Skip to main content

2018, bankacılık ve ödeme teknolojilerindeki dönüşümün ivmelendiği bir yıl olarak tarihteki yerini aldı. İçinde bulunduğumuz son birkaç yılı, “finans dünyasında yeni yapıya geçiş dönemi” olarak addediyorum. Okumakta olduğunuz bu yazıda da öne çıkan başlıklar altında sektörümüzde 2018 yılını sizler için özetledim.

Fintech ile dönüşen finans sektörü

İlk duyduğumuzda anlamını çözmeye çalıştığımız fintech kelimesi, bugün finans dünyasının içselleştirdiği bir terime dönüştü. Özellikle İngiltere’de sadece dijital kanallar üzerinden bankacılık hizmeti veren ve bankalara meydan okuyan fintech’lerin dikkat çektiğini, bunlardan bazılarının milyar dolar değerleme ile yatırımlar aldığını görüyoruz. Ancak fintech şirketlerinin büyük kısmının bankalara tamamlayıcı ve destekleyici hizmetler sunduğunu ve bunun sonucunda çok sayıda iş birliği ve yatırımın gerçekleştiğini gözlemliyoruz. Geçtiğimiz aylarda IMF ve Dünya Bankası tarafından hazırlanan bir çalışmada, fintech’in finansal erişimi artırarak ekonomik büyümeye olumlu katkı yaptığına ve açlıkla mücadelede de önemli bir araç olduğuna dikkat çekildi.

Açık bankacılık

Rekabeti ve inovasyonu artırmak amacıyla yapılan PSD2 düzenlemesi ve atılan açık bankacılık adımları eşliğinde fintech yeni bir boyuta geçiyor. Bu kapsamda bankalar, müşterinin onayı doğrultusunda verilerini üçüncü parti kurumlarla paylaşmaya başladı. Bu sayede müşteriden onay alan kurumlar, bireylere tüm hesaplarını tek bir ekranda gösterebileceği gibi ödeme işlemlerini de başlatabilecek. Gerekli yetkiye sahip olan tüm kurumlar bu işlemi yapabilecek. Dolayısıyla yeni finans sistemini tanımlayan anahtar kelimenin “açık” olacağını söyleyebiliriz. İlgili düzenlemelerin doğru biçimde yapılması ve veri paylaşım standartlarının belirlenmesi, bu açık oyunun bireylere sağlayacağı faydada da belirleyici olacak.

Açık bankacılık uygulamaları bankalar için de fırsatlar yaratıyor. Diğer banka müşterilerinden onay alması halinde benzer hizmetleri bankalar da sunabilecek. Böylece bankalar da fintech’lere dönüşecek ve rekabet yeni bir boyuta taşınacak. Müşteriye en kaliteli hizmeti, en iyi deneyimle sunan oyuncuların öne çıkacağı bir çağın eşiğinde bulunuyoruz. Ancak fintech’ler ve bankalar bu alanda yalnız değil. Teknoloji şirketleri; bankalar ve fintech’lerle aynı sofraya oturdu. Amazon, Apple, Google, Facebook gibi devlerin öncülüğünde teknoloji şirketleri, başta ödemeler olmak üzere finansal hizmetlere ilgi duymaya başladı. Alibaba, Tencent, Samsung gibi oyuncular da finans dünyasına ilgi gösteren teknoloji devleri arasında yer alıyor. BigTech olarak anılan teknoloji devlerinin finansa olan bu ilgisi “techfin” kavramını hayatımıza soktu. Tüm bu oyuncuların aynı amaca odaklandığı, rekabetin yüksek olduğu bir ortamda daha fazla bireye, daha kaliteli finansal hizmet sunulmaya başlandığı su götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Anlık ödemeler yaygınlaşıyor

