Sosyal medya platformlarını arkadaşlarınız gibi düşünebilirsiniz; kimine eğlenmek için kimine akıl danışmak için gidersiniz. Bu yaklaşımı prensip edinerek sosyal medya kanallarınızı doğru kullanabilirseniz, görünürlüğün anahtar kelime olduğu günümüzde kendinizden kolayca marka yaratabilirsiniz. İsminizi markalaştırmak da, başta iş yaşamında olmak üzere pek çok alanda size kapılar açacaktır. Peki, devasa sosyal medya kalabalığından ayrışmak için neler yapabilirsiniz? Bu soruya cevaben; sanal dünyanın içinde boğulmadan hayata geçirebileceğiniz, sesinizi duyurmanızı, topluluklarınızı büyütmenizi sağlayacak birkaç öneri paylaşıyoruz…
- Kişisel markanızı belirleyin
Sosyal medya çağında hepimiz bireyler olarak marka olma potansiyeli taşıyoruz. Kendinizi bir marka olarak konumlandırmanın yolu ise, kim olduğunuz ve nerede durduğunuzu belirlemekten geçiyor. Sizi diğerlerinden ayıran nedir? Nelere tutkuyla bağlısınız? Bu sorulara yanıt bularak başlayın. Buna “sosyal tasarım” deniyor. Tıpkı yaşamınız gibi, sosyal kanallarınızı da stilize edin. Kendinizi nasıl tanımlardınız?
- Sesiniz sizi temsil etsin
Sosyal medyada sesinizin kişiliğinizi yansıtmasına dikkat edin ve “sahici” olun. Hangi kelimeleri seçtiğiniz önem taşıyor. En sık kullandığınız sözcük ve cümleler neler? Kaçınmanız gereken kelimeler var mı? “Yapın” ve “yapmayın” gibi emir kipi kullanımlarından kaçının. Amacınız birilerini bir şeylere zorlamak değil, değişime ilham vermek olsun. Tüm bunların yanı sıra, kendiniz hakkında ifşa etmek ve saklamak istedikleriniz arasındaki sınıra iyi karar verin.
- Tutarlı ve sürekli olun
Sosyal kanallarınızda birbirlerine paralel paylaşımlar olup olmadığını gözden geçirin. Örneğin, hepsi için aynı profil fotoğrafını ve biyografiyi kullanmayı tercih edin. Böylece, insanların görsel hafızasında da yer edinmiş olursunuz. Kısa da olsa biyografi kullanmanın da çok önemli olduğunu unutmayın. Bunların dışında, elbette sürekli içerik paylaşımı yapmalısınız. Özel günler için içerikleri es geçmeyin, mutlaka o güne özel etiketleri (hashtag) paylaşımınıza ekleyin. Daha planlı olmak için kendi formülünüzü oluşturabilirsiniz. Paylaşımlarınızın yüzde 40’ını ilham veren içeriklere, yüzde 40’ını güncel haberlere, yüzde 20’sini kendi fikirlerinize ayırmak gibi…
- Paylaşımlarınız platformun kişiliğini yansıtsın
İnsanlar gibi sosyal kanalların da kendilerine has kimlikleri vardır. Bütün kanallardan aynı şekilde paylaşımlar yapar ve etkileşime geçerseniz, sosyal medyanın gücünden de yararlanamazsınız. Her mecraya yetişmeye çalışmak çok yorucu olacağınızdan, kendinizden bir marka yaratmak için size ve amaçlarınıza en uygun iki kanalı seçin ve sadece oralarda bulunun. LinkedIn’i iş arkadaşınız, Twitter’ı münazara partneriniz, Instagram’ı ilham ve eğlenceyi paylaştığınız bir dostunuz, Facebook’u ise size daima destek olan bir arkadaşınız olarak düşünebilirsiniz.
- Kendi topluluğunuzu inşa edin
Markanızı, sesinizi ve tüm içerik planınızı düzenledikten sonra takipçilerinizle ilgili kafa yormaya başlayın. Sürekli, tutarlı ve karşılıklı bir biçimde iletişime geçin. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi sadece siz konuşursanız, bir müddet sonra kimse sizi dinlemeyecektir. Dahası, başkalarının paylaşımlarıyla ilgili sorular sorarak ve yorumlar yaparak, radarında olmadığınız insanların da ilgisini çekebilirsiniz. Bir influencer’ın kitlesine kendinizi tanıtma şansınız bile olabilir. Etiket (hashtag) kullanmayı da sakın unutmayın ki, insanlar sizi arama yaptığında da bulabilsinler. Ama bunda da abartılı davranmamak gerekli; “daha az daha iyidir” ilkesini göz önünde bulundurarak, her paylaşımda 3-4 etiketten fazla kullanmayın.
- Kendinizden emin olun
Son olarak, sakın kimsenin sizi umursamayacağını, ne dediğinizi dinlemeyeceğini düşünmeyin. Herkesin düşüncesi önemlidir. Bunu dile getirmesi daha da önemlidir. Sizin kendinize güveniniz yoksa başkaları da size güvenmez. İçinizdeki tereddüt eden sesi susturun, ayağa kalkın ve kendinizi ifade edin. Sosyal medya platformları belli kişilere değil, hepimize ait. Sesinizi duyurmak için adım atmaktan çekinmeyin.
Yorumlar