Geçtiğimiz aylarda ABD ana akım medya kanallarından biri olan CBS’teki 60 minutes adlı programın tanıtımlarında oldukça genç yaşlarında olan birisi elindeki akıllı telefonunu sallayarak, “Bu bir telefon değil slot (kumar) makinesi” diyordu.
Görenlerin ilgisini üzerine çekmeyi hedefleyen eski Google Ürün Yöneticisi Tristan Harris, aslında bu giriş cümlesiyle oldukça başarılı olmuştu. Tristan Harris, Google şirketinin e-posta servisi olan Gmail ürününün mobil uygulamasından sorumluyken mobil cihazlardaki Gmail App’ini nasıl daha çok kullanılmasına (bağımlı gibi) kafa yoruyordu. Bir anda yapmaya çalıştıkları şeyin doğru olmadığı ve tam tersi mantıkta, Ben mobil cihazları e-posta servisi de dâhil tüm dijital ürünleri tasarlarken nasıl her e-posta geldiğinde ya da her seferinde daha çok değil sadece ihtiyaç duyulduğunda kullandırtıp devamında en hızlı şekilde geri bıraktırırım,” üzerine düşünmeye başladı. Ve çok geçmeden bunu çalıştığı şirket dünyanın sayılı şirketlerinden birisi de olsa bunu o çatı altında başaramayacağını anlayıp Google’dan ayrıldı. Ve günümüzde insanlarda yaş bağımsız her geçen gün artan “ekran bağımlılığı”nı azaltmak üzere “Time Well Spent” adlı kâr amacı gütmeyen girişimini kurdu. Time Well Spent aslında dikkatlice seçilmiş bir isim çünkü ekran bağımlılığının çözümü bazılarının önerdiği gibi cihazları kaldırıp atmaktan geçemez. Bu cihazlar bilgiye ve daha birçok gerekli işe bağlı olmamazı sağlıyor, ancak farkındalıkla kullanmak ve kullanım sonrası harcadığım süreye değdi diyebilmek işte Time Well Spent’in tam amacı bu: “Time Well Spent- Harcadığım Zamana Değdi” denilebilir.
Tristan Harris belki de tüm dünyada her geçen gün artan ‘ekran bağımlılığı’ üzerine dikkat çekmeye çalışan ilk kişi değildi ancak bu deneyimleri yapmak üzere tüm taktikleri bilen firmanın birinden geliyor ve bu taktikleri tüm ‘can yakan’ benzetmeleriyle kariyeri pahasına açığa vuran ve basit tüyolar ile de çözümler öneren ilk kişilerden. Tristan’ın beni etkileyen bir kaç sözüne sizi de etkilemek için örnek verecek olursam bunlardan ilki, “İstatistiksel olarak artık anneler gün içinde yeni doğan bebeklerinden daha çok telefonlarını kontrol ediyor” deyişiyle birlikte “Şirketler, arkalarına yaslanıp milyarlarca insanın kafası kesilmiş tavuklar gibi ortalarda koşuşturarak birbirlerine cevaplar sallayıp minnettar hissetmelerini keyifle seyrediyor ” ifadeleri olur.
Günde ortalama 71,7 defa akıllı telefona bakıyoruz
Teknoloji firmalarının kalbi Silikon Vadisi’nde ürün yazılımlarında etik konusu son dönemde oldukça tartışılır oldu, nedeni de aslında çok basit : “Ekranlara tüm yaştan herkes ile bağımlı hale geldik!”. Peki, siz bir gün boyunca ne kadar süre bir ekrana bakıyorsunuzdur?
Uluslararası danışmanlık şirketi Deloitte tarafından 2011 yılından bu yana yapılan “Global Mobil Kullanıcı Araştırması”nın 2015 sonuçları yayınlandı.** Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 30 ülkeden 49 bin katılımcıyla gerçekleştirilen araştırma, mobil cihaz kullanımının geldiği nokta hakkında önemli veriler sunuyor.
Türkiye’den 18-50 yaş arası 1000 kişinin katılımıyla ortaya çıkan sonuçlara göre Türkiye akıllı telefon bağımlılığının en yüksek olduğu ülke. Türkiye’deki kullanıcılar günde ortalama 71,7 kez cep telefonunu kontrol ediyor, bu da yaklaşık tam 15 dakikada parlak bir ekran yüzü gördüğümüz anlamına geliyor.
Telefondan sıkılınca televizyona, televizyondan sıkılınca tablete geçiyoruz. TV izleme de ne yazık ki, dünya sıralamasında ABD gibi ülkelerle yarışıyoruz ve ortalama 4 saatleri bulmuş durumdayız.*** Dizi sektörümüzle övünüyoruz ancak tüketicilerimizi ve orada kaybedilen günün en kıymetli zamanlarını TV izlemekten daha verimli geçirmeyi ne zaman düşüneceğiz?
