Dijital pazar için yenilikçi ödeme ve güvenli alışveriş çözümleri sunan finans teknolojileri şirketi iyzico-PayU’nun geçtiğimiz yıl yayımladığı Finansal Teknolojilerin Türkiye Ekonomisine Katkıları raporunun bu seneki konu başlığı “Dijital Finansal Kapsayıcılık: Finansal Teknolojilerin Kapsayıcılık Yoluyla Oluşturabileceği Ekonomik Etkiler ve Politika Önerileri” olarak hazırlandı.
Türkiye’de finansal sistemin açıklarının detaylı biçimde incelendiği raporda, finteklerin kapsayıcılığını artırması durumunda Türk ekonomisine olası etkileri ve finans teknolojilerinin, potansiyel ekonomik kazanımlarından faydalanma yolları kapsamlı olarak işlendi. Pek çok ülkede finteklerin önemini artıran uygulamalarla karşılaşıldığını ortaya koyan Dijital Finansal Kapsayıcılık Raporu’nda, Türkiye’de finteklerin ağırlıklı olarak ödeme sistemleri alanında yoğunlaştığı, gelişmiş ülkelerin aksine ülkemizde henüz kredi, tasarruf gibi diğer finansal hizmetlerde finansal kapsayıcılığı geliştirmekte finteklerin etkisinin zayıf olduğu belirtildi.
Banka kredilerinin GSYH’ye oranı Türkiye’de yüzde 60 seviyesinde seyrediyor
Rapora göre yüksek gelir seviyesindeki ülkeler için yüzde 84 seviyesinde seyreden banka kredilerinin GSYH’ye oranı Türkiye’de yüzde 60 seviyesinde seyrediyor. Yüksek gelir seviyesindeki ülkelerde 15 yaş üstü bireylerin yüzde 92’sinde banka hesabı bulunurken Türkiye’de 15 yaş üstü bireylerin yüzde 69’unun banka hesabı bulunuyor.
Gelişmiş ülkelerde girişimci kadınların yüzde 30’u Türkiye’de yüzde 11’i borç alıyor
Kadınlarda ve düşük gelirli grupta ise bu oran daha da düşüyor. Kadınların yüzde 54’ünün, düşük gelirlilerin ise yüzde 56’sının banka hesabı bulunuyor. Dünya genelinde finansal hizmetlere erişim konusunda kadınlar genel ortalamadan Türkiye’deki kadar uzaklaşmıyor. Girişimci kadınlar da kapsanamama sorunuyla karşı karşıyalar. Türkiye’de iş kurabilmek için borç alan kadınların oranı yüzde yüzde 11’ken gelişmiş ülkelerde yüzde 30’un üzerine çıkıyor. Ayrıca girişimci kadınların yüzde 29’u banka kredisine erişimde sorun yaşadığını dile getiriyor.
KOBİ’lerin finansman konusunda yaşadığı sorunlar Covid-19 salgınıyla daha da derinleşti. Mikro işletmelerin yüzde 33’ünün, küçük firmaların yüzde 16’sının ve büyük firmaların yüzde 2’sinin Covid-19 krizinde maaş, kira, fatura gibi zorunlu ödemeleri gerçekleştirmede zorlandığını belirten rapor, kredi desteklerinin mikro işletmelere ulaşmasında engellerle karşılaşıldığını ortaya koyuyor.
2010’da Türkiye’deki bireylerin yüzde 42’sinin internete erişimi varken 2019’da bu oranın yüzde 88’e çıkmış olmasına karşın dijital dönüşüm finansal hizmetlerde kendini göstermiyor, finteklerin krediler içinde herhangi bir payı bulunmuyor. Rapor, tüketicilerin yüzde 28’inin mali kuruluşlar dışından borçlandığını, yüzde 60’ının ise acil ihtiyaçları için yakın çevresinden yardım aldığını ve borç almak için sosyal çevresini kullandığını gösteriyor.
Harcamaların yüzde 44’ü dijital bankacılık üzerinden gerçekleşti
Türkiye’de yaklaşık 2 trilyon doları bulan harcamanın yüzde 44’ü dijital bankacılık üzerinden gerçekleşirken yüzde 13’ü geleneksel bankacılık üzerinden gerçekleşiyor. Banka dışı işlemler ise yüzde 43’lük bir miktarı içeriyor. 495 milyar dolardan oluşan toplam kredi hacminin yalnızca yüzde 22’sini KOBİ’ler içeriyor. KOBİ’lerin ve tüketicilerin toplamda 73 milyar dolarlık kredi ihtiyacının çeşitli sebeplerle karşılanamadığı ortaya konuluyor.
Covid-19 Salgını döneminde Türkiye’de dijitalleşmenin hızla artması Fintekin büyümeye ve kapsayıcılığa etki etmesi için fırsat sunuyor
Bu rapor için İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından yürütülen anketin sonuçlarına göre, tüketicilerin yüzde 14’ü Covid-19’dan sonra ilk defa internetten alışveriş yaptığını, yüzde 9’unun da bu dönemde faturalarını dijital ortamda ödediğini belirtti. Bu sonuçlar, son üç ayda yaşanan dijitalleşme artışının Türkiye’nin son üç yıllık artışına eşit olduğunu gösteriyor: 7 milyon kişi ilk defa alışveriş yaptı ve 5 milyon kişi Covid-19’dan sonra ilk defa faturasını internet üzerinden ödedi.
Analiz edilen üç senaryo arasında dengeli senaryo olarak adlandırılan senaryonun gerçekleşmesi halinde finteklerin KOBİ’ler ve tüketiciler üzerindeki kapsayıcılığını artırmasıyla kredi hacminde yaşanacak artışların, mevcut durumda kapsanamayan kesimleri de etkileyeceği vurgulanıyor. Bu senaryoda Türkiye; aşırı kredi genişlemesi olan Çin veya Malezya gibi örnekler yerine, Güney Kore ve OECD ortalamasına yakınsıyor. Kredi tahsisinde yaşanacak etkinin adil bir biçimde dağılmasıyla yüzde 3,5’e varan GSYH artışının yaşanabileceğine dikkat çekiliyor. Bu senaryoda 640 bin KOBİ’nin kredi açığının tamamen veya kısmi olarak karşılanabileceği vurgulanıyor.
Yorumlar