Ağustos 2012’de içerik amaçlı sosyal ağ olma hedefi ile yola koyuldu Kaan Kayabalı ve arkadaşları. Aradan 1 buçuk yıl geçmeden 120 binden fazla kayıtlı üyeye, günde 600 binden, ayda ise 8 milyondan fazla tekil ziyaretçiye ulaştılar. Kaan Kayabalı’nın Kurucu ortağı olduğu Onedio çok kısa sürede Comscore verilerine göre Türkiye’nin en çok ziyaret edilen 36. Sitesi olmayı başardı.
Peki, Onedio’nun olayı ne? Aslında Onedio Türkiye’deki birçok başarılı internet projesi gibi yurtdışında başarılı olmuş bir konseptin Türkiye’ye uyarlanmış versiyonu. Onedio, Amerika’da içerik dünyasının en popüler oyuncularından Buzzfeed’in Türkiye uyarlaması. 2006 yılında New York’ta kurulan içerik amaçlı bir sosyal ağ olan Buzzfeed, iş yerlerinde canı sıkılan insanları hedef alarak onların okuyacakları eğlenceli içerikler sunarak farklılaşır. Buzzfeed bu sayede bugün Alexa verilerine göre dünyanın 135., Amerika’nın ise 41. Popüler internet sitesi konumunda.
Onedio da aynı Buzzfeed gibi insanları eğlendirmeye yönelik içerikler üretmeye çalışıyor. Bunu da dört farklı yöntemle sağlıyor. Bu yöntemlerden birincisi internette Buzzfeed gibi sitelerde popüler olmuş içerikleri tespit edip, bu içerikleri Türkçeleştirip, kaynak göstererek yayınlamak. İkinci içerik türü ise sitenin kendi editörleri tarafından hazırlanan eğlendirici listeler. Üçüncü içerik yöntemi ise sitenin üyelerinin oluşturduğu içerikler. Sonuncu tür ise sponsorlu içerikler. Yani bugünün moda tabiri ile “native ads”’ler.
Galeri mantığı mobille şekil değiştirdi
Buzzfeed ve Onedio gibi sitelerin bu başarısı, diğer içerik üreticilerini de, benzer eğlenceli listeler hazırlamaya ve bu yönde içerik geliştirmeye yönlendiriyor. Ancak burada çok ciddi bir nokta gözden kaçırılıyor. Ne Buzzfeed, ne de Onedio kendilerinden önceki dijital içerik üreticilerinden çok farklı bir içerik üretmiyor. Bugün Buzzfeed ve Onedio’nun içinde üretilen içerik daha düne kadar Hürriyet.com.tr, milliyet.com.tr gibi haber sitelerinin tıklama sayılarını arttırmak için sıkça kullandıkları galeri mantığından çok da farklı bir şey değil. Her ikisinde de güzel resimlere, ilgi çekici bir başlık atma ve resim altlarını doldurmaya yönelik bir içerik söz konusu. Onedio ve Buzffeed’in buradaki illüzyonu ise, giderek içerik tüketiminde mobilin payının artması ile kullanıcı deneyimleri değişti. Bu deneyim sonucunda insanlar artık yukarıdan aşağı doğru (scroll) kaydırarak okumaya alıştılar. Geleneksel galerideki tıklama onları sıkmaya başladı. Bu siteler de eski galerileri yukarıdan aşağı inen bir yapıda sundu.
Ancak kullanıcı deneyimindeki ihtiyaca yönelik yapılan bu ufak değişiklik de tek başına bu başarıyı anlatmak için doğru bir enden olamaz. Aslında bu sitelerin başarılarının sırrı, tanımlarında gizli: haber amaçlı sosyal ağ. Kendileri de bir sosyal ağ olan bu tür siteler, sosyal ağları çok iyi kullanarak bu konumlarına ulaştılar.