Peki, bu böyle daha ne kadar devam edecek? Yapabilecek gerçekten hiç bir şey yok mu? Öncelikle hastalığa teşhis koymak lazım. Bu dijital ürünler nasıl bağımlılık yaratıyor?
New York Universite’sinden Adam Alter da bu yılın başında çıkan 2017 yılının en çok satanlar listesinde üst sıralarda yer alan kitabı ‘Irresistible: The Rise of Addictive Technology and the Business of Keeping Us Hooked” karşı koyulmaz bağımlılık yaratan uygulamaların nasıl taktiklerle tasarlandıklarını bazı madde ve örneklerle sıralamış. Bunlardan bazıları : Goals (Hedefler) , Feedback (Geri bildirim) , Progress ( İlerleme durumu) , Escalation (Seviye yükselme) , Cliffhangers (Hikayenin en heyecanlı kısmında kesmek) , Socialize (Sosyalleşme) ve Gamify (Oyunlaştırma-Puan,Rozet,Avatar gibi tasarımlar) olarak adlandırılıyor.
Nir Eyal’in Kanca modeli
Buradaki uygulama tasarım taktikleri insan davranışlarını çok rahat yönlendirdiğini ve bunu teknoloji firmalarının artık çok başarılı bir şekilde yapabildiği için firmalar tarafında bazı regülatif etik kontrol listeleri ve devlet üzerinden de kısıtlamalara gidilmesi gerektiğini belirtiyor. Bunu da ünlü ekonomist Malcolm Gladwell’le olan bir söyleşisinde eski zamanlardan örnekleyerek şu şekilde anlatıyor: “ Antik çağlarda krallar bile halkın arasında esrar içerdi ancak şuanda komple yasaklandı ve kontrol altında. ABD’nin yaklaşık 50 yıl önce yüzde 80’i sigara içiyordu, yakın zamana kadar otobüsler de dâhil her yerde serbest içiliyordu. Ancak şu an devlet tarafından kontrollü bölgelerde satılıp içiliyor ve kullanım oranı oldukça düştü. Telefon gibi teknolojik cihazlarda da yaş, süre ve lokasyon (tech-free area) gibi kısıtlamalar getirilmeli.” diyor. Adam Alter uyarılarında gerçekten çok haklı ama ya önerilerinde? Biz tüketicilerin kitabının isminde de olduğu gibi ‘Karşı konulamaz’ durumda kalmamız ve yapacak hiçbir şeyimiz olmadığından bahsederek burada sorumluluğu şirketlere ve devletlere yönlendiriyor. Gerçekten öyle mi? Bizim bu cihazlara karşı yapabileceğimiz hiçbir şey yok mu ve bu ekran bağımlılıkları devletler ve şirketler tarafından “izinli pazarlama” benzeri bir “etik tasarım sözleşmesi” yayınlama gibi bir müdahaleye kadar bekleyecek miyiz?
Bu soruların cevabını Silikon Vadisi’ndeki firmalara nasıl bağımlılık yaratan uygulamalar tasarlama konusunda Hook (Kanca) isimli kendi oluşturduğu modelle danışmanlık veren birisi olan Nir Eyal’den almaya çalışalım.
Teknoloji şirketleri asla durmayacaklar, daha da gelişecekler ve daha kolay bağımlı hale getiren deneyimler tasarlayacaklar. Biz insanlar nasıl daha lezzetli ve renkli kurabiyeleri gördükçe daha çok yemiyor ve irademizle az tüketiyorsak aynen bu yeni cihazlarla da ilgili yine teknolojinin bağımlılığı azaltıcı iyi tasarlanmış uygulamalarıyla bunu çözmeliyiz diyor. Kendisiyle yeni kitap projem için yaptığımız Nir Eyal’le video röportajımda Antalya’da yaptığı yakın zamandaki bir tatilinde ‘simit’e bağımlı hale geldiğini tüm gün otelde simit yemeğe başlayınca bu davranışına müdahale etmek zorunda kalmış. Eyal, “Türkiye’de yaşasaydım eminim kebap, döner, baklava, lokum ve birçok yemek yeme davranışlarıma müdahale etmem gerekirdi” dedi. Türk yemekleri dünya mutfağının Instagram’ı, Snapchat’i demek ki!
Nir’e söyleşimizde oyunlaştırmanın ekran bağımlılığına nasıl çözüm olabileceğiyle ilgili konuşurken bir anda eline Adam Alter’in kitabını alıp, “Eğer insanlara ‘siz güçsüzsünüz ve karşı koyamazsanız’ derseniz insanlar da buna inanır ve bu sorunlar çözülemez. Oyunlaştırma da dâhil kullanıcı tarafında yapacak çok işimiz var.” demesi röportajın benim için en sürpriz ve etkileyici anlarındandı.
