Başbakanlık, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, Aile Bakanlığı, BTK, Dışişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, AK Parti, ÖSYM ve son olarak, dün gece #RedHackÖCiçinVuruyor etiketiyle Twitter’da yaydığı, Yargıtay’a gerçekleştirdiği hackleme eylemleriyle gündemin tepesine oturan RedHack grubu, hakkında bilinmeyenleri Haziran ayında Digital Age dergisine anlatmıştı.
RedHack olarak ortaya çıktığınızdan bu yana hayatınızda neler değişti?
Doğrusu fazla bir şey değişmedi, çünkü bizler zaten 15 yıldır aranıyorduk. Bu son eylemlerin “kitlesel” düzeyde olması ve sosyal medya sayesinde geniş kitlelere yayılmasından kaynaklı “devletin imajını hacklediğimiz” gerekçesiyle polisinden MİT’ine oradan İnterpol’üne kadar büyük bir yönelim gördük. Fakat zaten bu şekilde bir yönelimi beklediğimiz için fazlaca bir değişikliğe gitmedik.
Bilgisayarlarımız bile yasal olarak üstümüze kayıtlı değil
RedHack’in anlık mesajlaşma kanalları, e.posta, cep telefonu, tablet gibi hayatımızın içinde artık yer etmiş teknolojilere bakışı nasıl?
Bilgisayarımız hariç hiçbir teknolojik alet barındırmıyoruz. E.postayı da “güvenli şekilde” kullanıyoruz ve gerekli olmadıkça atmıyoruz. Bilgisayarlarımızda kamera ve mikrofon yok, ayrıca bilgisayarlarımız bile yasal olarak üstümüze kayıtlı değil.
Sizce ‘Big Brother is Watching Us’ gerçekten var mı? Eğer varsa size göre nerelerde ve nasıl kendini hissettirmeden yapıyor bu işini? Sizin bireysel hayatınızda bu takibe karşı aldığınz önlemler var mı?
Biz emperyalizmin bilerek kendi subjektif gücünü abarttığını, kendini olduğundan çok daha büyük gösterdiği “Ben tanrı” pedagojisiyle zihinleri bulandırdığını ve bu şekilde bir izlenim doğurarak insanları daha rahat yönetebildiğini düşünüyoruz. Yani bireyde “Ne yaparsan yap kesin bulunursun, izleniyorsun, herkes dinleniyor, her adım gözleniyor” algısı oturtulmaya çalışılıyor. Bu sayede isyankâr birey, isyanına başlamadan yılgınlığa kapılıyor. Bu globalizmin psikolojik saldırı ve savaş yöntemlerinden biri. Bizce emperyalizm ‘kağıttan kaplandır’ ve onu ‘hiç yenilmezmiş gibi’ görmek insanın kendi zekâsına hakarettir. İnsan kendisinin ve zekâsının farkına varmalı, bu dünyayı boş yaşamamalı.
‘Dijital dünya, mutlaka ardında parmak izi bırakır’ diye söylenir. İnternet hukuku henüz tam olarak gelişmemiş sizin bir ülkede kendinizi koruma/izinizi yok etme konusunda kaygılarınız var mı?
Şahsen İnternet hayatı, Türkiye’deki İnternet hayatıyla eşit olan biri olarak cevaplarsam bu soruyu, hiçbir yerde gerçek kimliğimin olmadığını söyleyebilirim, çünkü İnternet bu ülkeye geldiği günden bu yana hiçbir platformda gerçek kimliğimle varolmadım. İz bıraktım mı? Evet bıraktım; fakat bu izler takip edeni nereye götürür, o bilinmez.
Bugün biz bu işi yapmasaydık, başka bir şeyden suçlayacaklardı bizi
Kahramanlık iyidir, güzeldir. Ancak kör kahramanlık akıllıca mı? Her şeye rağmen hukuki alanda kendinizi kollayabiliyor musunuz?
