Skip to main content

Empati, her ilişki için anahtar değerindedir. Sağlıklı bir girişimci yatırımcı ilişkisi, en baştan itibaren empati üzerine kurulabilirse sağlanabilir.

Empati
Girişimcilik ve yatırımcılık son zamanlarda üzerinde en çok konuşulan kavramlardan.

Üzerine kitaplar yazılabilecek bu ilişki için ben bu yazıda sadece empati kavramı üzerinde durmak istiyorum.

Empati, bütün ilişkilerde büyük önem taşır ama gözlemlerime göre özellikle girişimci ve yatırımcı arasındaki ilişkilerde son derece az kurulabiliyor. İki şapkaya da sahip birisi olmama rağmen ben bile bazen kendimi hiç empati yapmazken yakalıyorum.

Girişimcinin derdi bir yatırımcı ile görüşme ayarlayabilme aşamasında başlıyor. Projesine yatırım arayan bir girişimcinin, bir yatırımcıya ulaşırken tercih ettiği yöntem, olası bir görüşme için büyük önem taşıyor. Girişimci genelde projesine aşık olduğu için, yatırımcının da projesine daha ilk andan itibaren aynı ilgiyi göstermesini bekliyor. Daha ilk e-postada projesini, empati yaparak yani kendisini yatırımcının yerine koyarak anlatmak yerine, kendisi kadar ilgi duyacağını varsayarak yazıyor. Bu aşamada yapılan hatalardan bazılarını söyle sıralayabilirim: Daha hiçbir geri dönüş almadan, çok gereksiz detaylara girmek ve çok uzun yazmak; yatırımcının zaten konudan haberdar olduğunu varsayarak bazı temel konuları es geçmek; neden o yatırımcı ile çalışmak istediğini söylemeden farklı yatırımcılara aynı e-postayı göndermek; proje hakkında hiç bir şey söylemeden sadece çok iyi bir proje olduğunu ve bunun için hemen yüz yüze bir randevu talep etmek gibi daha bir çok yanlış sayabilirim.

Girişimci ve yatırımcı ilişkisi özellikle startup’larda evlilik gibi zor

Yatırımcı da, kendisine genelde e-posta ile erişen girişimci ile empati kurmak yerine, eksik arayan, hesap soran, üstten bakan, her şeyi bilen bir konumda görüyor kendisini. Büyük bir heyecanla veya biraz da umutsuzca gönderilen bir e-postaya olumsuz bile olsa karşılık verecek empatiyi kuramayan yatırımcı sayısı oldukça fazla. İçeriği ve tarzı nasıl olursa olsun, kendisine gönderilen bir e-postaya cevap vermek için yatırımcı değil insan olmak yeterli halbuki.

Olur da girişimci, yatırımcının ilgisini çekebilmiş ve ilk görüşme ayarlanabilmişse, o ilk görüşme süreci aslında yatırımın gerçekleşme olasılığının en belirleyici süreci diyebilirim. Girişimci ve yatırımcı ilişkisi özellikle startup seviyesindeki şirketler için evlilik ilişkisi gibi zor bir ilişki. Karşılıklı imzaların atılacağı, kolay kolay ayrılamayacağın bu ilişkide dürüstlük, şeffaflık ve güven ilişkisini oturtabilmek gerekiyor. O yüzden ilk görüşmede aslında işin kendisinden çok, girişimci ve yatırımcının frekanslarının tutup tutmayacağı büyük önem taşıyor.

Bu nedenle sağlıklı bir girişimci yatırımcı ilişkisi, en baştan itibaren empati üzerine kurulabilirse sağlanabilir. Bu sadece insan ilişkileri açısından bir gereklilik değil, aynı zamanda işin kendisi için de son derece gereklidir. Yatırım sonrası şirketin izlemesi gereken stratejileri tartışırken de, her iki tarafın görüşlerini karşı taraf ile empati yaparak tartışabilmesi verimliliğe büyük katkı sağlayacaktır. Ürünü sadece kendisinin görüp yatırımcıyı sadece para kaynağı gibi gören girişimcinin ya da para verdiği için ürünü sadece kendi malı gibi görüp girişimciye istediğini dikte edebileceğini sanan yatırımcının başarılı olma ihtimali rulet masasında daha fazladır.