Geçtiğimiz hafta INGEV’in düzenlediği ‘İnsani Gelişme Zirvesi’nde konuşmak üzere İstanbul’a gelen tarihçi ve yazar Yuval Harari, tüm dünyada satış rekorları kıran Homo Sapiens: Hayvanlardan Tanrılara ve Homo Deus: Yarının kısa bir tarihi kitapları ile son dönemin en çok konuşulan isimlerinden. Kitaplarında insanoğlunun varlığını sorgulayan ve geleceğimize dair öngörülerini teknolojik ve bilimsel argümanlar ışığında anlatan Harari’nin Türkiye’den de hatırı sayılır bir hayran kitlesi olduğunu geçen haftaki etkinlikle birlikte görmüş olduk. Harari’nin düşünceleri hayatı biraz olsun sorgulayan hemen herkesi heyecanlandırıyor olsa da, işi gereği yapay zeka, veri, robotlar gibi günümüzün trend konuları ile biraz da olsa ilgili olan insanlar için genç tarihçinin ağzından çıkan her kelime ya da yazdığı her satır eminim çok daha kıymetli. Harari’nin herhangi sunumunu izlememiş ya da kitaplarını okumamış olanlar eminim merak ediyordur, bu adam insanlığın geleceği açısından teknolojiyi böylesine kritik kılan nasıl bir hikaye anlatıyor diye.
Gelin 5 maddede Yuval Harari’nin insanoğlunun geleceğine dair teknolojiyi odağına alan son derece kritik öngörülerine bir göz atalım.
1. Veri inancının yükselişi
Günümüzde, insanlığın tarihte belini en fazla büken dertler olan savaşlar, kıtlık ve buna bağlı olarak da hastalıkların hızla azalmaya başladığını görüyoruz. Harari’ye göre aslında bunlar yüzyıllardır dinin cevabını veremediği konulardı. Bugün ise bu sorunlar teknoloji ile çözümlenir hale geldi. Ünlü yazara göre bu durumun farkına varan insanlar yüzlerini veri inancına çevirecek ve artık verinin gücüne inanmaya başlayacaklar. Silikon Vadisi’nin şimdiden benimsediği bu inanç belki de bir süre sonra yerini bundan birkaç yüzyıl önce Nietzsche’nin bahsettiği Nihilizm hiçlik duygusuna bırakmış olacak.
2. İnsan iradesinin ortadan kalkması
Profesyonel düzeyde verinin gücü ile yönetilen bir dünya hayal edin. Böyle bir dünyada bir işletme sahibi iseniz; “Bugün kaç müşterim gelecek, ne kadar para kazanacağım?” sorularının cevabına sahip olmak sizin için son derece basit bir iş olacak. Peki şimdi de aynı durumun bireysel seviyeye indirgendiğini düşünün. Örneğin “Kimle evlenmeliyim?” sorusunun cevabı için bilgisayardan destek alır mıydınız? “Ayşe’yi mi yoksa Leyla’yı mı hangisini tercih etmeliyim?” Cevap şu şekilde olabilir. “Ayşe daha güzel ama Leyla ile kafa yapımız daha çok uyuşuyor ve onun yanında kalp atışlarım daha hızlı.” Peki bu durumda siz olsanız bilgisayar programına mı güvenirdiniz yoksa kendi içgüdülerinize mi? Şu an birçoğumuz içgüdülere cevabına yakın da olsak, bu gibi hayati konuları bir yazılımla konuşup, tartışmaya başlayacağımız günler çok uzak değil.
3. Ölümsüzlük
Geçtiğimiz 100 yıl içinde insan ömrü 2 katına çıktı. Ve bu artış duracağa benzemiyor. Şimdi ise akıllardaki soru şu: Peki gelecek yüzyılda insan ömrü yine iki kat artış gösterecek mi? Google Calico ve Paypal gibi şirketler insan ömrünü 120 yılın üzerine çıkartmak için çalışmalarını sürdürüyor. Bazı görüşlere göre 2050 yılında bu en sağlıklı ve de zengin insanlar için mümkün olabilir. Tabi ki bu durum insanların ailelerinde, ilişkilerinde ve kariyerlerinde de değişikliğe sebep olacak.
