Simülasyon, kendini simüle eden gerçekliğin parçalarından oluşuyorsa eğer; alternatifler üretmek mümkün. Ancak esas mesele, iki yaşam formunun dinamiklerini mercek altına alıp zamanın doğasına uygun olanı seçebilmek. Yani bugünün sanallığı üzerinden doğa ve insan ilişkisini yeniden inceleyerek tüm varsayımları gözden geçirmek.
Dünyanın sanallıkla kuşattığı deneyimlerin ardından yeni doğalımızı, yeni gerçekliğimizi ve sanallığın geçmişten bugüne uzanan parçalarını masaya yatırmak da her iki doğayı birleştirenlere, yani bizlere düşüyor.
Öyleyse sanal yaşam fikrine neden karşı koyamadığımızı, eşitsizlik dönüşümde yer alan sanal çözümleri, sosyal mesafeleri ve sanal ilişkileri birlikte incelememizin de vakti gelmiş demektir.
Ne yaparak tekrar hayata döneriz?
Sorulara, cevaplara en çok da gelecekle ilgili olanlara odaklandığımız bu ay, yönümüzü Cern’e çevirdik. Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serkant Ali Çetin’le gerçekleştirdiğimiz sohbetin ardından yarım asrı deviren Cern’i anlamak için önce Cern’in araştırmalarına odaklandık, sonra bu araştırmaların insan hayatındaki etkilerine… Yola “Ne yaparak tekrar hayata döneriz?” diye sorarak çıkan Cern’den modern tüketicilere, doğa dostu teknolojilerden endüstri 4.0’ın yarattığı devrim süreçlerini mercek altına aldık.
Gelecek teknolojide…
Hepimizin bildiği gibi her şey giderek hızlanıyor ve yavaşlama ihtiyacı toplumda da ekonomide de kendini hissettirmeye başlıyor. Hızlandıkça anonimleşiyorsak durup bir mola vermeye başlayabiliriz diye düşündük ve yavaş devrim örgütlenmesinin kentleri nasıl dönüştürdüğüne odaklandık. Kent yaşamının geleceğine teknolojik bir bakış açısı getiren bir başka konuya daha uzanarak…
Birleşmiş Milletlerin raporuna göre 2050’de dünya nüfusunun üçte ikisi kentlerde yaşayacak ve megakent sayısı bundan yaklaşık 11 yıl sonra 43’e ulaşacak. 2050’de dünya nüfusunun ulaşacağı rakamla (9,1 milyar) tarım sektörünün ürettiği gıda miktarının birbirini dengelemeyeceği de aşikâr. Öyleyse üretimde verimliliği sağlama yollarına, akıllı tarıma ve kentlerin yeni normallerini de açık bir kapı bırakalım.
Bunlarla da bitmiyor. Derin öğrenme ve makine öğrenmesi modellerine dayalı akıllı teknolojiler, yapay zekâ çalışmalarında çığır açmaya devam etse de, nedensellik konusunda makineler insan yetkinliğine ulaşabilmekten fazlasıyla uzak. Bir tarafta uzun yıllara yayılmış sosyolojik gözlemler, diğer yanda aynı gözlemlerden edinilen verilerle beslenmiş yapay zekânın öngörüleri de yeni sayıda sizlerle.
Neler sorduk?
Yeni medya kavramı eskimeye yüz tutarken, dünyada ve Türkiye’de podcast yayıncılığı ve sesli kitaplar hızlı bir yükseliş dönemine girdi. Tüm bunların teknolojik çelmelere rağmen varlığını hâlâ devam ettiren radyo kültürünün vazgeçilmezliğiyle de yakından ilgisi olduğu aşikâr. Peki, dijital medyanın yükselen yıldızları podcast ve sesli kitaplar hangi medya mecrasıyla rekabet ediyor?
22 Nisan, Dünya Günü’nün yolculuğunun yarım asırlık bölümünü tamamladığı tarihti. 1970 yılında çevre konusunda münferit hassasiyetlere sahip toplulukları bir araya getiren bu eylemler zinciri, 50 yılda neler başardı?
Kurmaca ile belgeselin siyah ile beyaz gibi algılandığı dünyada gri alandan bize seslenerek gerçeklik algımızla oynamayı hedef alan mockumentary neden böyle bir misyonu üstleniyor ve bu misyonunu nasıl yerine getiriyor?
Evlerimizi inşa etmekten tutun da kendi ekmeğimizi, aşımızı karşılayana kadar yapabileceklerimizin sınırı yok. Peki ekolojik dengeyi güçlendirmek, doğadaki sürdürülebilirliği sağlamak adına sorumluluk alabilir; havaya, toprağa, suya ve evimize sadık kalabilir miyiz?
Evin anlamı tarih boyunca dönüşüme uğradı. Bir barınak, bir yatırım nesnesi, bir arzu nesnesi ya da kişiselliğin dışa vurumu oldu ev. Evin tasarımı, evi paylaşanların rolleri ve eşyayla kurduğumuz ilişki de bu dönüşümden nasibini aldı. Pek çok farklı en mitolojisinin türemesindeki sebepler nelerdi?
Ad Hoc’un kültür kategorisinde bu ay neler var?
– İzolasyon hali ve yaratıcılık
– Hayatı sırtına sığdıranlar: Backpacker’lar
– Sanal karnavalesk dünya
– Vaporwave: Var olmayan geçmişin hayaletleri
ve dahası…
Yorumlar