Her gün gazetelerde dijitalleşmeyle alakalı bir sürü haberler okuyoruz. Robotlar, yapay zekâ, 3 boyutlu yazıcılar, nesnelerin interneti ve daha nice konular hakkında yüzlerce yazı yazılıyor. Daha geçen gün bakkalda iki apartman görevlisinin robotlar hakkında sohbet ettiklerine bizzat şahit oldum. Makalelerden, gazete haberlerinden ve sohbetlerden gördüğüm kadarıyla çoğu şey kafalarda netleşmemiş, bir şeyler olduğu anlaşılıyor ama nereye gidiliyor? Bunun cevabını verebilecek kişi pek yok. Aslında bu da gayet doğal çünkü işin içinde olan bizlerin bile kafası karışık. Robotların yaygınlaşması sonrasında bizlere neler olacak? Bununla alakalı yazabileceğim sayfalarca şey var ama ben kısa kısa buraya sığdırabildiğim kadar bizi nelerin beklediğini ve neler olabileceğini yazayım.
Robotlar ile ilgili konular nedense hep sulandırılıyor ama iş artık ciddi. Artık akıllı fabrikalarda robotlar çalışıyor, işler hızlandığı gibi üretim bandından yüzbinlerce farklı ürün aynı anda çıkabiliyor ve neredeyse sıfır hatayla üretim yapılıyor. Artık bir sürü yerde robotlar insanların yerine geçiyor, mavi yakalılar işsiz kalıyor ve gelecek için karamsar senaryolar konuşuluyor. Uluslararası Robotik Federasyonu’na göre, 2019 yılında 2,6 milyon endüstriyel robot olacağı ve bunun yüzde 40’ının Çin tarafından satın alacağı bekleniyor. Bugüne kadar ucuz iş gücüyle büyüme gösteren Çin Halk Cumhuriyeti’nin bu kadar fazla robot alacak alması kafaları karıştırıyor ama görünen o ki, onlar da artık iş yapış şekillerinin değiştiğini görüyor.
Uzakdoğu’da insana benzeyen robotlar piyasaya yavaş yavaş sürülüyor. Bunun düşüncesi korkutucu gelse de insanoğlunun buna zamanla alışacağı söyleniyor. Düşünsenize senelerce beraber çalıştığınız Mehmet adlı arkadaşınızın aslında robot olduğunu öğrenmek ne değişik bir his olurdu. Robotların iş hayatında devrim yaratacağı ama aynı zamanda işsizliği de artıracağı konuşuluyor. Bir yandan da ekonomilerin büyümesine katkıda bulunacak bu devrimin aslında yeni meslekler doğuracağını ve işsizliği tam tersi azaltacağı belirtiliyor.
Robotlardan korkmak yerine onlarla çalışmaya alışmalıyız
Robotlar hep iyi şekilde lanse edilse de, aslında yapamayacağı bir sürü şey olduğunu da söylememiz gerekiyor. Mesela robotlarda yaratıcılık yok, liderlik vasıfları yok, duygusal zekâları yok ve empati kuramazlar. Hâlbuki iş dünyasında artık en çok aranan şeyin EQ olduğunu düşünürsek robotların duygu gerektiren stratejik rollerde şimdilik olamayacağı çok net bir şekilde görünüyor. Robotların liderlik vasfının olmaması insan yönetemeyeceği anlamına gelir ki, bu olsa bile kim kendisini robotun yönetmesine izin verir ki? Bir de, iş dünyasının olmazsa olmaz hesap verilebilirlilik konusu var ki, bu çok önemli. Eğer işler tam tersi giderse ve hatalar yapılmaya başlanırsa bu konuyla alakalı robot size hesap veremeyecek ve bir insan gibi mahcup olmayacaktır. Peki, hatalı üretilen haberin ve ürünün sorumluluğunu kim alacak? Bu ve buna benzer soruların cevapları hâlâ tartışıladursun, insanoğlu robotlardan geride kalmamak için ne yapmalıyız diye düşünmelidir. Günümüze adapte olmak, gelişime açık olmak, sonuç odaklı olmak, esnek olmak ve öğrenmeye açık olmak gerekiyor.
Özetlersek, robotlardan korkmak yerine onlarla çalışmaya şimdiden alışmalı, hatta onlar sayesinde kendimizi nasıl daha iyi geliştiririz kısmını düşünmeliyiz. Tatsız sürprizlerle karşılaşmamak adına veri mahremiyeti konusunda da nasıl ilerleneceği belirlenmeli ve hukukî altyapılar hızlıca oluşturulmalıdır. Geçtiğimiz günlerde basında yer alan haberde Zheng Jiajia adlı bir Çinli ailesinin evlenme baskısından bıkıp kendi yaptığı robotla evleniyor. Her ne kadar bu evlilik resmî olarak kabul görmese de, bu evlilik geleneklere uygun şekilde yapılıyor. Bu ve buna benzer ilginç hikâyeleri eminim ileride sıkça duyacağız ama bakalım ileride robot ile evlenmek yasal hale gelecek mi?
Murat Erdör
Dijital Dönüşüm Danışmanı
Yorumlar