Size tüm samimiyetimizle söyleyelim: Eğer bu ülkede bağımsız bir yargı olmuş olsaydı, bugün gelir teslim olur ve ilk mahkemede özür dileyerek serbest bırakılırdık. Çünkü adalet sisteminin çok basit bir mantığı vardır; bu “delil yoksa suç yoktur” mantığıdır. RedHack olarak o mahkemeye girseydik ve mahkeme bağımsız olsaydı, onların tüm iddialarını çürütebilirdik. Çünkü ellerinde hiçbir şey yok, bizim “biz” olduğumuzu ispatlamaları imkansız. IP, Mac, Log ve benzeri hiçbir şeyleri yok. Bu yüzden suça göre suçlu bulmaya calışıyorlar. Bugün biz bu işi yapmasaydık; yine başka bir şeyden suçlayacaklardı bizi. En azından ‘Sonu neyse oraya kadar gidelim’ dedik ve hayatı anlamıyla yaşamaya söz verdik.
Basında yer alan haberlerden yaptığım çıkarımlara göre sormak isterim: Türkiye’nin batısı kökenlilerin yoğun olduğu bir oluşum mu RedHack? Yoksa tüm bileşenleriyle Türkiye’nin her yerinden misiniz?
Biz RedHack’i doğu-batı, kuzey-güney gibi ayırmayı ve kategorize etmeyi uygun bulmuyoruz. Bugün eğer Çeçenleri savunuyorsak veya Çin Uygur’daki Türkleri veya Filistin’dekileri, Kürtlere bakışımız da böyle, hatta aynı coğrafyada olduğumuz için onlara hislerimiz daha yoğun. Çünkü kardeşlerimiz onlar bizim ve biz kardeşlerimize “büyük ağabeylik” yapıp “Kumanda bizde olacak, istediğim saatte geleceksin, istediğim saatte uyuyacaksın” demek yerine eşitçe yaşayalım diyoruz. Tüm ulusların eşit olmasını, kimsenin kimseden üstün olmamasını istiyoruz. Bu, bizi A veya B örgütünden yapmaz. İnsanı insan olduğundan dolayı sevmek bölücülük olamaz. Biz; dünyadaki tüm sınırları kaldırmak isterken nasıl bölünmeden yana olabiliriz ki? Biz insanın insanı köleleştirmesine karşıyız. Bu yüzden tüm ulusların kendi kaderini tayin edebilmeleri hakkına inanıyoruz. Bu hak sadece komünistlerin savunduğu bir hak değildir, BM’nin kabul ettiği bir haktır ki, uygulanmayan veya kafalarına göre uyguladıkları bir haktır. Bu konuda son olarak size The Mentor tarafından 1986’da yazılan Hacker Manifestosu’ndan kısa bir bölüm geçmek istiyorum:
” Ve siz bize suçlu dediniz
Bilginin peşinden gidiyoruz.
Ve siz bize suçlu dediniz
Bizler derimizin rengi olmadan varolduk,
milliyetsiz, hiçbir dine ait olmadan…”
Ekşisözlük kurucusu Sedat Kapanoğlu, bir konferasında “Anonim olmak/anonim kalmak mümkün değildir. Mutlaka ‘iz’ vardır”, demişti. Bu iz meselesi üzerinde ne düşünüyorsunuz? Kapanoğlu’nun yanıldığı bir nokta var mı? Siz bir üçüncü yol bulabildiniz mi?
Sedat Kapanoglu uzun yıllardır beğenerek takip ettiğimiz bir programcıdır ve bilişimci olarak olaya bakmıştır. Tabii, genel manada haklıdır. Yani “kusursuz cinayet yoktur” gibi olmuş biraz ama, sonuçta çıkardığımız ses bile asla kaybolmazken bizlerin tamamen kaybolması düşünülemez. Biz de buna kafa yorduk ve “İz bırakacaksak o izleri neden kendimize göre biçimlendirerek bırakmayalım” dedik. Bu, bizim taktiğimiz, eminiz ki okuyucu derin düşünürse kendine dersler çıkaracaktır.
