Fintech kavramının ortaya çıktığı yıllarda, bu konudaki açığı gören Aggarwal ve Weiner, düzenlemeye başladıkları Money 20/20 konferanslarıyla son 5 yıldır tüm dünyanın ilgisini üzerlerine çekmeyi başarıyor.
Alternatif kredilerden kullanıcı deneyimine, hukuktan yeni teknoloji girişimlerine kadar ödeme sistemlerinin hatta paranın dokunduğu her alana değinen Money 20/20 Europe bu sene de 26-28 Haziran tarihleri arasında gerçekleşiyor (bu yazıyı yazdığım sırada halen devam ediyor).
Yaza inat Kopenhag’ın soğuk havasında gerçekleşen konferansa gösterilen ilgi hiç şüphesiz çok büyük.
Öne çıkanlardan benim en çok dikkatimi & ilgimi çeken ise “PSD2”.
Nedeni çok basit; yapay zeka, makine öğrenimi, biometrik ödemeler… Hepsi harika teknolojik gelişmeler ama elinizde dünyanın en iyi teknolojisi olsa da bunu kullanabileceğiniz bir ortamınız yoksa E5 trafiğinde takılan Ferrari olmaktan ödeye geçemezsiniz.
Ne bu PSD2?
2018 Ocak’ta yürürlüğe girecek Payment Services Directive 2 (Ödeme Hizmetleri Kanunu), kısa adıyla PSD2, Avrupa Birliği sınırları kapsamında, kendisinden bir önceki kanunda eksik kalan noktaları ve sektörün dinamiklerini göz önüne alarak bankacılık faaliyetlerini farklı alanlarda düzenliyor.
Düzenlemede yeni ödeme servisleri tanımlanırken, güvenlik kapsamı genişletilirken ve başka iş alanları da düzenleme kapsamına alırken bambaşka bir konu ortalığı karıştırıyor; bankaların ödeme hizmetlerinin API’ler yoluyla açmasının zorunlu hale getirilmesi.
Bankaların finansal hizmetlerini, başka şirketlerin kullanıma açmalarının arkasındaki potansiyel muazzam. İnanın bana insanların buradaki fırsatları ya da tehditleri anlayıp anlamadığından çok emin değilim. Fakat bu Fintech alanında, son yıllardaki en heyecan verici gelişmelerden biri.
Açık API’ler ne anlamına geliyor?
İşyerleri ya da ödeme hizmeti sağlayıcıları bankalarla anlaşmaksızın, ama elbette müşterinin bilgisi dahilinde olmak kaydıyla, hesaplarından ödeme de alabilecek ya da onların adına hesap da açabilecek. Farklı bankaların farklı hizmetlerini tek bir uygulamada ya da platform üzerinde birleştirmek de mümkün olacak. Aslında API’lerle yapılabileceklerin listesi uzar gider ama özetleyeyim; “Open Banking” yani Açık Bankacılık diye adlandırılan bu kapsamda yeni bir finansal sistemin temellerinin oluşacağını söylemek mümkün.
Elbette AI, Blockchain vb. teknolojilerin de yardımıyla böylesine bir ortamda iş yapmak, tüm ödemeler ve bankacılık dönemini sıfırdan değiştirecek. Ve muhtemelen bir yirmi yıl sonra “bankacılık” dediğimizde aklımıza bugünkünden çok daha farklı başlıklar gelecek.
Bu durum en çok Fintech şirketlerinin lehine görünse de Bankalar da doğru girişimlerle doğru işbirliklerine girebilirlerse günün sonunda tüketici gerçekten kazanan tarafta yer alacak diye düşünüyorum. En azından benim arzum gerçekten bu yönde…
“Bankacılık” hala çoğu insan için yeterince cool (!) bir başlık değil
Geldiğimiz noktada değişen ihtiyaçlar ve gelişen teknoloji (dünyayı şekillendiren iki harika kalıp) sayesinde fırsatı değerlendiren Fintech şirketleri ödemeye dokunan her alanda bankalara ciddi bir rekabet ortamı yarattı.
Rekabetin olduğu yerde ise hayat vardır.
Bu sene Money 20/20 gerek Open Banking hakkındaki tartışmalarıyla gerekse Bankaların artık eski ve muhafazakar tutumlarını bir kenara bırakarak değişimi kucaklayan tavırlarıyla fintech sektörüne damgasını vurdu diyebiliriz. Anlayacağınız hayat tüm hızıyla devam ediyor.
Yorumlar