Skip to main content

Brand Week Istanbul sahnesinde Türk sinemasının yaşayan efsanesi Şener Şen rüzgârı esti.

Türk sinemasının yaşayan efsanesi Şener Şen, Brand Week Istanbul sahnesinde Yekta Kopan’ın sorularını yanıtladı.

Şener Şen, sanat ve hayat arasındaki diyaloğun, kariyerinde yarattığı karakterlerin gerçekliğinden bahsederek, Kasım sonunda başlayacak olan yeni projelerinden bahsetti.

Tiyatro aşkının ilk tohumları

Sahnede karşılaşma şansımızın ender olduğu, beyazperdenin duayeni Şener Şen, Brand Week Istanbul sahnesinde pek çok samimi anısını katılımcılarla paylaştı.

1950’lerde marangoz babasının İstanbul’da yeni açılan bir fabrikada iş bulmasıyla Zeytinburnu’na yerleştiklerini anlatan Şen, marangozluk mesleğinin, babası Ali Şen’in de sinemayla tanışmasına vesile olduğunu belirtiyor. Öyle ki, sahne dekorları yapan Ali Şen, bir noktadan sonra figüranlık gibi roller alarak hayatını kazanmaya başlıyor. Bu dönüm noktası, aynı zamanda Şen’in de sinemayla arasına bir soğukluk girmesine vesile oluyor zamanla, pek tabii daha sonraları Şen’in beyazperdeye olan aşkı alevleniyor.

Şener Şen’in sinemayla arasına soğukluk girmesinin nedeniyse, babasının oynadığı küçük rollerden parasını düzenli olarak alamamasının aileyi soktuğu zor durum. Bu nedenle Şen, “Maaşlı bir işim olsun istiyorum” diyerek öğretmenlik yoluna baş koyuyor. “Bu tür ailelerde kurtuluş yolu, devlet kapısıdır. Maaşı az olsun ama garanti olsun diye düşünürsünüz” diyen Şener Şen, kardeşinin de o dönemde benzer düşünceyle hareket ederek deniz kuvvetlerine girdiğini söylüyor. Önce İzmit, sonrasında Muş’un bir köyü ve ardından Malazgirt’in bir köyüne (“Sıcak havada yürüyerek iki günde giderdiniz” diye anlatıyor Şen) yolu düşen Şen, anlattığına göre orada biraz kendini dinleme ve ideallerini belirleme fırsatı buluyor. Ardından da Şehir Tiyatroları’nın kapısını çalıyor…

Şener Şen

İlk başrol

Parasız çalışmayı teklif ettim, bendeki coşkuyu görünce onlar da heyecanlandı” sözleriyle Şehir Tiyatroları’nın kapısından içeri girmesini anlatan Şen, ardından küçük rollerle kamera karşısına çıktığını söylüyor ve Kadir İnanır’la olan bir sahnesinden bahsediyor: “Garsonum ama hiç konuşma yok. Kadir’in oturduğu masaya su bırakıyorum ve Kadir de bana şefkat dolu bir bakış atıyor.”

Ertem Eğilmez ile Arzu Film yolculuğundan da bahseden Şener Şen, Eğilmez’i; “Olağanüstü öngörülü; seyircinin hangi filmi sevip, o sahnenin neresinde güleceğini önceden fark ederdi” sözleriyle anlatıyor. “Hiçbir zaman başrol takıntım olmadı” diyen Şen, önüne ilk defa başrol geldiğinde beğenmediğini ve Namuslu filmini oynamak istediğini anlatıyor. Şen’in bu tepkisi üzerine Eğilmez’in, “Dikkat et, tutmazsa hayatın boyunca bir daha başrol oynayamazsın” dediğini söyleyen Şen, kendisi için önceliğin başrol oynamak değil, beğendiği rolü oynamak olduğuna bir kez daha vurgu yapıyor ve ekliyor: “Yıl 1984, hiçbir maddi güvencem yok. Ama Namuslu ilk 10 filme girdi de paçayı kurtardım.”

Bugün için de sözlerinin arkasında duruyor Şen: “Beni tanıyanlar bilir; tüm senaryoları satır satır okurum, birazcık beğensem gerçekten oynayacağım. Ben de faniyim, birkaç film daha yapmak isiyorum ama beğenmediğim bir şeyi de yapamıyorum.”

Şen’in yeni yolculuğu

Şener Şen, Brand Week Istanbul sahnesinde bir müjdeyle de kucaklıyor sevenlerini: “Tiyatro yapmaya karar verdim.” 1978’de oynadığı Zengin Mutfağı’nı yine yeniden Aralık ayında oynayacak olan Şen’e sahnede Gizem Ergün, Kutay Sandıkçı, Onay Kaya ve Uğur Arda Başkan eşlik edecek.

Kaynak: MediaCat