TV’den dijitale geçen, TV ile birlikte dijitale önem verenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Şu anda sadece YouTube’da video içerik üreten Yekta Kopan benim en yakınımdaki arkadaşım. 25 yıllık televizyon deneyimi sonrasında Motto Müzik YouTube kanalında Noktalı Virgül programını hazırlayıp sunan Yekta’ya sadece iki soru sordum. Verdiği cevaplar bence sizin de ilginizi çekecek ve aslında benim anlatmak istediğim durumunda sağlaması olacak cinsten.
(Yeni nesil yayıncılığı anlamak – Bölüm 1’i okumak için buraya tıklayabilirsiniz)
Dijital dünyaya yani YouTube’a geçtiği için memnun musun? İlk başlara göre şimdi bir yıldır bu platformdasın, YouTube’a olan inancın şimdi nasıl?
Kesinlikle çok memnunum. İlk başlarda bazı endişelerim vardı tabi ki. Bu endişelerin en büyük sebebi, YouTube ile ilgili bu dünya ile ilgili bilgisizliğimden kaynaklanıyordu. İşin içerisine girdikten sonra açıkçası çok rahatladım. Her öğrendiğim şey sonrasında daha da adapte oldum. En güzel taraflarından biride her gün yeni birşey öğreniyorum. Bugün öğrendiğim şeyin yarın öyle olmayabileceğini ve hızla yeniye geçiş yapmam gerektiğini de öğrendim.
Televizyondan profesyonel olarak YouTube kanalı Motto Müzik’e transfer olarak bu alanda da aslında bir ilki gerçekleştirdin. Peki, dijital dünyaya geçtikten sonra garipsediğin, zorlandığın ne oldu?
Her şeyden önce bu geçişte ilk olmam bir takım riskleri ve endişeleri de beraberinde getirdi. En garip gelen etkileşimin dozu oldu. Gerçekten beni artık arkadaşları gibi görüyorlar. Televizyonda bir mesafe koyuyorlardı. Şimdi “bizden” diyorlar. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Kesinlikle beni daha iyi tanıyorlar. Bunun sebebi çok net aslında. YouTube’da ağır standartlar, illa “böyle olmalılar” yok. Stüdyoda olmak zorunda değilim. Otobüste giderken bile bölüm çekebilirim ya da vapurda. Konuklarımın da bu hoşuna gidiyor. Mekân sıkıntısı hiç yok. Zaman da öyle. Büyük reji sistemleri, canlı yayın araçları vs. olması gerekmiyor. Asıl güzel ne biliyor musun? İstersek bunu da yapabiliriz. Televizyonda bunu yaptığın zaman “YouTube’a özenmiş” derler. Burada bambaşka bir kafayla iş yapılıyor. Ben en çok bunu sevdim. Programım yayına açıldığında kanalımızın aboneleri ile birlikte izliyoruz. Anında samimi bir şekilde sorularını soruyor, eleştirilerini yapıyorlar. Ben de hepsini tek tek anında yanıtlamaya çalışıyorum. Perşembe akşamlarımı resmen buna ayırdım. Onlar da benim orada olduğumu biliyorlar ya, işte en güzeli her iki taraf için bu. Gel de bunu televizyonda yap! Bazen bir kafede izliyorum programımı bazen yurt dışında alakasız bir yerde. Seyirci de aslında öyle işte. Onlar da beni herhangi bir yerde ve zamanda izleyebiliyor. Daha ne isterim?
Son sorum sence televizyondan YouTube’a geçenler artacak mı?
Kesinlikle. Herkes yapabilir mi bilemiyorum tabii. Elbet bu dünyaya alışamayanlar, tutunamayanlar olacaktır. Buranın aşırı dinamik ortamı hepimiz için bir risk aslında. Televizyon ile karşılaştırdığımızda bence eğlenceli bir risk tabii.
TV’den YouTube’a geçmek isteyenlere öneriler
Televizyonlardan YouTube transferler konusunda birkaç şey söyleyeceğim: Öncelikle her televizyoncu YouTube kanalında da başarılı olacak anlamına gelmiyor. Hatta, başarılı bir televizyoncu YouTube’da başarız olabilir. Öncelikle bu dünyaya gerçek anlamda adapte olmadan asla topa girmeyin. Yeniliklere ne kadar açıksınız, bugün öğrendiğiniz bir şey yarın bu dünyada yanlış olabilir. Buna hazır mısınız? Değilseniz dijital dünyaya yakışacak bir durum ortaya çıkacaktır. “Error” verirsiniz. Bu dünyanın yaşı yok. İzleyicilerin büyük çoğunluğu gençler ancak, unutmayın, evde gençler büyüklerine bu dünyayı tanıtmaya başladılar. Kendimden bir örnek vereyim. Bir takipçimden gelen e-posta ve başka takipçilerimden fotoğraflar beni bu konuda çok ikna etmiş durumda. Ben her akşam bir video kişisel YouTube kanalıma yüklüyorum. Her akşam YouNow’dan canlı yayın yapıyorum. Takipçilerimin pek çoğu bilgisayarlarını TV’ye bağlamış durumda. “Ailecek oturup dizi izler gibi artık seni izliyoruz ağabey” diyorlar. Bu beni çok mutlu ediyor gerçekten. Nasıl bu noktaya geldiniz dediğimde formül çözüldü. Annesi, “Oğlum sen her gün ne seyrediyordun,” öyle demiş. O da beni izlediğini söyleyip YouNow canlı yayınımı izletmiş. Annesi çocuğun yanına oturmuş kalkamamış. Sonra baba olaya girmiş. Hatta, bir takipçimin babaannesi de işin içine girince bilgisayarı televizyona bağlamışlar en son çare olarak. Şimdi salonda akşamları beni ailecek izliyorlarmış. YouTube kanalımda da günlük vlog’lara geçince canlı yayın sonrasında o videoyu da izlemeye başlamışlar. Yorumlara bakın kanalımda, “Ağbey, bağımlılık yaptın” diyorlar. Sebebi aslında çok belli: Özellikle YouTube videolarında bir nevi benim hayatıma ortak oluyorlar. Günü onlarla birlikte geçiriyorum. Takipçiler ile yakın ilişkimi elimden geldiğince korumaya çalışıyorum. Onların dertlerini, başarılarını biliyorum. Hatta, sınavları öncesinde başarılar dileklerimi almadan yayını kapattırmıyorlar.
Dijital dünya ne kadar sanal gözükse de aslında hayatı birlikte yaşadığınız çok özel bir platform oldu. Herkesi yeni dünyaya bekliyoruz. Hızla çoğalıyoruz ve bunun duracağı da yok!
Tekno Safari – Timur Akkurt
Yorumlar