1. 3D yazıcı ile hastaya özgü ürünler
3D yazıcı teknolojisini kullanarak, tıbbî cihazlar artık bir hastaya özel olarak üretilebilecek. Hastaya özgü boyutlardan modellenen cihazlar, belirli tıbbî gereksinimleri karşılayan hastalarda vücut tarafından daha fazla kabul görmeyi sağlayacak. Bu alanda en önemli çalışmalar, vücut dışı protezler, kafatası implantları ve ortopedik implantlar, ayrıca hava yolunu daraltan hastalıklar için özelleştirilmiş hava yolu stentlerini kapsıyor. Silikon Vadisi’nde Auris Health firmasında cerrahî robotlar için algoritmalar geliştiren Dr. Elif Ayvalı bu konuda şu değerlendirmeleri yaptı: “Cerrahların ameliyat öncesinde detaylı planlama ve pratik yapabilmeleri için hastaya özgü anatomik modellerin 3D yazıcı teknolojisi ile modelinin oluşturulması yaygınlaştı. Zor ameliyatlar öncesi cerrahlar farklı cerrahi teknikleri kolayca test edip, hastaya özgü plan yapabiliyorlar. Aynı şekilde çene ve diz ameliyatlarında kullanılan hastaya özgü destek malzemeleri yaygın olarak 3D yazıcı ile elde ediliyor artık.”
2. Yapay zekânın sağlık sektöründe ortaya çıkışı
İnsanlığın geleceği için bir tehdit olarak düşünenler olsa da yapay zekâ (AI) günlük yaşamın bir parçası hâline geldi. Sağlık hizmetlerinde, AI karar destek, görüntü analizi ve hasta tirajındaki uygulamalarıyla sistemi destekliyor. Yapay zekâ, hekimlerin hastaların tıbbî görüntülerini kolayca incelemelerine ve daha iyi karar vermelerine yardımcı olurken, hekimlerin yaşadığı yorgunluğu da azaltıyor. Örneğin, bu algoritmalar tıbbî görüntülerdeki sorunlu bölgelere dikkat çekip, tarama sürecine yardımcı olabiliyorlar. Ayrıca, hasta güvenliği açısından klinikler arası farklılıkları azaltıp, aynı testlerin tekrarlanmasını engelleyebilmeye yardımcı olabiliyorlar. AI, hekimlerin elektronik kayıt sistemi içindeki çok sayıdaki veriyi hızlı bir şekilde yorumlayabilmesine yardımcı oluyor.
3. Tıp eğitimi için sanal ve karma gerçeklik
Sanal ve karma gerçeklik, simüle edilmiş ve karma ortamları oluşturmak için bilgisayar teknolojisinin kullanımını içerir. Sanal gerçeklik ve karma gerçeklik, popüler bilgisayar oyunlarında, geleceğe yönelik efektlerle kitleleri büyülüyorlar. Ancak VR / MR teknolojisinin uygulama alanları oyunlarla kısıtlı değil. Son zamanlarda bu gerçeklik sistemleri becerilerini geliştirmek isteyen sağlık profesyonellerinin ilgisini çekti. Artık geleneksel hale gelen simülasyon tıp eğitimini, popüler olan VR / MR programlarıyla geliştirilmesi hedefleniyor.
4. Robotik cerrahide inovasyon
Bugün yapılan çoğu ameliyat, bilimin el verdiği en kısa sürede ve en az hasarla yapılabiliyor. Cerrahî alanda bu adaptasyon kısmen cerrahın robotlarla bütünleşmesi ile ortaya çıktı. Ameliyathanedeki robotlar cerrahlara aşırı hassasiyet için rehberlik ediyor. Günümüzde robotlar, cerrahi alanda omurgadan endovasküler işlemlere kadar her yerde kullanılıyor. Minimal hasarlı robotik cerrahi, hastaların konforu açısından büyük destek sağlıyor. Hastaların, kısa zamanda iyileşmesine yardımcı olurken, ameliyat sonrası daha az ağrı duymaları da bu yöntemin faydalarından sadece birkaçı olarak sıralanıyor.
5. Kişisel robotlar
Bu yıl kişisel sağlık robotları, romatoid artrit, kalp yetmezliği ve geç evre böbrek hastalığı gibi kronik hastalıkları yönetmelerine yardımcı olmak için hastaların evlerinde kullanılmaya başladı. Bu robotlar, ilaç kullanımının izlenmesini, hastaların doktor sırasını takip etmeleri için motive ediyor ve gerektiğinde doktor veya eczacılarla bağlantı kurmasını sağlıyor. Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Dr. Çetin Meriçli bu konuda şu yorumda bulundu: “Bu robotlar ayrıca yalnız yaşayan yaşlı insanları sohbet etmeye yönlendirerek ve çeşitli aktiviteler örneğin çok eski şarkıları birlikte söylemek gibi özellikle demans hastalarının zihinsel egzersiz yapmalarını sağlıyor. Bu kişilerin yalnızlık nedeni ile ruh hallerinin olumsuz etkilenmesini engellemeyi hedefliyor. Kişisel robotlar, özellikle otizimli çocukların eğitimlerinde de bir iletişim aracı olarak kullanılıyor.”
6. Sürekli glikoz izleme sistemi
Sürekli glikoz izleme sistemi diyabet hastalarında şeker ölçüm cihazlarını artık rafa kaldırıyor. Parmak ucundan bir damla kanla, kan şekerini ölçen ölçüm çubukları ve cihazları yerini artık sürekli glikoz ölçüm sistemlerine bırakıyor. Bu cihazlar genellikle hastanın üst koluna ya da karın kısmına hasta tarafından yerleştiriliyor. Hastalar, her 10-14 günde bir demir para büyüklüğündeki cihazı değiştirerek parmak ucundan kan şekerine bakmaya gerek kalmadan, kan şekerlerini kontrol edebiliyorlar. Aynı zamanda değerleri hasta sevdikleriyle ya da doktoruyla da paylaşabiliyor. Sonuçlar ayrıntılı olarak analiz edilebiliyor. Colorado Üniversitesi Barbara Davis Diyabet ve Diyabet Araştırmaları Merkezinden Dr. Halis Kaan Aktürk, bu yeni teknoloji ile ilgili şunları söyledi: “Sürekli glikoz izleme sistemleri ABD’de artık çok yaygın şekilde kullanılıyor. Bu sayede hastalar artık kan şekerinin birden düşmesi ya da artması gibi çok ciddi problemlerden korunuyorlar. Özellikle tip 1 diyabet hastaları ömür boyu insülin kullanmak zorunda oldukları için, kan şekerinin düzenli olarak takip edilmesi hayati bir önem taşıyor. Ayrıca insülin kullanan tip 2 diyabet hastalarında da bu cihazlar kullanılabilir.”
7. Hastaneye gitmeden önce inme tanısı için vizör
İskemik inmelerden daha az görülmesine rağmen, kanın beyindeki yırtılmış bir kan damarından kaçmasına bağlı (hemorajik) inmeler, inme ölümlerinin yaklaşık yüzde 40’ından sorumludur. Kontrolsüz kanama, beynin şişmesine ve hasar görmesine neden olabileceğinden, etkili tedavi için hızlı tanı hayatî önem taşır. Tanıyı hızlandırmak için sağlık çalışanları, beyindeki kanamayı tespit edebilen kanama tarama siperi gibi yeni ve gelişmiş teknolojiler kullanıyor. Hastaneye gitmeden önce etkin bir tanı aracı olan hemoraji taraması, tanı ve tedavi için önemli ölçüde zamanı kazandırıyor.
Esra Öz, Sağlık Habercisi
Yorumlar