Gittikçe daha hassas amaçlarla kullandığımız cep telefonlarımızın güvenliği önem kazandıkça sayısız kez şifre girmek, şifrenin yeterli olup olmadığı, yanlış girildiğinde telefonu kitleme, sıfırlama seçenekleri de başımızı ağrıtır oldu. Pek çoğumuz daha etkin çözümler hayal etmiştir. İş bilgisayarımı parmak iziyle açmakla tanıştıktan beri “telefonlarda da bu özellik olmalı” derken sonunda Apple hamle yaptı, 2012’de bu alanda çalışan bir firma satın aldı, iPhone 5S ile teknoloji hayatımıza önümüzdeki aylarda yaygın şekilde girecek. Motorola 2011’de Atrix ceptelde aynı güvenliği sunmuştu, sene sonuna kadar da bir Google cep telefonunun bu özelliği sunması bekleniyor.
Daha güvenli olan parmak izi sadece telefonu kilitli moddan çıkarmakla kalmayacak, mevcutta örneğin telefona uygulama satın alıp yüklemeniz için şifre girmenin de yerini alabilecek. Apple’ın planları, parmak izini cihazın kendisinde saklamak, sunucularda kopyasını tutmamak; telefon güvenlik kontrolünün geçildiğine dair tek kopya bir anahtarı sunucuya göndererek işlemleri onaylatacak. Bu iletişimin yolda yakalanabilmesi halinda kırılma ihtimalini düşürecek kadar yoğun şifreleneceğini ümit edersek, parmak izinin telefonda saklanarak Apple, Google, Nokia gibi telefoncuların sunucularında tutulmaması da güvenlik açısından nispeten içimizi rahatlatabilir.
Ama parmak izi gibi biyometrik güvenlik yöntemleri sadece telefonlara yeni, şık, donanımsal özellikler kazandırmanın çok ötesinde bir gelecek vaat ediyor. Ödeme yöntemleri içinde dijitalin, dijitalin içinde mobil ödemeninin yükseldiği bir dönemde işin içine bir de güvenlik doğrulaması katabilmek, hem satış noktalarının, hem müşterilerin geçişini hızlandırabilir. Türkiye’de her ne kadar Chip&Pin ile şifreli ödemeler yapsak, İnternet alışverişlerinde cep telefonumuza doğrulama kodları gönderilse de, pek çok Batı ülkesinde kredi kartları bu kadar güvenli kullanılmıyor. Bizdekinden çok daha fazla işlem iptal başvurusu, sadece bankaların değil, satış noktalarının, işletmelerin de hayatını zorlaştırıyor.
Paypal gibi tamamen dijital aracılar, Google Wallet gibi hibrid çözümler, operatörlerin faturalarına yansıtılan veya kontörden düşen mobil ödeme yöntemlerine ek olarak cep telefonuna takılan ödeme aparatları üstünden kredi kartı işlemleri, veya akıllı telefonlara yüklenen tamamen yazılım tabanlı cüzdanlara tanımlanan banka kredi kartları gibi pek çok yöntemle bu pazarda farklı oyuncular geleceğe yön veren olmak istiyor. İşlemde kaç aracı olduğu, komisyon oranları, entegrasyon kolaylığı, tüketicilerdeki kabullenme ve yaygınlık seviyeleri de pastadan kapılacak payı belirliyor.
Artık evden telefon kılıflarının içine koyduğu tek kredi kartı, ehliyet, az nakitle incecik bir deri çantacıkla çıkanlar artıyor, parmak iziyle çalışan telefon o kredi kartını bile evde bırakma ve kaybetme korkusunu unutma lüksü sağlayabilir, ve cihaz üreticileri mobil ödeme pazarında hızla bambaşka bir konuma ulaşabilirler.
Bilgiişlem deneyimi tarafında ise iPad’in farklı parmak izlerine farklı kullanıcı deneyimleri sunması, veya bir arkadaşımızın iPad’ini ya da ortak bir Mac bilgisayarı kendi parmak izimizle açtığımızda bulut bilişim iCloud üstünden kendi e-posta ayarları, adres defterimize ulaşmak hiç de zor senaryolar değil. Bunların hepsi Android ve Nokia tarafında Google Drive, Microsoft Skydrive üstünden de benzer şekilde hayata geçebilecek uygulamalar.
Parmak izi güvenliği sayısız alanda doğrulama için kullanılabilir, mobil sistemlere entegre e- ve m-devlet çözümlerinde e-imza sistemine alternatifler gelişebilir. Hatta iş yerlerinde çalışan doğrulaması, sunucudaki verilere erişim, ofisteki belli departmanlara giriş, plazadaki diğer hizmetlerden yararlanma gibi doğrulamalar telefon tabanlı olabilir. Kısacası mobil ekosistemdekilerin dikkate alması gereken yeni bir dinamiği doğduğu gibi; hiç akıllarına getirmedikleri halde mobil ekosistemle eklemlenmek zorunda kalacak kişiler ve kurumlar da artacak!
Yorumlar