartılı linçlerin en önemli nedeni nedir? (%) (Toplam; 962)
Trol hesapların etkilemesi, 31,91
İnsanların içindeki öfkeyi dışarı atma isteği, 28,48
İnsanların ilgi çekmek için fırsat bulup paylaşım yapması, 18,4
Sosyal medya fenomenlerinin linci destekleyerek takipçilerini etkilemesi, 13,62
Sosyal medyada haksız ve abartılı linçlerin olduğunu düşünmüyorum, 7,07

Sosyal linçlerin arttığı günümüzde markalar toplumla açık iletişim kurmalılar
Nuran AKSU, ZENNA Araştırma ve Danışmanlık Kurucusu
Teknolojinin gelişimiyle dijital dünyada oluşan yeni yaşam anlayışının ortaya çıkardığı en önemli konulardan biri de sosyal linçler. Hem markaların hem bireylerin maruz kaldığı sosyal linçlerin, nedenleri, hissettirdikleri ve linç sonrası davranışlar bu ay Digital Age’deki araştırmamızın konusunu oluşturuyor. Araştırmaya göre markalarla ilgili genel olarak olumsuz paylaşımda bulunma düzeyi yüzde 21 iken satın alınan ürün/ hizmet ile ilgili sorun yaşandığında sosyal medyadan paylaşanların oranı yüzde 39’lara yükseliyor. Bu durum markalarla ilgili olumsuz deneyimlerin her an diğer tüketicilere ulaştırılacağını gösteriyor. Bu nedenle markalar sürekli aktif halde olmalı, toplumla açık, odaklı ve çift taraflı iletişim kurmalılar. Bir diğer önemli tespit, sosyal linçlerin giderek arttığını düşünen kişilerin linç sonrasında hakaret ve küfür içeren paylaşımlar yapan insanlar hakkında hukuki işlemler başlatılması gerektiğini ifade etmesi. Bu sonuç markalar için çok değerli ve önemli mesaj barındırıyor; halk sosyal medyaya hukuksal düzenleme gelmesine olumlu bakıyor.