Skip to main content

Yayıncılık en büyük değişikliğe uğrayan sektör. Gazete, dergi, TV ve radyo yayıncılığı en çok değişimin görüldüğü alan. Kendini güncellemeyen, ayak uyduramayan devler artık aramızda değil. Bu süreç bir süre daha devam edecek. Sonuç, yeni neslin neyi nasıl istediği çok belli. Bunu görmezden gelmek sonun başlangıç noktası

Netflix Türkiye’de! Bu habere benim gibi çok sevinen olduğunu düşünüyorum. En azından etrafımda hemen üyelik başlatanların sayısı bunu gösteriyor. 130 ülke ile aynı anda Türkiye pazarına da giren firma şimdi değil belki ama yakın gelecekte bizim buraların gevşek yayıncılık stratejilerini de gerecek. Netflix Türkiye’de açıldığı gün pek çok yorum yapıldı. Türkçe değil, internet kotaları başarısını engeller vs…Yavaş yavaş Türkçe içerikler gelmeye başlıyor. Takip edenler fark etmiştir. Bu konunun çok uzun sürecek bir problem olacağını düşünmüyorum. Hatta, bu konuda söyle bir durum da var: Yunanistan hiçbir zaman devlet kanallarında dublaj yapılmış filmler, diziler yayımlamadı. Her zaman alt yazılı izlendi. Genel olarak baktığınızda da büyük oranda İngilizce bildiklerini görüyorsunuz. Bu durumun ülkemiz gençlerinin de ingilizce öğrenmesine katkısı olacağına inanıyorum. Çok sevdiği yüksek kaliteli yapımları anlamak için ekstra çaba sarf edecek olmaları bunu kolaylaştırabilir. Bizde maalesef dublaj yapılarak yayınlar yapılıyor. Hatta bu arada dublaj konusunda bildiğim kadarıyla Türkiye dünyanın en iyilerinden. Bu kolaylaştırılmış yayıncılık bizim İngilizce konusunda zayıf kalmamıza sebep olmuştur diye düşünüyorum.

internet tv

Ülkemizde yayıncılık yapan Digiturk, D-Smart, Turkcell TV ve Tivibu gibi platformlar mevcut stratejileri ile devam ederlerse yakın zamanda büyük sıkıntıya düşecekler. TV kanalları çok daha zor durumda. Öyle bir gece boyunca yayınlanan 3-4 saatlik diziler, birbirinin kopyası yıllar gibi izlediğimiz yarışmalar, şakalı komik programlar artık onlara yetmiyor. Bence bunun onlar da farkında. Şöyle düşünelim: Her sabah bir dükkân açıyorsunuz. Dükkân tertemiz, ne ararsanız var. Tek sorun, satış temsilcisi kimseyle ilgilenmiyor. Raflarda eski, demode hatta son kullanma tarihi geçmiş ürünler var. Bu dükkânın en büyük avantajı 500 km çapında bir alanda başka bir dükkânın olmaması! İşte bizde yayıncılık bu “dükkân” oluyor. Ben diyorum ki, “Artık senin dükkânının yanında harika dükkânlar açıldı, o dükkâna kimse gelmeyecek.” Bunu görmek çok zor değil. Üstelik fiyat rekabeti en ağırından geliyor. Öyle, “Lig maçları bende, kupa, Şampiyonlar Ligi bende” ile bu işin dönemeyeceği de ortada. Bu rehavetten çıkın lütfen. O kadar yatırım yapmışsınız, baktığınızda elinizde büyük bir güç var. “İyi güzel kardeşim bunu güzel söylüyorsun da, nasıl olacak bu iş,” derseniz, yapılacak iş çok basit. Mevcut danışmanlarınız size acilen bu alanda danışmanlık yapabilecek yeni nesil danışmanlar önermeli. Bu iş belli ki siz kıvıramayacaksınız. Eski mantık burada işlemiyor. Yeni mantığı da bu dünyanın insanları biliyor. Bırakın artık koltuk sevdasını, bu sistemi bilen insanları yönetici pozisyonlarına getirin. Onlar şimdi bu işi beceremez demeyin sakın! Onlar bu işi zaten becerebiliyorlar. Zaten hepsi birer kanal yöneticisi, reklam uzmanı, kitle yönetme uzmanı. Üstelik ciddi takipçileri de var. Yapabileceğiniz en iyi şeyin sosyal medya fenomenleri ile bu işi yeni nesle taşıyabiliriz diyerek onlarla proje yapmak oldu. Aslında olmadı, sabun köpüğü etkisi dediğimiz şey oldu. Kalıcı çözüm bulmalısınız. Yoksa boşa para harcaya harcaya hızla sona gidiyorsunuz.

Bu konularda ben istediğim gibi yazılar yazabilirim. Çünkü ben size diğer taraftan sesleniyorum. Yeni nesil yayıncılığın göbeğinden. Burada her şey mükemmel mi? Hayır değil. Biz şunu biliyoruz, bu işin temellerini biz atıyoruz. Kurallarını belirliyoruz. Üstelik lafla değil hilesiz hurdasız net rakamlarla, sonuçlarıyla. Bizim yaptığımız her şey bağımsız olarak denetleniyor. Bizde hile yapanlar anında ‘ifşa’ ediliyor. Üstelik bu ifşayı biz değil, bizi takip edenler yapıyor. Yani, o da bağımsız!

internet tv

Dijital dünyada bence şu anda en önemli konu reklamcılık yayın mantığının değişmesi ile reklam mantığının da değişmesi gerekti. Hoş, bence burada son bir yıldaki ilerleme biraz biraz oldu. Geç kalındı yani. Yine firmaların paraları bir süre boşa harcandı. Yeni doğru yol bulunmaya başlandı. 2016 bu bakımdan çok büyük yol kat edeceğimiz bir yıl olacak gibi görünüyor.

Devamı ileriki sayfalarda…

Sayfalar: 1 2 3 4