Skip to main content
İndirilenler Klasörü
İndirilenler Klasörü
#1 - Görevini oylayan CEO
Loading
/

Digital Age’in yeni podcast programı İndirilenler Klasörü’nün ilk bölümünde Twitter’ın karakter sınırının 4 bine çıkarılmasını, Elon Musk’ın CEO koltuğundan ayrılıp ayrılmama konusunda yaptığı anketi, Apple’ın Sony ile yaptığı yıllar süren işbirliğini açıklamasını, Lionel Messi’nin sosyal medyanın tüm zamanların etkileşim rekorunu kırmasını, 2022’nin Instagram trendlerini ve online içerikleri listelemeye ve offline olarak okumaya olanak tanıyan Pocket uygulamasını değerlendirdik.

Hazırlayanlar: Uğur Mutlu ve Erdem Akın Temel

İndirilenler Klasörü’nün ilk bölümünü Spotify, Apple Podcasts ve Poddy‘den dinleyebilir; podcast’i Instagram (@indirilenlerklasorupodcast) üzerinden takip edebilirsiniz.

 


 

Uğur Mutlu: Herkese merhaba. Digital Age’in yeni podcast programı İndirilenler Klasörü’nde her hafta teknolojiyi, dijital dünya ve pazarlama alanındaki gelişmeleri sizlerin huzurunda değerlendireceğiz. Ben Uğur Mutlu, Digital Age ve MediaCat de dahil olmak üzere Kapital Medya’nın sosyal medya hesaplarının yönetiminden sorumluyum. Yanımda ise Digital Age Teknoloji Editörü ve MediaCat dergisi Ek Yayınlar Editörü Erdem Akın Temel var. Merhaba Erdem.

Erdem Akın Temel: Merhaba Uğur.

Uğur Mutlu: Seninle gerek işyerinde gerekse iş dışında birçok farklı alanda konuşuyoruz; çalışıyor, yeni fikirler geliştiriyoruz. Teknoloji ve pazarlama dünyasına dair gelişmeleri haftalık olarak konuşup değerlendireceğimiz bu programda benimle olduğun için çok mutluyum.

Erdem Akın Temel: Ben de aynı şekilde.

Uğur Mutlu: Dilersen başlayalım. Bu hafta gündemde olmayı çok sevdiğini düşündüm ve bir şekilde sürekli olarak gündemde kalmayı başaran bir isim ve bir platform var. Elon Musk ve Twitter. Bildiğin üzere geçtiğimiz hafta Twitter’ın 280 karakterlik paylaşım metni sınırının 4 bine yükseleceği konuşuldu. Elon Musk bu anlamda çok istekli ve hevesli tweetler atıyor. 4 bin karakteri destekleyen ve karşı çıkan Twitter kullanıcıları var. Sen bu konuyu nasıl değerlendiriyorsun, nasıl bir bakış açın var bu konuda?