Varoluşumuzun nedeni duyarlılığımız
Türkiye’de genel olarak sağ ideolojik kökenden gelenlerin at koşturduğu bir alan ‘Hacker’lik. Marksist çizgide ve sınıf eksenli bir politika benimsemiş bir ayrık otu olarak, öteki hacker gruplarının size yaklaşımı nedir? Sitelerinde forumlarında nasıl anıyorlar sizleri?
Abartısız çoğu bizlere sempatiyle bakar, fakat “mahalle baskısı” olayı burada da olduğu için, bunu itiraf etmezler. Bizim çıktığımız koşullarda dünyada hiç sosyalist hacker hareketi yoktu, biz ilk sosyalist hareketiyiz, ayrıca ‘hackivism’ deyimini ilk kullananlardanız. Anonim ve benzeri oluşumlardan çok önce uluslararası alanda gerek yazdığımız programlarla gerekse hacking noktasında vardık. Ama Anonymous’un çıkışı ve dünya genelinde yaygınlaşması bizlerin de yeniden duyulmasına yol açtı. Türkiye’deki gruplara gelince, çoğu bizlere karşı sert söylemlerde bulunsalar da, bizlere el altından gizli destek verenler, istihbarat ve bilgi sunanlar da var. Ve tabii ki hacker kavramının özgürlük ve esaret karşıtı olduğunu unutarak devletin veya iktidar erklerinin kucağında oturmayı hacker olmak sayanlar var. Bunlar kendilerini kullandırır; hacker dünyasına zarar verirler. Fakat bilinmesi gereken diğer bir husus, bunların çoğu teknik olarak son derece geridedir, kendi açtıkları sayfaları hackler veya çalıntı kodlarla Zambiya sitelerini hackleyip “vatanı kurtardık” derler ve ustalar bunları gülmek için seyreder genelde. Sonuç olarak bizlerin bunlara direkt yönelimi yoktur, yaşlarının genç olduğunu varsayarak öğretici olmaya ve hacker etiğini anlatmaya çalışmaktayız. Anlamak veya anlamamak, kullanılmak veya kullanılmamak onlara kalmıştır.
Son olarak hacklediğiniz sitelerde arasında süt firmalarının siteleri var. Sosyal duyarlılığınız takdir edilir cinsten. Bu tarz toplumsal konularda etkinlikleriniz devam edecek mi?
Teşekkür ederiz. Fakat zaten varoluşumuzun nedeni duyarlılığımız ve bu duyarlılığın beslendiği zemin olan insan sevgimizdir. Eylemlerimizi ezilen halkımızın gündemine göre belirliyor, “nokta atışı” yapmaya gayret gösteriyoruz. Bu anlamda eğer az da olsa cefakâr halkımıza yararımız oluyorsa ne mutlu bizlere! Biz halkın bir parçasıyız ve yaşanan acıları, sorunları birinci dereceden biz de hissediyoruz. Belki kısa sürede halkımızın bizleri benimsemesi ve her görüşten insanın bize sempati duymasının sebebi de budur.
Emniyet’tin ‘RadHack’liler’ savıyla gözaltına aldığı kişiler için herhangi bir etkinlik düzenlemeyi düşünüyor musunuz?
RedHack iddiasıyla alınan gençlerin asıl alınma sebebi bizlere göz dağı vermek, korkutmaktı. Bizlere sempati ile bakan gençlerden ileri bir ilişkimiz yoktu bu insanlarla. Fakat o gün de ‘bu tutuklamalar bizi daha çok radikal yapar’ demiştik; sözümüzü tuttuk. Bu alınan masum gençlerden sonra her eylemimizde onlara ve alınmalarına bir gönderme yaptık. Ve eylemlerimiz katlanarak büyüdü. Düşünsenize, 17 kişi göz altına alınıyor 10’u bırakılıyor ve alınan gençlerin hiçbiri üstüne doğru düzgün delil yok, tamamen ‘suça göre suçlu yaratma’ politikasinin abuk-subuk bir örneği. Bu haksızlığa karşı durmaya devam edeceğiz. İlk mahkemede bu insanlar bırakılmazsa eğer, sokaklara kadar inmeyi düşünüyoruz. Çünkü her şeyden öte, yaptığımız meşrudur. Çünkü bu ülkede en ufak demokratik hak bile cezaevi ile sonuçlanıyorsa bize hack’ten başka çare bırakmadılar demektir.
