Turizm, inşaat sektörü ile birlikte onlarca sektöre iş kapısı açan önemli bir sektör. Bununla birlikte, inşaat sektörü gibi en ufak bir ekonomik kriz, belirsizlik ortamı, gelecek seçim dönemi ve döviz dalgalanmalarından belki de ilk etkilenen sektörlerden de biridir.
Bunun başlıca sebebi, turizm hareketleri, dinlence, keşif ve tatil ihtiyacının bir gereği olarak ortaya çıktığından, hayatın idamesi için öncelikli görülen bir seçenek değildir. Sonuçta seyahat sever, yemeden içmeden kesemez ancak belirsizlik ortamı, ekonomik kriz, seçim dönemi veya döviz dalgalanması durulana kadar seyahat etme mecburiyetini de hissetmez. Aslında bu durum sadece turizm sektörüne özel de değildir, seçim dönemleri yaklaşırken hemen her sektörde firma yöneticileri veya patronlarından en sık duyduğumuz şey, “Dur, şu seçimleri bir atlatalım da” cümlesidir! Oysa ki, bugüne kadar kaç seçim atlattık, durdunuz da ne oldu, devam etseydiniz bir şey mi olacaktı? Ancak psikolojik olarak öne sürdüğümüz bir bahane gibi geliyor bana. Zira seçimler biter bitmez, hemen reklamlar başlar, nereye kadar duracağız söylemleri hâkim olur ve hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilir.
Seçimlerin 2019 yılında gerçekleştirilecek olması turizm yöneticileri ve patronları tarafından tedirginlikle karşılanan bir durumdu aslında. Zira turizm sektörü şundan emindi ki, 2018’de yapabileceğimiz kadar iş yapalım 2019’a yatırım olsun. Çünkü 2019 Ocak ayından itibaren psikolojik bir duraksama pek çok yerde yaşanacak, bu da ilk olarak turizm sektörüne yansıyacak düşüncesi idi. Turizmciler bütün planlarını 2019 yılında seçim olacak şekilde yaptılar. Tur operatörleri bir yıl öncesinden havayolları ile koltuk angajmanlarına girdiler, otelciler 2017 Kasım ayından itibaren erken rezervasyon kampanyalarına dâhil olup, boy boy reklamlarda yer aldılar. Meta Search olarak adlandırdığımız, otelin, uçak biletinin, araç kiralamanın en ucuz fiyata bulunabildiği siteler de, aylar öncesinden seyahat severlere tatillerini en ucuza getirebilecekleri şekilde hizmet verdiler. 2016-2017 yılı ülkemizde birçok sektör için talihsiz bir seneydi. Özellikle turizm bundan ciddi anlamda yara almıştı. Artık patlama yapması gereken yıl 2018’di, sektörün de beklentisi bu yöndeydi. Nitekim Rusya ile düzelen ikili ilişkiler, Avrupa ile yaşanan olumlu ilişkiler güney ve Ege sahillerimize aylar öncesinden rekor seviyede rezervasyonların gelmesini sağladı. Güneyde ve Ege bölgesinde konuştuğumuz otelci arkadaşlar, “Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ayını şimdiden doldurduk, Nisan ve Mayıs aylarında yüzde 90’ların üzerinde bir doluluk var, Ekim’de bile otellerimizi dolduracağımızı öngörüyoruz” demeye başlamışlardı. Tur operatörleri ve seyahat acenteleri de geçtiğimiz yıla kıyasla yüzde 30-40’lara varan bir potansiyel artışı ve aynı paralelde yapılan satışlardan dolayı son derece mutlu gözüküyorlardı. Ta ki, seçimlerin 2018 Haziran ayında olacağı açıklanana kadar… Eskiden olsa belki o kadar da dert etmezlerdi, ancak turizm uzun yıllardır seyahat severlerin de adapte olduğu üzere Erken Rezervasyon sistemi ile ürünlerin satın alındığı bir sektör haline geldi. Bu sebeple, gerek havayolu ve oteller, gerekse tur operatörleri nasılsa sattık düşüncesi ile ödemelerini ve angajmanlarını buna göre yapmışlardı. Şimdi ise tatilcilerden gelen yoğun talep sonucu Türk Hava Yolları ilk başta açıklama yaparak 24 Haziran’ı içermek kaydıyla, öncesi ve sonrasındaki hafta için rezervasyon yaptıranlara iptal/değişiklik hakkı sundu. Bu açıklama sonrası diğer havayolları da müşteri memnuniyetini sağlayabilmek adına buna uymak zorunda kaldı. Havayollarının bu açıklamaları sonucu, tur operatörleri ve otellerin de buna uymaması düşünülemezdi bile ve nitekim tur operatörleri ve oteller de aynı yaklaşımda bulundular. Daha da önemlisi iptal şartları uluslararası hukuka bağlı olan ve rezervasyon yapıldığı andan itibaren bağlayıcılıkları bulunan gemi turları da iptal/değişikliklere uymak zorunda kaldı. Şimdi turizmci yurtdışındaki partnerlerine, gemi satışı yapan firmalar da yurtdışındaki gemi şirketlerinin merkezine bunun bir mücbir sebep olduğu konusunda ikna çalışmalarına başladılar ki, onlar da aylar öncesinden ödedikleri paralarını geri alabilsinler. Tur operatörleri kiraladıkları uçak firmaları ile iletişime geçti, iptaller istendi.