Erdem Akın Temel: Twitter’ın 280 karakterlik paylaşımlar yapmaya olanak sağladığını biliyoruz. Twitter 2006’da kurulmuştu ve 2017’ye kadar aslında bu karakter sınırı sadece 140’tı ve 2017’de bu 140’ı iki katına çıkarıp 280 yaptılar. Bu aslında uzun zaman kullanıcılar tarafından konuşulan bir değişiklikti. Çünkü sürekli tweet zincirleri oluşturuluyordu. Bu tweet zincirleri bir şekilde etkileşim artırsa da okumayı zorlaştırıyordu. Aslında hâlâ aynı durum geçerli. Elon Musk’ın Twitter’ı satın almasıyla beraber, Twitter kullanıcıları Elon Musk’tan bu limitin tekrar yükseltilmesini talep etmeye başladılar. Bir Twitter kullanıcısı karakter limitini 280’den 1000’e çıkarıp çıkarmama konusunda ne düşündüğünü sordu. Elon Musk da bunun yapılacaklar listesinde olduğunu söyledi. Tam biz 1000 karakteri konuşmaya başlamıştık ki -ki bütün platformlar da bunun haberini çıktı, biz de dahil- başka bir Twitter kullanıcısı Elon Musk’ı etiketleyerek bu sefer 4 bin karakteri sordu. Elon Musk buna sadece “Evet” cevabını verdi. Yani yapabiliriz anlamında. Ama biliyorsunuz ki Elon Musk aslında sürprizlerle dolu bir insan ve her gün gündemde bir haberi var. O yüzden tam olarak 4 bin karakter olup olmayacağını kestirmek mümkün değil. Ama Elon Musk’ın bir şekilde bu karakter sınırını 280’in üzerine çıkarmak, 1000’lere 2 binlere belki dediği gibi 4 binlere çıkarmak gibi bir düşüncesinin olduğunu biliyoruz. Şimdi Twitter kullanıcılarının konuştukları konu ise tweetlerin nasıl görüneceği. Bir Twitter ekranını açtığımızda 4 bin karakterlik tweetleri arka arkaya görmek yerine, yine 280 karakter görüp arkasından “daha fazla göster” tuşunu mu göreceğiz, yoksa 500-1000 karakter görüp geri kalanını başka şekilde mi okuyacağız, tıklayıp başka bir noktaya mı gideceğiz… Bu henüz bilinmiyor. Şu anda konuşulan konu da bu.

Uğur Mutlu: Ben de senin gibi biraz arayüzde değişiklikler olabileceğini düşünüyorum. Dediğin gibi hani “devamını oku” ya da benzeri bir butonla. Birlikte göreceğiz. Yani 4 bin karakteri çok fazla destekleyen hesap görmedim. Ben aksine boykot etmeye başlayan kullanıcılar da var. Kaldı ki 4 bin karakter tartışmasının ardından Twitter cephesinde çok çarpıcı başka bir gelişme daha yaşandı. Elon Musk kendi görevine ve pozisyonuna dair bir oylama başlattı.

Erdem Akın Temel: Evet, Elon Musk Twitter’ı satın aldığında CEO koltuğunda oturup oturmayacağı da çok konuşulmuştu. Çünkü Elon Musk sadece Twitter’la anılmıyor. Yani bildiğimiz üzere SpaceX, Tesla, onlar da onun yönetiminde ve oradan da tepkiler almıştı. Fakat Elon Musk şirketi aldıktan sonra Twitter’ın CEO koltuğundan hiçbir zaman ayrılmadı. Hep kararları o verdi. Hatta aldığı kararları bir şekilde Twitter üzerinden duyurdu. Yaptığı pek çok hamle Twitter kullanıcıları tarafından beğenilmiyor. İşte bu yüzden de geçtiğimiz hafta bir anket yaptı ve Twitter kullanıcılarına CEO koltuğunu bırakıp bırakmaması gerektiğini sordu. Oylama bittiğinde 17 buçuk milyondan fazla oy vardı. Bunun da yaklaşık yüzde 60’ı Elon Musk’a aslında o CEO koltuğundan ayrıl mesajını vermişti. Elon Musk’ın aslında birini bulup bulmadığı ve bunun bir numara olup olmadığı konuşuluyor. Ya da daha sonra nasıl bir hamle yapacak, kime bırakacak bunlar konuşuluyor. Elon Musk da gayet güzel, ankette demişti zaten, “ben bu sonuçlara uyacağım ve buna uygun bir karar vereceğim” diye.

Uğur Mutlu: Evet, açık açık belirtmişti. Senin de belirttiğin üzere oylamaya katılanların yüzde 60’a yakını şu an gitmesini istiyor. Gitme kal Elon Musk diyenlerin oranıysa 40 seviyesinde, yüzde 40 seviyesinde. Twitter cephesinin ardından kısaca geçtiğimiz haftada yaşanan bir başka işbirliği açıklamasına değinelim. Apple’ın CEO’su Tim Cook, iPhone’ların kamera teknolojisinde Sony’nin desteğini almaya başladıklarını ifade etti. En son iPhone 6’da bir işbirliği yapmışlar ve ben açıkçası Apple’ın iPhone 5S’ten iPhone X’e kadarki dönemde kameralarına özel bir hayranlık duymadım. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?

