Talep ekonomisi, teknoloji şirketleri tarafından tüketicilerin taleplerini hızlı bir şekilde yerine getirmek üzerine kurulu bir ekonomik düzen olarak tanımlanıyor. Talep sistemi efektif ve açık dijital bir katman üzerinden, fiziksel ya da dijital servislere aktarılarak sağlanıyor. Bir başka deyişle; tüketiciler ya da talebi olan kişiler istedikleri ürün veya hizmeti ihtiyaç duydukları zaman kullanıyorlar. Ticaret dünyasında yaşanan bu değişim, sanayi devrimi gibi, dünyanın hemen hemen her yerinde yaşayan insanların ticari davranışlarında yeni bir devrim başlattı.
Bu yeni ekonomi içerisinde oluşmuş yeni iş modeli, yıllar içerisinde oluşmuş teknolojik inovasyonun ve bu yönde evrimleşen tüketici alışkanlıklarının bir tezahürü. Kalabalıkların sanal platformlarda/uygulamalarda toplanarak kaynaklarını paylaşmayı ve kullanmayı öğrenmesi bu yeni çağın başlamasındaki en önemli motivasyon oldu.
Örneğin; süpermarket alışverişi için araba anahtarı alıp arabaya gitmek, markete kadar gidip park yeri aramak, ürünü raflarda arayıp bulmak ve sonra kasada sıra bekleyip eve dönmek yaklaşık 2 saatlik bir zaman kaybı anlamına geliyor. Zaman kaybından daha öte yol açtığı diğer şeyler; benzin tüketimi, para kaybı, çevre kirliliği, trafik. Bu işi bir uygulama sayesinde sizin adınıza yapabilecek birileri artık parmaklarımızın ucunda. Buradaki temel husus, hizmet ticareti içinde yer alan hizmet döngüsünün daha efektif hale gelmesi ve her anlamda tasarruflu bir yapı yaratılması.
Kaynaklara erişim zorlaştıkça, talep ekonominin önemi daha da gözler önüne seriliyor
Bu anlamda en çok talep ettiğimiz hizmetler araç ve iş gücü. Ekonomik krizlerle gelen finansal zorluklar, kentleşme ve şehirlerin büyüyerek kalabalıklaşması, kaynakların giderek kısıtlanması ve kaynaklara erişimin giderek zorlaşmasıyla birlikte, talep ekonominin önemi daha da gözler önüne seriliyor ve pazarda kendisine çok daha büyük bir alan buluyor. Buradaki örneklere göz atacak olursak, dünyanın büyük şehirlerinde yaygın olan Uber ile taksi fiyatına dakikalar içerisinde lüks otomobiller ile yolculuğumuzu gerçekleştirebiliyor, Kapgel ve Getir gibi servisler ile dakikalar içerisinde market alışverişlerimizi telefonumuzdan sağlayabiliyor, Armut gibi servisler ile de tesisat/temizlik/taşıma konusunda profesyoneller ile çalışabiliyoruz. Tabiki bu tüketici ayağı, şirketlerin tarafında da talep ekonomisi oldukça efektif bir yöntem olarak tercih ediliyor.
Saha da hazır bir iş gücü var
Twentify’da biz iş gücü talebine konsantre olduk ve şirketlere sahada ihtiyaç duydukları iş gücünü bulabilecekleri, aynı zamanda da insanlara, sahip oldukları iş gücünü ve boş zamanlarını paylaşabilecekleri, bunu gelire dönüştürebilecekleri mobil bir platform yarattık. Bu platform üzerinden her ay binlerce kişi 100’den fazla şirketin işlerini gerçekleştirerek hem kendilerine gelir elde etmiş oluyorlar, hem de markalar kendi bünyelerinde tam zamanlı saha ekipleri oluşturmak yerine, hali hazırda mobil olarak ülkenin her yerinde var olan mobil iş gücünü istediği zaman istediği kadar kullanarak, hız, zaman ve kaynak tasarrufu sağlıyor.
Sayılara gelecek olursak, Türkiye’de bu tarz işler ile talep ekonomisini besleyen yüz binlerce servis tüketicisi, 400,000’den fazla çalışan ve yerel pazarda kendine yer bulan onlarca servis bulunmakta. Böylesine büyük ve geniş bir alanda kendine yer edecek yeni firmaların ve pazardaki penetrasyonun artacağını öngörmek güç değil.
Çünkü, ne kadar paylaşırsak o kadar az kaynak ve enerji tüketiyoruz. Kendimize ve çevremize daha fayda sağlayan, kazançlı bireyler oluyoruz.
Yorumlar