Son dönemde hayatını değiştirme arzusu ile harekete geçen birçok beyaz yakalının yolu mutfağa düşüyor. Herkes için sunulan yemek workshop’larından profesyonel aşçılık programlarına kadar her seviyede ilgi göre yemek okulları markalar ile kurumsal işbirlikleri de yaparak şirket için yeni bir motivasyon unsuru olarak aidiyet konusunda İK’nın yardımına koşuyor. Beyaz yakalının yemek pişirmekle imtihanını USLA Servis ve Lezzet Akademisi CEO’su Emel Arslan Güryıldız ile konuştuk.
Sizce yemek workshop’larına katılmanın beyaz yakalı çalışanlar için temel motivasyonu nedir?
Katılımcılar bu workshop’larda ellerinin lezzetini keşfederek, bilmedikleri detayları öğrenip, sofralarında fark yaratmanın püf noktalarını keşfediyorlar. Ve sonuçta hep birlikte yaptıkları yemekleri, tatlıları güzel bir sofra kurup yiyerek lezzetli bir zaman geçirmiş olarak ayrılıyorlar. Bizim workshop’larımızda sunduğumuz ortam oldukça keyifli. Yemek yapmayı eğlenceye dönüştürüyoruz. Gruplar halinde de bireysel olarak da katılabiliyorlar. Uzman şeflerimizle birlikte keyifli bir deneyim yaşıyorlar. Yaklaşık üç saat boyunca günlük rutinlerinden uzaklaşıyorlar.
Profesyonel eğitimler de son zamanlarda trend. Bu eğitimlere kayıt olan profil hakkında bilgi verir misiniz?
Gözlemlediğimiz insanların mevcut hayatlarını değiştirme arzusu. Bununla sınırlamak doğru olmaz. Kendi mekanını açmak isteyen de var, yurtdışına çıkış kapısı olarak gören de var. Son dönem öğrencilerimizden örnek vermek gerekirse, genelde hepsi üniversite mezunu, belirli bir süre kendi işlerini yapmış insanlar. Aralarında avukat, sanat tarihçisi, uluslararası ilişkiler mezunu, gazeteci, inşaat mühendisi, diyetisyen gibi mesleklerden gelenler var. Toplumda yaşanan değişimleri bu perspektiften de görebiliyoruz. Peyzaj Mimarı olan bir arkadaşımız yaratıcı tarafını daha fazla kullanmak istediği için mutfağı seçtiği belirtmişti. Ne güzel bir ifade.
Son dönemde özellikle kurumsal hayattan ve şehir yaşamından kaçmak isteyen katılımcılarınızın sayısında artış gözlemliyor musunuz?
Girişimcilere Özel Profesyonel Aşçılık, Girişimcilere Özel Profesyonel Pastacılık ve Ekmekçilik, Yiyecek İçecek İşletmeciliği gibi eğitimlerimizi bitiren öğrenciler hayallerini kurdukları işletmeleri açabilecek nitelikte mezun oluyorlar. Bizimle hayallerini paylaşan öğrencilerimizden edindiğimiz bilgiler doğrultusunda Bodrum, İzmir, Datça gibi sahil kesimlerinde kendi restoran ve kafelerini açan veya çalışan mezunlarımız mevcut. Bununla birlikte, stajlı eğitimlerini tamamlayan öğrencilerimize sunduğumuz American Hospitality Academy sertifikası sayesinde Amerika, Kanada, İspanya gibi ülkelerde yabancı şefler ile çalışıp, farklı yemek kültürlerini de tanıma şansına sahip olan mezun öğrencilerimiz mevcuttur.
Yeni bir hayat arayışı ile gelen bu kişiler sizce aradıklarını buluyorlar mı? Bu bağlamda Usla’dan çıkmış iyi örnekler var mı?
USLA’da kapıdan içeri giren ve profesyonel mutfakla tanışan öğrencilerimizden çok değerli geri bildirimler alıyoruz. Öğrencilerimizi, eğitimlerinden staj ve iş bulana kadarki süreçlerinde hayallerini kurdukları ve mutlu olacakları alanlara yönlendirmeye çalışıyoruz. Bu nedenle USLA’dan mezun olduktan sonraki yeni kariyer hayatlarında mutlu kişiler yetiştirmeye çalışıyoruz.
Profesyonel Aşçılık mezunu Ahmet Can Aras eğitimini tamamladıktan sonra İngiltere’de çalışıp daha sonra USLA’da bir süre eğitmen şef olarak çalıştı. Aynı zamanda, bu sene düzenlenecek olan dünyaca tanınan Bocuse D’or yarışmasının seçmelerine katılmaya hak kazandı. Profesyonel Aşçılık mezunu Ebru Yenen ise sektörün önde gelen otel ve restoranlarında çalıştıktan sonra şu anda Bodrum’da bulunan Maça Kızı Otel’de kariyerine devam ediyor. Profesyonel Pastacılık ve Ekmekçilik mezunu Gamze Vatandost kendisini butik çikolata alanında geliştirip ‘Marquez Chocolatier’ adlı kendi markasını kurdu.
Birlikte yemek yapma kültürünün şirket içi iletişime ciddi katkıları oluyor mu?
Çok sayıda kurumsal firma ile çalışıyoruz. Çok farklı sektörelere, kişilere ve kurumlara yemek yoluyla dokunuyoruz. Kurumlara, takım olmayı ‘mutfakta’ deneyimletiyoruz. Üst düzey yöneticiler ile çalışanların bağlarını ‘yemek yoluyla’ güçlendirmek mümkün. Kriz yönetimi, ürün tanıtımı, kısıtlı kaynakların kullanımı gibi değerlendirme kriterlerini, kurumların insan kaynakları tarafından ölçülebilir aktivitelere dönüştürüyoruz. Özellikle yine kurumlarla kapalı gruplar halinde yaptığımız tadım turlarımız ile yemeğin, zeytinyağının yöresel gastronomik değerlerin, kahvenin izini yurtiçi ve yurtdışında bir semtte, bir şehirde sürüyoruz. Konusunda uzman isimlerle misafirlerimizi buluşturuyor, gastronomik ürünleri kendi coğrafyasında deneyimletiyoruz. Kurumlar, böyle ortamlarda personellerin iletişim kurmasını, birlikte öğrenmek ve değer yaratmanın keyfine varılmasını aidiyet duygusunu güçlendirmesi açısından tercih ediyorlar.
Yorumlar