Erdem Akın Temel: Bir iPhone kullanıcısı olmadığım için kameraların kalitesi konusunda bir şey söyleyemeyeceğim ama iPhone’ların kameralarının ne kadar iyi olduğunu zaten biliyoruz. Apple da bununla ilgili reklam kampanyaları yapmıştı. Ama dediğim gibi, ben çok fazla deneyimleyemedim onu. Burada Sony ile işbirliği açıklaması hem Sony hem Apple açısından çok önemli. Çünkü bildiğimiz üzere Apple çok fazla işbirliğine gittiği şirketleri açıklamıyor. Ama Sony zaten hem sensör hem lens alanında oldukça önemli bir şirket. Oldukça önemli ürünleri var. Ve çok uzun zamandır bir işbirliği devam ediyor. Hem Sony’nin hem Apple’ın marka değerini yükseltiyor. Çünkü hem Apple’ın bir taraftan sektörün en iyilerinden biriyle çalıştığı mesajını vermesini yarıyor hem de Sony’nin aslında iPhone gibi bir markanın içerisinde yer aldığının göstermesine yarıyor. O yüzden bu işbirliğinin sektör açısından, belki son kullanıcılar açısından değil ama sektör açısından çok önemli olduğunu söyleyebiliriz.

Uğur Mutlu: Akıllı telefon üreticileri ve kamera üreticileri arasında daha önce de işbirlikleri yapıldı. Benim hatırladığım diğer bir örnek, geçmiş yıllarda Alman kamera üreticisi Leica ile Huawei’nin yaptığı işbirlikleriydi. Huawei o dönemde en iyi akıllı telefon kameraları alanında ödüller kazanmıştı; bunu hatırlıyorum. Yakın dönemde yine Leica’nın Xiaomi ile yaptığı bir işbirliği söz konusu oldu. Acaba bir noktada DSLR kameralara ihtiyacımız tamamen bitecek mi? Hani benim birlikte iş yaptığım fotoğrafçı arkadaşlar genellikle buna net bir şekilde bitiremez deseler de. Sen akıllı telefonların kamera teknolojisi konusunda ne düşünüyorsun Erdem? Yakın gelecekte ve uzak gelecekte yerini alır mı? Böyle bir değişiklik görür müyüz?

Erdem Akın Temel: Aslında satın aldığım telefonlara 3-4 yıl, hatta 5 yıl kullanmaya çalıştığım için her gün kullandığımı söyleyemeyeceğim, yani diğer kameraları deneyimlediğimi söyleyemeyeceğim ama diğer kameralarla olan ilişkim, sektörü takip eden biri olarak bir teknoloji editörü olarak tabii ki var. Nokia’ların PureView kameralarından, daha sonra işte Leica’lı, Sony lensli bu kameralara geçtiğimizde, diğer markaların, tabii ki iPhone’ların özellikle Samsung’ların kameralarına geçtiğimizde, kalitenin çok yükseldiğini söyleyebiliriz. Bu kaliteyle beraber AR-VR uygulamaları, moda çekimleri ya da vlog çekimleri, YouTube videoları çok kolay bir şekilde hazırlanabiliyor akıllı telefonlarla. Ama henüz DSLR’lar seviyesinde olduklarını söyleyemeyeceğim. Tabii ki hani giriş seviyesi DSLR’lardan bahsetmiyorum burada. Fotoğraf makinelerinin, DSLR’ların özellikle fotoğraf çekmeye, video çekmeye yönelik yapıları onları akıllı telefonlardan bir adım daha önde tutuyor bence. Kısa vadede akıllı telefonların DSLR’ların yerini alacağını düşünmüyorum. Bilmiyorum sen ne düşünüyorsun bu konuda?

Uğur Mutlu: Kesinlikle ben de sana yakın bir bakış açısından bakıyorum. Bu en azından önümüzdeki yakın dönemde, 5 yıllık süreçte yerini alacağını düşünmüyorum ama çok çok birbirlerinden farklı alanlarda kullanılmaya devam edilecektir; özellikle senin de belirttiğin AR-VR tarafı. DSLR’larda değil, akıllı telefonlarımızda olacak. Dünyayı biraz oradan takip edeceğiz gibi gözüküyor önümüzdeki süreçte de.

