Blockchain son iki yılın yükselen trendi ve Zug şehri bu konuyu çok iyi sahiplenerek adını bütün dünyaya ezberletmeyi başardı. Küçücük bir şehrin yöneticisinin ne kadar büyük bir fark yaratabileceğinin kanıtı “Zug”. Göl kenarında keyifli ve sakin manzaraya sahip bir kasabada TechCrunch’ın düzenlediği blockchain konferansında Ethereum’un kurucusu Vitalik Buterin gibi çok önemli konuşmacılar olunca bütün dünya Zug’a hücum etti. Benim için en çarpıcı nokta, izleyicilerden önemli bir bölümünün Zug’da yaşamalarıydı. Avustralya, Ukrayna, Rusya, Amerika, Kore, Çin gibi dünyanın farklı yerlerinden gelen insanlarla tanıştım. Hepsinin kendi alanında müthiş uzmanı oldukları sohbetlerimizin içerik ve kalitesinden anlaşılıyordu.
600 kişiden fazla katılımcısı olan konferans eski bir tiyatro salonunda düzenlendi. Etkileyici, lüks bir ortam, sponsorlar için geniş alanlar, görsel şovlar, hiçbiri yoktu. Hatta konferansa yakın doğru düzgün otel de olmadığı için benim gibi birçok insan gölün diğer tarafında ya da Zürih’te kalıp konferansa uzun bir mesafe yol kat ederek gelmek zorunda kaldı. İsviçre’nin gereksiz pahalı olmasını da katarsak aslında lojistik anlamda ekosisteminin oluşup tüm dünyanın bir çekim merkezi olabilecek son yerlerden biri Zug’tır diyebilirim.
Zug’da yaşayıp ekip kurmak ve iş yapmak için ortam aslında fiziksel açılardan çok elverişsiz fakat en önemli ihtiyaçlar çözülmüş durumda. Bir blockchain projesi yapacaksınız, tecrübeli çok sayıda hukuk firması hemen yanı başınızda. Dijital pazarlama yapmak istiyorsanız işin uzmanları, çok sayıda global projede görev yapmış tecrübeli kişiler ile buluşup bir kahve içmek an meselesi ya da bir akıllı kontrat yazmak istiyorsunuz ama kafanıza takılan detay sorular var. O zaman haftada neredeyse her akşam olan bir geliştirici buluşmasına katılıp diğerleriyle birlikte tartışabilir, beyin fırtınası yapabilirsiniz.
Türkiye’de biz neler yapabiliriz?
Zug, işte bu en önemli ihtiyaçları çözmüş, ekosistemi yaratmış. Peki Türkiye’de biz neler yapabiliriz? Çok somut bir önerim var. İstanbul Finans Merkezi’ni ivedilikle İstanbul Blockchain merkezi olarak değiştirelim. Sadece bu merkez içinde kurulan firmaları kapsayacak özerk bir statü belirleyelim. Maliye, Sermaye Piyasası Kurulu, BDDK, TÜBİTAK gibi kurumlarda blockchain üzerine çalışan ekipleri belirleyelim. Bu bölgede kurulacak firmaların ihtiyaç duyacağı yasal düzenlemeleri ivedilikle yapalım ve bu kurumlar denetçi konumuna gelsin. Hatta kurumların blockchain birimleri de uzaktan değil, birebir bölge içinden çalışsınlar ve ihtiyaçları doğru anlayıp analiz etsinler. Bölge yönetimine de ufak bir bütçe verelim, her hafta dünyadan önemli isimleri getirip etkinlikler yapsın.
İddia ediyorum 2019 sonunda dünya blockchain merkezi İstanbul olur. Şu an dünyada İstanbul kadar prestijli ve güvenilir hiçbir şehir bu konuyu sahiplenmeye cesaret edemedi, bu fırsatı yakalamamız lazım.
Yorumlar