Erken rezervasyon iptallerinde havayolu ve otellerin durumu
Bir de havayolu ve oteller tarafından konuya bakarsak, durumun vahameti iyice ortaya çıkıyor. Zira havayolu yurtiçinde bir destinasyon için günde altı-yedi sefer yaparken, yurtiçinde ortalama iki-üç saatlik destinasyonlara günde üç sefer ile uçuyor. Bu iki hafta boyunca çok ciddi bir potansiyelin kaybedileceğini bir bakışta sizler de görebilirsiniz. Bir de otelciyi düşünelim! Okulların tatil olacağı aylar öncesinden belli olduğundan, en yoğun rezervasyon yapılan dönemlere denk geldi seçimler! Türk seyahatseverlerin özellikle yurtiçi tatilinde çoluk çocuk ailecek gittiklerini göz önüne alırsanız, çok ciddi bir rezervasyon iptali söz konusu. Otelciler ve havayolları bu açıklarını ancak ve ancak olabilirse, yurtdışından gelecek turistlerle tamamlamak zorundalar. Turistler bir-iki ay sonrasına rezervasyon yaparlar mı, orası da açıkçası çok zor. Avrupalı turist almak zor olsa da, belki bu açığı Ortadoğulu turist ile kapatabilirler, tabii mevcut turist profillerine dâhil etmek isterler ise.
Bir diğer negatif durum ise, eğer seçim ilk aşamada belli olmaz ve 8 Temmuz’a kalırsa işte o zaman sektör için ciddi bir yıkım olur. Birçok firma bu sebeple hızla iflasa doğru gidebilir. Zira aynı iptal değişikliklerin 15 gün sonrası için de yapılması, sektöre satışını yaptığı bir ayı kaybettirir ki, bu dönem en çok satış potansiyelini yakalayan sektörün çok ciddi bir zararı olur. Seçimin hemen Ramazan ayı sonrasına gelmesini de turizm sektörü adına ayrı bir handikap olarak görüyorum. Zira turizm sektörü Ramazan ayında gerek uçak biletleri, oteller, gerekse turlar nezdinde ciddi bir satış daralması yaşıyor. Hemen ardından mevcut rezervasyonların bu şekilde iptali, sektörü içinden çıkılması zor bir duruma düşürecektir.
Rezervasyon iptalleri fiyat karşılaştırma sitelerine yarar mı?
Bu durum turizm sektöründe en çok meta search diye adlandırdığımız fiyat kıyaslaması yapan sitelerin işine gelecektir. Sektörün hâkimi konumundaki Neredekal.com, Skyscanner ve ucuzabilet.com gibi sitelerde, seyahatseverler iptal ettikleri veya tarih değişikliği yapacakları tatilleri için en ucuz fiyatlara ulaşabilmek adına yeniden aramalar yapacaklardır. Bu sebeple turizm sektöründe meta search siteleri bazında çok ciddi bir yoğunluk yaşanacağını söyleyebilirim. Ve tabii bu sitelerin partnerlik yaptığı oteller, havayollarına da ciddi anlamda trafik ve telefon aktarımları olacaktır.
Turizm sektörü adına umarım ki, seçimler ikinci tura kalmaz. Seçimlerin hemen ardından dövizde ciddi bir dalgalanma yaşanmaz. Bunlar olmaz ise sektör eskiden olduğu gibi hızla yaralarını saracaktır. Üstelik 2019’da seçim olacak gerginliği de ortadan kalkacağına göre, orada yaşadıkları 15 günlük iptalleri hızla yeni satışlar olarak telafi edecekler diye düşünüyorum.
Sarp Özkar
Travel PR Ajans Başkanı
Yorumlar