Haberi Google’dan değil, sosyal ağlardan taşıyorlar
Geçtiğimiz mart ayında Webrazzi’nin bir etkinliğinde sunumuna katıldığım Kaan Kayabalı bu durumu şöyle özetliyor: “Üretilen içeriğe inşaları çekmek çok zor. O yüzden insanların timeline’ına girmeniz gerekiyor” diyor. Bugün birçok içerik üreticisi çok iyi içerik ürettiklerinde insanların onların içeriklerini Google’dan bulacağını sanıyor. Ancak Google’de indekslenip, sizin kaliteli içeriğinizin keşfedilmesi artık eskiye göre çok daha zor. Bu yüzden içeriğinize insanların gelmesini beklemek yerine onlara içeriğinizi götürmeniz gerekiyor. Onedio ve Buzzfeed de, bunu öncelikle Facebook, Twitter gibi ağlar üzerinden yaparak, rakiplerinden ayrıştı. Ocak 2014 verilerine göre 9 buçuk milyon paylaşımla Buzffeed, Facebook’un dünyadaki en büyük içerik üreticisi konumunda. Onu 6,7 milyon paylaşımla The Huffington Post takip ediyor.
Onedio tarafında da olay çok farklı değil. Onedio linkleri, Türkiye’nin en çok trafik alan haber sitesi Milliyet.com.tr’den fazla paylaşılıyor. Onedio’nun Facebook paylaşımları neredeyse Ekşi Sözlük’ün beş katı seviyelerinde. Zaten sitenin sosyal medyadan gelen ziyaretçi oranı yüzde 65. Kaan Kayabalı’nın bu konuda ilginç de bir anekdotunu dinledim. Bir gün bir otelde kendisine bir amca ne iş yaptığını sorar. O da Onedio’nun Kurucu Ortağı olduğunu söyler. Amca da, “O ne pek bilmiyorum ama Facebook’umda sizi sürekli görüyorum” diyor.
Bir ağın nesi var, çok ağın sesi var
Tabi herkesin Facebook’unda görünme olayı öyle çok kolay bir şey değil. Hele ki bir de Facebook reklam gelirlerini arttırmak için sizin paylaşımlarınızı sayfanızı beğenen herkese göstermiyorken. İşte burada da devreye “Supersharer” ağlar giriyor. Birdahabak, Görmen Lazım, Türkçe, vb.. Twitter hesapları ile Bilgi Küpü, Kadınlar için Herşey vb.. Facebook hesapları bir süredir ciddi bir fan kitlesi oluşturmuş durumda. Onedio bu hesaplarda da, belli frekanslarda paylaşım yaparak sesini duyurmayı başarıyor.
Öte yandan bu sitelerin içerik yapılarına geri dönecek olursak da, bugün yeniden popülerleşen bu içeriklerin geleneksel medya için uzun vadeli bir çözüm olmayacağı da aşikar. Zira bu tür içerikler zaten onu ilk yapan Buzzfeed, Onedio gibi sitelerle özdeşleşiyor. Siz böyle bir içerik sunduğunuzda, “Onedio listesi” damgası yiyebiliyorsunuz. Ayrıca, eğlenceli bir vakit geçirmek isteyen okuyucular için bu ücretsiz içerikler bir süre idare edebilir. Ancak insanların kaliteli ve ona bilgi verecek resim ve başlıkla aldatılmadığı içeriğe de ihtiyacı var. Üstelik asıl değerli içerik de bu tür içerik. Belki de bu yüzden geçtiğimiz yılın sonundan beri Buzzfeed kendi bünyesinde bu tür kaliteli içerik üretecek gerçek gazetecileri istihdam etmeye başladı. Bunun yansımalarını bir süre sonra Onedio’da görürsek şaşırmamak lazım.
İçerik ve Sosyal Medya Yöneticisi Osman Kurt’un Onedio ve Buzzfeed’in sırları içeriklerinde mi? yazısı Digital Age Mayıs 2014 sayısında yer alıyor.
Yorumlar