Teknolojideki hızlı gelişim, eski sistemlerdeki yetersizliklerin daha net biçimde görülmesini de sağlıyor. Bu anlamda hesaptan hesaba para aktarım sürecindeki sorunları çözen ve anlık, gerçek zamanlı, hızlı gibi isimlerle anılan ödeme yapıları dikkat çekmeye başladı. FIS’in Flavors of Fast raporuna göre anlık ödeme çözümüne sahip ülke sayısı 2018 yılında 25’ten 40’a yükseldi. Hindistan, Avustralya, Singapur gibi ülkelerdeki anlık ödeme sistemleri dikkat çekerken Avrupa’da SEPA öncülüğünde hayata geçirilen SCT Inst ise Avrupa’nın tek pazar vizyonu eşliğinde ödemelerde ülkeler arasındaki sınırları kaldırıyor. Bugün bireylerin para transferlerinde kullanılan bu tarz yapıların önümüzdeki dönemde alışverişlerde nakit ve karta alternatif olmasını bekleyebiliriz. Hollanda’da iDEAL, İngiltere’de Pay by Bank, Güney Kore’de Zero Pay gibi hesaptan hesaba ödeme imkânı veren çözümlerin yanı sıra bakiyeyi kendi sistemine taşıtıp işlemlerin hızlı biçimde gerçekleşmesini sağlayan Çinli Alipay ve WeChat, Hintli Paytm de ödeme teknolojileri vitrininde boy gösteriyor. Anlık ödeme yapıları anlamında Türkiye’de de 2019 yılında önemli adımların atılacağını şimdiden söyleyebiliriz.

QR rüzgârı eşliğinde standart ve birlikte çalışılabilir yapılar

QR kodlar, hayatımıza girdiği ilk dönemde çağın gerisinde bir çözüm olarak görülüyordu. Ancak diğer yöntemlerin yaygınlaşmada istenen seviyeye bir türlü ulaşamaması işin rengini değiştirdi ve dünyanın birçok ülkesinde mobil ödeme yaygınlaşması QR kod tabanlı çözümler ile sağlandı. QR kod tabanlı çözümlerin yaygınlaşmasında iyi bir kullanıcı deneyimi için standartlaşmanın sağlanması büyük önem taşıyor. Standart ve birlikte çalışabilir, yani farklı uygulamalar tarafından okunabilen QR kodların üretildiği yapılar kurgulamak son yıllarda çok sayıda ülkenin ajandasına girdi. Hindistan, Singapur, Tayland, Endonezya, Malezya, Çin gibi ülkelerde düzenleyicilerin önderliğinde standart QR çözümleri geliştirilmeye başlandı. EMVCo’nun da QR kod standartlaşma özelinde çalışmaları bulunuyor. POS terminalleri üzerinde oluşan, fiziki çıktı alınıp mağazalara yerleştirilen, mobil cihazlar üzerinde oluşan QR kodların tüm uygulamalarla okutulabildiği bir dünya; bireylere, daha fazla alternatif ödeme yönteminin ekonomik koşullarda iyi bir deneyimle sunulduğu bir ortamı da beraberinde getirecek. Açık ekosistemler yaratmak gerektiğine en çok inanan kişilerden biri olarak standart QR kodların, 2018 yılında beni en fazla heyecanlandıran gelişmelerden biri olduğunu itiraf etmeliyim.

Çin zirvede, Hindistan gündemde

2018 yılında Çin’i ziyaret ettiğimde, ülkedeki dönüşümün ne denli büyük olduğuna tanık oldum. Devlet politikalarından güç alarak atılan inovatif adımlar; Çin’in kendi içinden Alibaba ve Tencent gibi dev şirketleri çıkarmasını sağladı. Bu oyuncular; kart sahipliğinin düşük, POS yaygınlığının yetersiz olduğu ülkede, Çin’in dünyanın en büyük mobil ödeme pazarına dönüşmesinde önemli rol üstlenen alternatif ödeme yöntemleri Alipay ve WeChatPay’i hayata geçirmişti. 2018 yılında bu oyuncuların ajandasında uluslararası yaygınlaşma vardı. Kuzey Amerika, Avrupa, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Güneydoğu Asya gibi pazarlarda yaptıkları yatırımlar ve iş birlikleriyle bu iki ödeme yöntemi, Apple, Samsung ve Google gibi devlere önemli mesaj verdi.

Çin bir kenara bırakıldığında, dünyanın en gözde ülkesi şüphesiz Hindistan. 2017 yılının sonunda alınan demonitizasyon kararıyla dolaşımdaki paranın yüzde 86’sına denk gelen en yüksek tutarlı iki banknotun tedavülden kaldırılması, Hindistan’ın 2018 yılında dijital ödemelerin kalbi olmasına yol açtı. İnsanların üzerlerinde daha az nakit bulundurması, doğal olarak alternatif ödeme yöntemleri için fırsata dönüştü. Yerli oyuncular Paytm, PhonePe ve MobiKwik ise karşılarında dünyanın en büyük teknoloji şirketlerini buldu. Google, Amazon, Facebook ve Apple’ın yanı sıra Visa, Mastercard, American Express gibi kart dünyasının devleri de dijital ödeme pazarında baş aktörler arasında yer almak için adım attı.