Ekran bağımlılığyla ilgili teknik ve uygulamalar
Evet, “ekran bağımlılığı” sorununu teknolojik cihazlar buldu yine onların yardımıyla çözmek üzere bazı teknikler ve uygulamaları size listeleyeceğim. Önce Tristan Harris’in websitesinde www.timewellspent.io/take-control yayınladığı bazı küçük ve ama etkili önerilerle başlayalım.
-Push notification – uyarı ayarlarınızı minimuma indirin ve sadece insanlardan (istediğiniz) gelenlere izin verin.
-Mobil uygulama yerine tarayıcıdan mobil sayfasını kullanın. Bazen deneyimi zorlaştırmak bağımlılığı azaltır. Hem cihazınızdaki yerden tasarruf edin hem de şarj kullanımından büyük kazanç sağlayın. Hem istediklerinde push gönderemezler, siz istediğinizde girip güncellemeleri menüden görebilirsiniz.
-Telefon ayarlarınızı bir süreliğine siyah-beyaz getirin. Özellikle görsel odaklı sosyal medyalara bağımlılığınız varsa o zevki çok hızla azaltacaktır. Nasıl yapılıyor derseniz genelde Erişilebilirlik menüsü altında oluyor. iOS için adım adım: Ayarlar > Genel > Erişilebilirlik > Ekran Ayarları > Renk Filtreleri’ne gidin.
-Bağımlılık yapan uzun süre harcadığınız mobil uygulamaları ana ekranda tutmayın, bir klasöre koyup son ekranda tutun ve ilk zamanlar üst arama çubuğuna yazarak ulaşmayı alışkanlık haline getirmeye çalışın.
Taktikler güzel olmakla biraz farkındalıkta istediği için biraz daha davranışçıl ve otomatik yapan bazı uygulamalar da paylaşacağım. “Ölçülebileni ölçün, ölçülemeyeni ölçülebilir hale getirin.” diyen Galilelo’nun izinde aslında her şey önce farkında olmak için ölçümlemekle başlar diyerek ekran kullanımlarınızı ölçümleme yapan uygulamalarla başlayalım:
Moments
Mobil cihazınızda hangi uygulamada ne kadar süre harcıyorsunuz Moments bunu size detaylı bir raporla sunuyor. Tabii ki, bu veriler sizin farkındalığınızı artırmak için yetmezse Telefonu 30 dakika bir yere koy, tüm akşamı telefonsuz geçir, bir gün notification’larını kapa , ana ekranını sadeleştir gibi görevler de vererek bu süreyi azaltmanızı sağlamaya çalışıyor. Zaten uygulama Tristan Harris tavsiyeli ve çok agresif bir dili var : ‘Telefonu şimdi bırak ve hayata geri dön!
Rescue Time
Bilgisayarınızda hangi uygulamada ne kadar zaman
harcıyorsunuz bilmek ister misiniz? Rescue Time ile kullandığınız uygulamaların tipine göre hangisinde ne kadar zaman harcıyorsunuz görebiliyorsunuz. Merak etmeyin otomatik kategoriler alsa da mesela Facebook’ta bir şirketin hesabını işiniz gereği yönetiyorsanız Facebook’un kategorisini Social Networking’ten Business’e taşıyabiliyorsunuz.
Checky App
Gün içinde sizce cep telefonunuza kaç kere bakıyorsunuz? Checky bu rakamı sizin için ölçüyor ve haftalık olarak arşivleyerek sizi azaltmanız için mini bir oyunlaştırma yapmak üzere meydan okuyor. Ayrıca lokasyonuna da izin verirseniz özellikle işte veya evde daha çok telefonunuza sarılıyorsanız öğrenebilir ve ona göre bir harekete geçebilirsiniz.
Space App
İngilizce ‘instant gratification’ diye bilinen ‘anlık tatmin’ olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz konuya çözüm olmaya çalışan Space App – yüklendikten sonra herhangi belirleyeceğiniz bir uygulama açılmadan size 10 saniye nefes aldırıyor ve meditasyon yapmanızı sağlıyor. Bu arada ufak mesajlarla gerçekten bu uygulamayı mı kullanmalısın yoksa sadece sıkılıp ‘anlık tatminin’ için mi açtığını düşündürüyor. Zaten ‘anlık tatmini’ o anda geçen kullanıcıların uygulamaları kullanım süreleri çok dramatik şekilde düşüyormuş. Siz de canınız sıkılınca açtığınız ilk verimliliğinizi olumsuz etkileyen uygulama hangisi takip edin ve onun üzerine bir Space verin.
