Dijital pazarlamanın yükselen değeri: Influencer marketing
Geçtiğimiz yılın son sayısında Digital Age’in kapağına marka ve pazarlama dünyasının radarındaki 30 YouTuber’ı taşımıştık. Malum 2015 bir anlamda videonun zirve yaptığı ve markaların YouTube’u native bir reklam mecrası olarak keşfettiği bir yıl olmuştu. Aradan geçen bir yılın ardından şunu net bir şekilde söyleyebiliriz ki, markaların YouTube’a karşı bu artan ilgisi aslında tüm influencer ekosistemi için de bir eşik oldu. Çünkü sosyal medya kullanımının patlamasının akabinde bazı markalar, kendini sosyal medya ajansı, blogger ya da Twitter fenomeni olarak tanımlayan kişi ve kurumlar ile iş yapmış, kandırıldıklarını anladıklarında da sosyal medya ve o dünyanın ünlülerine güvenini kaybetmişti.
Sektörün genelinde sadece marka bilinirliği için harcanan devasa bütçeler, geri dönüşü olmayan, ölçümlemesi bulunamayan bir mecranın, birilerini haksız yere zengin ettiği düşüncesini uyandırdı. Bunun bir diğer nedeni de atılan iki tweet’ten ya da paylaşılan bir yer bildiriminden, özellikle planlamacıların artık tatmin olmamasıydı. Bu algı bir anda değişmedi tabii. Elde olan birtakım metrikler videonun ve görselliğin birleştirici rolüyle yeniden yorumlandı ve influencer’lar için yeni bir dönem başladı.
Influencer’ların yükselişi sürüyor
Tüketici alışkanlıklarının dijitalleşmesi ile markaların ürünleri ile alakalı bilgi kaynağı olarak geleneksel pazarlamaya bakışları 2008 yılı ile hızla dijitale doğru yer değiştirmeye başladı. Artan internet hızları ve kotalar, bu değişim ile birlikte video kullanımını da yanında getirdi. Tabii ki, influencer’lar da bu akımdan etkilendi. Video, tüketiciyi etkilendiği, beğendiği, onun gibi olmak istediği influencer’a biraz daha yaklaştırdı. İki satırlık bir postaya göre samimiyeti karşı tarafa çok daha net hissettiren vloglar kısa sürede kullanıcıların da, markaların da gözdesi oldu. Hal böyle olunca YouTube, Twitch ve diğer video servisleri dışındaki sosyal ağlar da bu trende ayak uydurdu. Geçtiğimiz yıl Twitter’dan Instagram’a tüm popüler platformların inovatif adımları video üzerine oldu. Bütün bunlar 2016’da mecra bağımsız tüm influencer’lara markalar dünyasının kapılarını sonuna kadar açmaya yetti. Buraya kadar her şey güzel. Ama esas hikaye asıl şimdi başlıyor. Çünkü influencer ekosistemi henüz bilinmezlerle dolu bir pazar. Fiyatlaması, ölçümlemesi, ideal marka ve influencer ilişkisi gibi onlarca soru işareti var. Bu soru işaretleri aynı zamanda fırsat da demek. Bunu gören ve markalar ile influencer’lar arasında bağ kurmak üzere yola çıkan influencer marketing ajanslarının sayısı da gün geçtikçe artıyor. Şu an için her şey yolunda görünüyor çünkü sosyal medya evreninde büyük verinin efektif kullanımı ve platformlara eklenen yeni metrik sayesinde markalar, influencer’larla yaptıkları projelerden bilinirliğin bir tık ötesinde, satışa yönlendirme adına da verim alabiliyorlar. Ama bir süre sonra bu da yetmeyecek. Bir an gelecek, masada söz sahibi ajans kimse o ya da direkt markanın kendisi şunu soracak: “Bu projenin satışımıza katkısı net olarak ne oldu?” Bunun şu an için net bir cevabı yok. Çünkü izlenme ya da linke gitmenin ötesinde like’ın, yorumun ya da yaratılan etkileşimin ederini belirleme adına bir algoritma olmadığı gibi buna deneyimsel olarak biçilen fiyattan alınan dönüşü de net bir şekilde anlamlandıracak efektif bir sistem bulunmuyor. Böyle bir sektör şu an için pek de profesyonel olmayan paydaşları ile zaman içerisinde markalar nazarında itibar kaybeder mi? Bunu zaman içerisinde göreceğiz elbette, ama şu an için sosyal influencer’ların dijital pazarlama evrenin zirvesine yürüyüşünün devam ettiği aşikâr.
Winners 2016 Digital Age Aralık sayısında
Bu ayın diğer öne çıkan konuları ise; Yılın en ilham verici etkinliği Brand Week İstanbul’un öne çıkan konuşmacıları ve etkinliğe dair her şey, ABD seçimlerinde dijital öngörüler ve Türkiye’de mobil hakettiği yerde mi sorusunun cevabını arıyoruz. Ayrıca, dijitalde yılın kazananlarını kaleme aldığımız Winner 2016 eki de bu ay Digital Age ile birlikte…
Yorumlar