4. İşisizlik sorunu
Gelişen teknolojinin bir diğer etkisi insanların gelir dağılımı üzerinde olacak. Buna göre insanlar arasındaki ekonomik uçurum büyüyecek. Çoğu insan işsiz kalıp işe yaramaz durumda olurken bir grup elit insan çok daha zenginleşecek. Örneğin sürücüsüz araçlar taksi şoförlerini işsiz bırakırken, IBM Watson gibi yazılımlar doktorların işini elinden alacak. Buradaki önemli nokta şu: bilgisayara ihtiyaç duyulan veriyi sağlamak yalnızca bir kez yapılacak bir iş olacakken bir doktorun yetişmesi için en az 6-8 yıllık bir eğitim süresi gerekiyor.Yani içine gerekli veri yüklenmiş bir bilgisayar programı eş zamanlı olarak hastalıkları teşhis edebilme yeteneğine sahip olabilir ki bu da bir doktor yetiştirmekten çok daha mantıklı olacak.
5. Duygusal zeka
Peki hastalıkları teşhis eden IBM Watson ya da başka bir bilgisayar olduğunda o anda ihtiyacımız olan duygusal desteği bize sağlayabilecek mi?Genel inanışın aksine duygular yalnızca şiir yazmak ya da beste yapmak için mevcut ruhani bir olgu değil. Aksine duygular insanlar için hayati önem taşıyan biyokimyasal algoritmalar. Bunun anlamı duyguların da insanlar tarafından geliştirilebilir olması. Bu sayede makina zekası da insan duygularını anlayabilecek ve empati kurabilecek.
Bu yüzyılın en önemli sorusu: “İnsan ne işe yarar?”
Peki tüm bunların içerisinde insanoğlunun akıbeti açısından üzerinde en fazla durulması gerek konu hangisi? Harrari’ye göre algoritma dünyanın en önemli konsepti. Algoritma en basit anlamıyla problem çözmede kullanılan matematiksel bir yöntem. Çok yakın zamana kadar dünya üzerinde problem çözebilen tek güç insan beyniydi. Bugün ise algoritmalar tarafından yapılabilen bilişsel işler listesi giderek büyüyor.
Günümüzde algoritmalar eve gidilecek en iyi rotayı belirlemekle kalmıyor yolu anlayıp aracı gideceği yere kadar götürebiliyor. Geçtiğimiz aylarda Google’ın DeepMind isimli makine öğrenmesine sahip algoritması AlphaGo geliştirdiği stratejiler sayesinde Go oyununda dünyanın en iyi oyuncusunu yenmeyi başarmıştı, hatırlayın. Bir başka örnek, University College London’da geliştirilen bir algoritma, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen 584 davanın sonucunu yüzde 79’luk bir kesinlik ile tahmin etmeyi başarmıştı. Harari’ye ye göre algoritma devriminin sonuçları yalnızca avukat, taksi sürücüsü ve finansal danışmanları etkilemeyecek.Algoritmalar çalışmanın anlamını ve insanın iş dünyasındaki yerini tamamen değiştirecek. Ve bu yüzyılda insanları işsiz bırakacak güç algoritmalar olacak.
İnsanlar iki tip güce sahip; biri fiziksel diğeri ise bilişsel. Makineler fiziksel olarak insanlardan daha iyi olduğuna göre insanlar daima bilişsel olarak daha iyi yapabildikleri birşeyler bulmak zorunda. Harari’ye göre makineler yakın gelecekte zihinsel ve romantik kararlarda da etkili olacak. Gelecek on yıl içinde algoritmalar bize hangi filmi izlememiz, nereye tatile gidebileceğimiz, hangi okulu tercih edebileceğimiz ve hatta kiminle evleneceğimiz konusunda bile tavsiyeler verebilecek. Harari’ye göre tüm bunlar mümkün çünkü makineler bizim geçmiş tercihlerimizi bizden daha iyi biliyor ve de hatırlayabiliyorlar.
Bu trend devam edecek olursa sayısız insan işsiz kalabilir. Ve biz kendimizi belki de 21. yüzyılın en önemli sorusu olacak ile “insanlar ne işe yarar?” sorusunun cevabını ararken bulabiliriz.
Yorumlar