Otomobil sürülebilmesi için neredeyse tüm dünyada sürücü ehliyeti gerekiyor. Belirli bir yaş büyüklüğünün yanı sıra, sürüş bilgisi, teknik bilgi, kural bilgisi ve sağlık yeterlilikleri aranıyor. Ancak, sürücüsüz araçlar yazılımlar, sensörler ve kameralar aracılığıyla çalışıyor, yazılımlar bu yeterlilikleri gösterebilecekler mi?
70’li yıllarda doğanların en sevdiği dizilerden birisi Knight Rider – bizdeki adıyla Kara Şimşek’ti. Kitt adındaki otonom otomobil sadece sürücüsüz bir araç değildi, aynı zamanda öğrenebilen bir yapay zekası vardı ve sahibiyle konuşup espri bile yapabiliyordu.
Şimdilerde ise, Kitt benzeri sürücüsüz, yani otonom olarak yol katedebilen otomobil haberleriyle daha fazla karşılaşıyoruz. Birçok otomobil üreticisi, kendi kendine park edebilen, sürücü müdahalesi olmaksızın otomatik pilotla şerit takip edebilen otomobilleri zaten birkaç yıl önce piyasaya sürmüştü. Ancak, otonom araçlar henüz piyasaya sürülmüş değildi. Yıllardır, Google’ın üzerinde çalıştığı proje devam ediyorken, bazı otomobil üreticileri de bu konuda hazırlıklı olduklarını reklamlarıyla ve lansmanlarıyla ilan ettiler.
Sürücüsüz otomobil nedir, kısaca tanımlamakta fayda var. Herhangi bir sürücüsü olmadan, uydu navigasyonu, kameralar, sensörler, radarlar gibi donanımlar aracılığı ile topladığı tüm çevresel şartları değerlendirerek ve diğer verilerle birlikte işleyerek kalkış noktasından varış noktasına kendi kendine gidebilen otomobiller otonom (sürücüsüz) otomobiller olarak anılmaktadır. Otomatik pilot destekli ancak sürücü müdahalesi gerektiren otomobiller bu sınıfın dışındadır.
Hukuk dünyasından yükselen eleştiriler
Sürücüsüz otomobiller, yakın gelecekte çokça kullanılacak. İnsan faktörlü ölümcül ve yaralanmalı kaza risklerini azaltmak, trafik akışının hızlanmasını sağlamak ve işgücüne duyulan ihtiyacı azaltmak bakımından oldukça faydalar sağlayan sürücüsüz otomobiller hakkında hukuk dünyasının da bazı eleştirileri olduğunu söylemek lazım:
Otomobil sürülebilmesi için neredeyse tüm dünyada sürücü ehliyeti gerekiyor. Belirli bir yaş büyüklüğünün yanı sıra, sürüş bilgisi, teknik bilgi, kural bilgisi ve sağlık yeterlilikleri aranıyor. Ancak, sürücüsüz araçlar yazılımlar, sensörler ve kameralar aracılığıyla çalışıyor, yazılımlar bu yeterlilikleri gösterebilecekler mi?
Herhangi bir tehlike veya öngörülemeyen durumlar halinde, insan refleksleri ve anlık karar mekanizmaları devreye giriyor. Sürücüsüz otomobil yazılımları, anlık karar verme yetisine sahip olabilecek mi?
Bazı durumlarda, tehlikenin derecesine ve ağırlığına göre feda edilebilen değerler olabilir. Örneğin, bir yaya ve bir hayvan aynı anda otomobilin karşısına çıksa, yazılım hangisi için karar verecek ve kimi feda edecek?
Kaza durumlarında sorumluluk, yol ve hava şartlarına, sürücülerin ve yayaların kusur durumuna ve diğer çevresel şartlara göre dağıtılabilmektedir. Ölümlü/yaralanmalı bir kaza olduğunda veya maddi hasar oluştuğunda, sürücüsüz otomobillere kusur atfetmek mümkün olabilecek mi? Kusur atfedilebiliyorsa, aracın içindekilerin mi, aracın sahibinin mi yoksa otomobil üreticisinin mi sorumluluğuna gidilecek?
Sürücüsüz otomobillerle, suç işlenmesi halinde, örneğin uyuşturucu veya silah taşınması halinde, sahibinin belirlenemediği durumlarda cezai sorumluluk kime ait olacak?
Sürücüsüz otomobillerin yazılımına ve donanımına dışarıdan yetkisiz giriş ve kötü niyetli müdahale olduğunda, ortaya çıkan sonuçtan dolayı kimi sorumlu tutmak gerekecek?
Sürücüsüz otomobillerin yazılımda öngörülmeyen durumlarla karşılaşması veya yazılımın hatalı veya eksik olması durumunda, ortaya çıkacak zarar kime ait olacak? Otomobil üreticileri, bu konudaki sorumlulukları sözleşmeyle araç sahibine devredebilecek mi?
Yasal düzenlemeler yapılmaya başladı
Bu gibi sorular daha da çoğaltılabilir. Ancak, bu konuda birçok ülkede yasal düzenlemeler yapılmaya başlandı. ABD’de Nevada eyaleti sürücüsüz otomobilleri destekleyen ve düzenleyen ilk yönetim olarak tarihe geçti. Nevada’yı Florida, California ve Michigan takip etti. Ancak, bu düzenlemeler yine de bir sürücünün direksiyonda oturmasını şart koşuyor. İngiltere ve Fransa, sürücüsüz otomobillerin sadece test amacıyla trafiğe çıkmasına izin verdi. 18 Mart 2016’da ise California eyaletinde yapılan bir düzenleme, sürücüsüz, direksiyonsuz, pedalsız otomobillere karayoluna çıkma iznini düzenledi ancak bu düzenlemenin yürürlüğü 1 Temmuz 2018’e bırakıldı.
Görünen o ki, yerel ve ülkesel düzenlemeler yavaş yavaş başladı. Tabi, ABD ve İngiliz uygulamaları diğer ülkelere de yol gösterecek ve hazır bir tecrübe yaratacak. Bakalım hukuk dünyası ve sigorta sektöründe bu yeni otomobillere karşı yaklaşım nasıl olacak.
Yorumlar