Uncharted deyince akla gelen ilk 3 şeyden biri kesinlikle Nathen Drake’dir. Eski usul Hollywood macera filmlerinin, o eski usul kahramanlarından ilham alınmış Nathan Drake karakteri adeta bize modern bir Indiana Jones olma imkanı sunuyordu. En sevdiğim serilerden biridir Uncharted serisi. Özellikle senaryosuna ve hikaye anlatımına bayılırım. Her geçen oyunda, bir önceki oyunun üzerine hep bir şeyler koymuştur da. Ama bu sefer seriye çok başka bir oyun ekleniyor. Uncharted: Kayıp Miras, Uncharted 4 için çıkmış bir DLC kıvamında. Kendi ayakları üzerinde duran bir hikayesi var evet, ama başlı başına bir oyun diyebilecek yetkinliğe de pek sahip değil. Ben bu durumunu biraz Metal Gear Solid: Ground Zeroes’e benzettim. Kendi içinde idare eder bir hikayesi ve iyi bir oynanışı olan, ama gerek kısa olması gerek de senaryonun ilgi çekiciliğinin diğer oyunlardan daha az olması sebebiyle de tam bir oyun diyemeyeceğim yapımlar. Aslında bu cümlenin Türkçesi, oyunun tadı damakta bırakması.
Kayıp Miras’da Nathan Drake yok, evet. Onun yerine seriye hakim olanlara yabancı gelmeyecek iki tane karakter var. Uncharted 2: Among Thieves’den tanıdığımız Chloe Frazer, oyunda kontrol ettiğimiz karakter iken, dördüncü oyunun baş belası konumundaki Nadine Ross da bize eşlik ediyor. Oyunun hikayesi hakkında burada pek bir şey yazmak istemiyorum. Ne kadar az şey bilerek oturursanız, bence o kadar keyifli oluyor. Ama 4. oyunun sonrasında Nadine’nin hikayesini oynadığımızı ve bu sefer Hindistan’da Ganesha’nın dişini aradığımızı söyleyebilirim. Tabi ki hikaye hem Chloe’nin hem de Nadine’nin hikayesi. İki farklı karakterin ortak bir hedef için işbirliği yaptığı, çok da yabancı olmayan bir senaryoya sahip. Bu arada hikaye beni tatmin etmedi ama iki karakterin oyun içerisindeki sohbetleri, kendi hikayeleri üzerinden karşısındakini tanımaya çalışmaları vs gibi oynarken keyif aldığım özellikler, bize karakterleri daha iyi tanıma fırsatı veriyor.
Gelelim oynanışa. Uncharted serisi bildiğiniz gibi lineer bir akışı olan, senaryo dahilinde yapacaklarımız önceden belirlenmiş bir macera oyunu. Uncharted: Kayıp Miras da büyük ölçüde böyle. Yapımcılar, Kayıp Miras’da daha önce hiçbir Uncharted oyununda görmediğimiz kadar serbest bir oynanış sunuyor. Neredeyse küçük ölçekli bir açık dünya oyunu denenmiş. Küçük ölçekli açık dünyadan kastım, görece küçük bir haritada, belirlenmiş alanlarda bizi bekleyen aksiyonlara girişiyoruz. Bir yerden bir yere giderken, Uncharted’ın diğer oyunlarında da kullandığımız Jeep’i kullanıyoruz. Bu özgürlükçü tarz bir kısım oyuncunun hoşuna gidebilir ama ben eski Uncharted oyunlarının lineer ve sinematik yapısını çok daha fazla seviyorum. Sinematik yapı demişken, içimdeki en büyük ukdelerden biri de bu oldu. Serinin diğer 4 oyununun herbirinde, o oyunun kimliği haline gelen en az bir tane ikonik sahne bulunuyorken Kayıp Miras’da böylesine görkemli bir macera sahnesi yok.
Kayıp Miras’ın oynanış mekaniklerinde, silahlarında, kullanılan aletlerde vs Uncharted 4’le kıyasladığımızda hiçbir değişiklik yok. Kısacası son oyunun birebir aynısı. O yüzden konunun o tarafına esktra bir parantez açmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Diğer Uncharted oyunları gibi Kayıp Miras’da da Türkçe dublaj ve altyazı desteği mevcut. Burada bir itirafta bulunmak istiyorum. Çoğu oyundaki Türkçe dublaj bana çok robotik geliyor. Kayıp Miras’daki dublajda da o hissi aldım. Üzerine bir de sesi çok yüksek seviyede tutmama rağmen çok az duymam da eklenince dublaj olayı işin tuzu biberi oldu. Oyunun dublaj ses seviyesinde ciddi bir sorun var. Ufak tefek teknik sıkıntılar dışında Sony’nin dağımtıcısı olduğu çoğu oyunda sağladığı Türkçe dil desteği gerçekten büyük bir iş. Umarım daha fazla oyunda görmeye devam ederiz.
Kayıp Miras’ın tek kişilik senaryosu ortalama 4-5 saat gibi bir zamanda bitiyor. Ama Uncharted 4’den de bildiğimiz çoklu oyuncu modu Kayıp Miras’da da mevcut. Yani oyunun ömrü 4-5 saatle bitmiyor, sonrasında daha uzun bir zamanınızı alacaktır.
Özetle, Kayıp Miras diğer Nathen Drake’li Uncharted serisinin dışında tutmamız gereken bir yapım olmuş. Uncharted 4 için çıkmış, kendi ayakları üzerinde durabilen bir DLC olarak görürseniz üzülmezseniz diyebilirim, çok büyük bir beklentiye girmeden keyifli bir oyun deneyimi sunuyor. Zaten fiyatı da bu mantıkla oldukça düşük tutulmuş. Kesinlikle sonuna kadar hak ediyor.
Son söz, Kayıp Miras’ı bence yeni bir serinin tanıtımı gibi düşünebiliriz. Nadine ve Chloe’nin hikayesinin devamı gelecek gibi gözüküyor. Ben buna asla hayır demem.
Yorumlar