Hindistan pazarına odaklanan yabancı oyuncuların gündeminde ise son dönemde “düzenleme” var. Hindistan Merkez Bankası, Ekim 2018’de yürürlüğe giren düzenlemeyle ödeme işlemlerine ait verinin sadece ülke içinde tutulmasını zorunlu tuttu. Birçok yabancı oyuncu bu düzenlemeye uyumlu sağlamak için çalışırken Apple radikal bir kararla Apple Pay’i kullanıma sunmaya yönelik çalışmalarını askıya aldı. Hindistan’da dijital ödeme rüzgârı, artan rekabet ve inovasyonla başlayan 2018’i yerelleşme ve düzenleme gündemiyle uğurladık.

Yeni teknolojilerin finansla buluşması

İçinde bulunduğumuz dönemi, geleneksel dünyadan yeni dünyaya geçmemizi sağlayan bir köprüye benzetiyorum. Artık sürücüsüz araçların hayatımıza girdiği, çalışanı olmayan mağazalardan alışveriş yaptığımız, robotların tehdit olup olmadığını tartıştığımız, teknolojik tekilliğin (singularity) ne zaman gerçekleşeceğini sorguladığımız bir dünyadayız. Böyle bir dünyanın bankacılık ve ödeme teknolojilerine de yansımaları oluyor.

Blockchain: Bu anlamda 2018 yılında öne çıkan teknoloji blockchain oldu. Blockchain uygulamalarının geliştirildiği platformlar olgunlaşırken kurumlar da blockchain çalışmalarının sayısını artırdı. BKM olarak biz de ikinci blockchain uygulamamız olan ve doğrulanmış eğitim sertifikalarının güvenli biçimde saklanmasını sağlayan belgem.io’yu hayata geçirmenin heyecanını yaşadık.

Farklı paydaşların bir araya gelmesinin önem arz ettiği blockchain’de ekosistemlerin oluşturulmaya başlandığını gördük. Türkiye de bu anlamda çok değerli bir adım attı ve Türkiye Bilişim Vakfı öncülüğünde Blockchain Türkiye Platformu (BCTR) kuruldu. BKM’nin kurucu üyeleri arasında bulunduğu BCTR’yi, teknolojik dönüşümde önemli bir dönüm noktası olacağına inandığımız blockchain alanında Türkiye adına atılan önemli bir adım olarak görüyoruz. Bizimle aynı fikirde olan 40’tan fazla saygın kurum da platformun üyesi oldu.

Yapay zekâ: Kendini ispatlamanın arifesinde olan bir diğer teknoloji ise yapay zekâ… Sesli asistanlarla tanışmamız, yapay zekânın evlerimize girdiği önemli bir adım oldu. Bankaların, benzer nitelikteki chatbot’lara yönelik denemeleri ve robotlarla, yapay zekâ tabanlı çözümlerle müşterilere hizmet vermeye başlaması da bu dönüşümün birer halkası oldu. Artık yazdıklarımızı, söylediklerimizi anlayıp yanıt vermeye başlayan yapay zekâ tabanlı çözümler veriyle beslenerek bizleri daha iyi tanımaya, olağan dışı olayları yüksek bir doğruluk payıyla tespit etmeye başladı. Çağrı merkezleri, yatırım danışmanlığı, sahte işlemlerin tespiti gibi alanlarda artık yapay zekâ çözümleri karşımıza çıkıyor. Sahip olduğumuz akademik gücü ve öğrenmeye açık girişimcilik ekosistemimizi göz önüne alınca Türkiye’nin önünde yapay zekâ alanında büyük fırsat olduğuna inanıyorum. Bu doğrultuda sorumluluk alacak, kapsayıcı bir inisiyatif kurulmasının çok faydalı olacağını düşünüyorum.

Soner Canko, BKM Genel Müdürü

www.dijital.ceo
Twitter: twitter.com/sonercanko
Facebook: facebook.com/DrSonerCanko
Medium: medium.com/sonercanko
YouTube: youtube.com/sonercanko