Freedom
Bu uygulama gerçekten ilk duyduğumda beni çok şaşırtmıştı. Nir Eyal bir konuşmasında kitap yazarken Word’u açar açmaz evdeki tüm cihazlarda interneti kesen bir yazılım olarak bahsetmişti Freedom’dan. Devamında da kitap yazması bitince otomatik olarak internete bağlanmayı da ayarlayabiliyorsunuz. Evet Freedom – yani Özgürlük uygulaması artık her an bağlı olduğumuz ve bize kanca takan internet uygulamalarından kurtulmayı istediğimiz an bize yardımcı olan bir uygulama. Daha da ilginci 7 kullanımdan sonra ücretli bir uygulama. Evet para ödeyerek eve bağladığınız interneti kesmek için yine para ödemek. Bu arada aslında ability-yapabilme konusu devreye giriyor ve BJ Fogg’u yine anıyoruz.
Focus App
Focus uygulaması Macintosh’lara özel ancak aynı Freedom gibi bilgisayarın belli süreli olarak yazı yazdığınız anda devreye girerek e-posta, sosyal medya ya da network’ten çıkacak notification’ları belli bir süre engellemenizi sağlıyor. Macintosh’u olanlar ve bir şeyler yazmaya niyetlenip her seferinde yarıda bırakanlar mutlaka denesinler. Bu uygulamada hoşuma giden ise mesela Instagram’a girmeye çalıştığında ‘Vakit nakittir’ gibi quato denilen özlü sözleri ilgili sitelere ekleyerek karşınıza çıkarıyor bence muazzam fikir!
Forest App
Forest uygulaması gerçekten bu konuda gördüğüm en ilginç ve gerçek hayata dokunan oyunlaştırılmış uygulama. Odaklandığınız süreyi mesela 90 dakika diye seçiyorsunuz ve telefonunuz o anda sanal bir ağacı büyütmeye başlıyor, telefona mesela Tumblr’dan bir notification geldi ve 90 dakika içinde ona tıklayarak açarsanız o ağaç kuruyor. Her gün hedeflerinizi tutturursanız uygulamanın adına da referans olarak ağaçlarınız bir ormana dönüşüyor ve Senegal’de TheTrees.org sosyal girişimi üzerinden sizin adınıza gerçek bir ağaç bağışlanıyor. Müthiş değil mi?
Özellikle ebeveynlerin çocuklara bunun bir oyun olarak iletişimini kurması için de özel yemeklerde herkes telefona gömülmesin diye Forest uygulaması bazı iletişim görselleri de hazırlamış çok çok hoşuma gitti.
Samsung Marshmallow
Sadece Samsung cihazlarda ve bir süredir Türkiye’ye açık olmayan ancak özellikle ebeveyn üzerinden çocukların sosyal medya, oyun ve internet bağımlılıklarını azaltmaya yönelik bir uygulamadan bahsetmek istiyorum : Marshmallow adı da ünlü çocuklar üzerinde uygulanan haz geciktirme testi olan Marshmallow testinden almış olan uygulama hem yüklendiği tablette hem de tanıttığınız evdeki diğer tabletteki uygulamalara kullanım süre hedefleri vermenizi sağlıyor. Bu hedefler aynı okullarda da uygulanan aylık çizelge üzerine atılan gülen yüzler gibi tutuldukça rozetlere dönüyor ve tüm ay hedefler tutulunca isterseniz Amazon’dan hediye çeki, Google Play’den kredi gibi ödüller yükleyebiliyorsunuz. Belki biraz dışsal ödüller ancak en azından ekran kullanımını takip ve azalttığı müddetçe bir kitap ve kahve hediyesi gayet masum kalır.
OnWard (internet sitesi)
Gabe Zichermann Gamification yani Oyunlaştırma konusunda dünyanın sayılı uzmanlarından biri. Halen bu konudaki dünyadaki en önemli kaynak olan www.gamification.co sitesini de yönetmektedir. Gabe oyunlaştırmanın gücünü yapay zekâyla birleştirerek bağımlılık problemlerini çözmek için 2016 yılında OnWard’ı kurdu. OnWard sizin cihaz kullanımlarınıza göre bir bot üzerinden size bir raporlama çıkarıyor. Devamında kullanımınızı öngörerek azaltmak ve engellemek üzere aksiyonlar yapıyor ve davranışlarınızı değiştirmeye çalışıyor. Gabe tüm sistemin tasarımının AI üzerinden cloud-bulut sistemlerinde tutulduğunu paylaşarak gizliliğe de vurgu yapıyor. Burada sadece sosyal medya ya da oyun değil kişiye özel internet üzerinden kumar, porno gibi kötü alışkanlıklarınızı da sadece siz takip edip bir yapay zekâ yardımıyla klinik doktorların önerileriyle azaltabiliyorsunuz.
Ercan Altuğ Yılmaz
GamFed Türkiye Temsilcisi – Oyun/Oyunlaştırma Tasarımcısı
Yorumlar