Bizler alaylıyız, hackerlık konusunda akademik eğitimimiz yok
Hali hazırdaki RedHack üyelerinin eğitim düzeyleri ne? Hackerlık için özel bir eğitim aldınız mı?
Bizler alaylı sayılırız. Bu konuda hiçbir “akademik” eğitimimiz yok. Commodore 64’lerle bilişim dünyasına girdik, bbs’lerde piştik. ‘Sosyal medya’ denilen kavramın da bu ülkedeki atalarından sayılırız. Gelelim genel eğitim durumumuza, bu noktada net bir bilgimiz yok. Çünkü grubumuzda insanların cinsiyeti dahi ne olduğunu bilmeyiz. Fakat genel edindiğim intiba, grubumuzda bireysel eğitimi yüksek ve kafası çalışan insanların olduğudur. Zaten ‘aynılar aynıyı çeker’ ve bu bilimsel yasaya biz RedHack örneğinde çok defa şahit olduk.
Kimi zaman kimi sağ kanattan hacker’lar hoşlarına gitmeyen siyasetlerin sitelerini, haber platformlarını kilitlemek için saldırılar yaptığını duyuyor, takip ediyoruz. Sizin de böylesi durumlar karşısında kimi sitelere karşı ataklarınız oluyor mu?
Bizim eylemlerimiz duyurduğumuz kadar değildir. Çoğu eylemimizi sadece muhatapları bilir veya onlar bile bilemez. Biz amacı hedefler ve ortaya koyduğumuz stratejinin, bu stratejinin taktiksel sac ayaklarını düzgünce yerine getirmeye çalışırız. Bu durum bazen kamuoyuna olayları açmamızı, çoğu zaman da açmamamızı gerektirir. Bunlar birbgün tamamen öğrenilecek ve RedHack gerçeği çoğu insanı kökten etkileyecektir. Ve evet bizler muhalif medyaya, devrimci kurum veya oluşumlara karşı yapılan çoğu saldırıya karşılık verdik, vermeye devam edeceğiz.
Hacker’lık etiği diye bir şey var mı ve Türkiye’de gelişmiş olan genel hacker etiği nedir, sizin onlardan farkınız nedir?
Hacker etiği kavramı önceki sorunuza verdiğimiz cevapta da alıntıyla belirttiğimiz The Mentor’un Hacker Manifestosu’nda da bahsettiği gibi, “ırksal, dinsel, dilsel” aidiyetleri olmayan, dünyayı kendi vatanı kabul eden ve bilginin özgürlüğü için savaşarak egemenlerin halklardan gizlediği verileri ortaya çıkarmak için uğraşan hacker’ların etiğidir. Bizim için beyaz, siyah veya gri hacker yoktur. Bizler için “hacker olan veya olmayan” vardır ve maalesef hacker’ım diyen sayısı dünyada çok olmasına karşın “gerçek” hacker olan azdır. Çünkü hacker sadece teknik birikim sahibi olana denmez, onun bir de felsefesi vardır ve bu felsefe ‘başka bir dünya mümkündür’ ideolojisinin kaynağı olan ‘özgürlüğe tutkusu’dur. Dolayısıyla, kendini beyaz veya siyah hacker görenler bizler için sadece medyanın uydurmuş olduğu rollere ayak uyduranlardır. Bu yüzden biz kendimize “Kızıl Hack” dedik. 3. bir yol ve alternatif olarak ortaya çıktık. Ve bu çıkışımız dünyada bugün hacktivism’de öncü olanlara da ilham verdi, gerek chan4 gerek attrition pratiklerimizde buna katkı sağladığımızı düşünüyoruz..
Microsoft, Facebook gibi dev şirketler bugün etik hacker denilen bu işin mutfağını bilen adamlarla çalışıyorlar. Sizlere böyle teklifler gelse ne cevap verirdiniz?
Biz 97’den bu yana varız ve birçok teklif aldık, ama bizler için bu yeteneğimizi maddi olarak sansürcü “kapalı kod” dünyasına satmak hacker dünyasına ihanettir. Bu yüzden Microsoft, Facebook dahil olmak üzere bu tekellerin hiçbir teklifi bizi ilgilendirmiyor, ilgilendirmeyecek.
RedHack’e üye olabilmek için belli kriterler var mı? Üyelerinizi nasıl seçiyorsunuz?
Evet, var. Aslında vardı demek daha doğru. Çünkü artık yeni bir strateji benimsedik, RedHack’i grup olmaktan çıkararak, felsefe haline dönüştüreceğiz. RedHack felsefesine uyan herkes -ki bu felsefe çok net ve kurallar dahilinde oluşacak-, Redhack adına hücre kurabilecek. Şu an için hazırlık aşamasındayız.
RedHack sosyal ağlarla birlikte başlayan paylaşım çılgınlığı konusunda ne düşünüyor? Bu kadar şeffaflık beraberinde neleri getirecek sizce?
Paylaşım isyanı doğurur, çünkü bilgi çoğaldıkça ‘aynılar aynı yerde buluşur’ ve egemenlerin halkları yönetmek için kullandığı cehalet gücünü kaybeder. Cehalet bittiğinde, doğrular ortaya çıktığında isyan başlar, ‘neden yaşıyorum’ sorusu ortaya çıkar. Paylaşımlar önümüzdeki süreçte daha kaliteli bir hale dönüşecek ve daha çok gerçeğe müdahale etmeyi amaçlayacaktır. Bu da, adaletsiz sisteme karşı büyük isyanlar doğuracaktır. Bu sebeptendir ki, ABD’nin başını çektiği ülkeler İnternet’e belirli kısıtlamalar getirmek istemektedirler. Ama bu kısıtlamalar an itibariyle daha çok sosyal patlamaları doğuracağı için tavsiye etmiyoruz. Bekleyip hep beraber görecegiz.
Belge yayınlamaya devam edeceğiz ve işi daha da büyüteceğiz
Siteniz kapatıldı. Erişimi yok hala. Ne düşünüyorsunuz çare için? Ayrıca elde ettiniz kimi verileri olduğu gibi yayımlamak daşında, kullanıcı dostu bir arayüz ve dökümanların tasnifi şeklinde bir editoryal düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz? Yoksa yapılanmanız gereği bunlar mümkün olamaz mı?
Açtığımız her site “yıldırım hızıyla” aynı gün kapatılıyor. Doğrusu adaletin bu denli hızlı çalışması gözlerimizi yaşartmıyor değil. 15’e yakın sitemiz, Facebook hesaplarımız, YouTube hesabımız hatta sadece grafiklerin olduğu deviantart sayfamız bile erişime kapatıldı. Ama bu bizi yıldırmadı, Çünkü onların silgisi varsa bizim de kalemimiz var hem de “tükenmez” cinsten. Bu yüzden açık yüreklilikle diyebilirim ki belge yayınlamaya devam edeceğiz ve işi daha da büyüteceğiz. Çünkü biz bilgi yayımının meşru olduğuna inanıyoruz. Bilinsin ki bizi çok hafife aldılar, halkın hafife alınmayacağını onlara göstereceğiz.
Nihai hedefiniz ne peki? Ne olursa bu işleri bırakır, bir kenara çekilir RedHack?
Nihai hedefimiz eşit, adil, sömürüsüz, sınıfsız ve sınırsız bir dünya. Herkesin kardesçe yaşadığı, kimsenin birbirini sömürmediği, ırk, din, dil ayrımının olmadığı, dünya zenginliğinin herkes tarafından adilce paylaşıldığı bir dünya. Ve evet, bu olursa kesinlikle köşemize çekileceğiz, söz veriyoruz.
[Digital Age dergisi, Haziran 2012]
Yorumlar