Evet Erdem, iş dünyasında ise geçtiğimiz haftaya damga vuran bir gelişme, Microsoft’un Netflix’i satın alma ihtimaliydi. 2014’ten bu yana Microsoft’un CEO’su olan Satya Nadella’yı Minecraft, LinkedIn ve Activision Blizzard’ı satın alma süreçlerinden de hatırlıyoruz. Şimdi ise gündemde bir Netflix’in satın alınması veya işbirliği yapılması konusu var. Dilersen bu süreçle ilgili sözü sana bırakalım.

Erdem Akın Temel: Satya Nadella, 2014 yılında Microsoft’un CEO koltuğuna oturduğundan beri şirketin çok önemli başarılar elde ettiğini görüyoruz. Özellikle bulut teknolojileri konusunda Microsoft çok önemli yerlere gelmişti. Ama Nadella’nın aslında bu kadar başarılı görünmesinin arkasında bazı satın alımlar da var. Minecraft’ı, LinkedIn’i, Nuance’ı satın almıştı Microsoft, bunları gördük. Bunların arasında 26 milyar dolarlık, 20 milyar dolarlık bazı işlemler var. Hatta şirket yakın zamanda dünyaca ünlü oyun şirketi Activision Blizzard’ı satın almak için de 69 milyar dolarlık bir teklifte bulunmuştu. Hatta bu süreç Activision Blizzard tarafından olumlu karşılandı. Fakat Microsoft’un burada oyun sektöründe tekel olacağını düşünen diğer şirketler ve hatta bazı düzenleyiciler bu durumun, bu anlaşmanın önüne geçmeye çalışmışlardı. En son bunu görmüştük. Şimdi bütün sektör Activision Blizzard’dan sonra Microsoft’un Netflix’e yöneleceğini söylüyor. Ama bir premium fiyat teklifinde bulunması gerekiyor Microsoft’un ve bunun da yüzde 30 fazlası olacağı söyleniyor. Bu da yaklaşık 190 milyar dolara tekabül ediyor. Şimdi Microsoft neden Netflix’e yönelebilir? Netflix’i daha fazla platformda kullanıcılarına sunmak isteyebilir. Zaten bulut teknolojisi oldukça gelişkin bir şirket, Microsoft’un, söylediğim gibi. Aynı zamanda Netflix’in yakın zamanda duyurduğu reklamlı abonelik planının altyapısını Microsoft hazırlıyor. Zaten oldukça yakın bu iki şirket. Ve bu süreçte Netflix’in de oyuna yöneldiğini görmüştük. Oyuna yönelen Netflix, bir taraftan Microsoft’un oyun kaynaklarından da yararlanabilir. Hatta Activision Blizzard anlaşmasından da faydalanabilir ve daha da büyüyebilir. Sektör şu anda bunu konuşuyor. Çok uzak ihtimal değil, Microsoft’un Netflix satın alması.

Uğur Mutlu: Değerli yorumların ve detaylı bilgilendirmen için teşekkür ederiz Erdem. Şimdi sosyal medyaya biraz göz atalım. Geçtiğimiz hafta sosyal medyanın belki de en büyük olayı Instagram’ın en çok beğeni alan ve hatta diğer sosyal medya platformlarındaki içeriklerden de en çok beğeni alan World Record Egg’in rekorunun Messi tarafından önce egale, sonra da ekarte edilmesiydi. Messi, Dünya Kupası’yla çektirdiği fotoğrafların paylaşımın ardından 55 milyon beğeni civarında gerçekleşen sıkı mücadele, Messi hayranlarının günden güne durumdan haberdar olması ve Messi’nin arayı bir hayli açmasıyla sona erdi. Senin bu iki gönderiden herhangi birine beğeni atmışlığın var mı? Bu oylamada yarışta ne taraftaydın? Takip ettin mi süreci?

Erdem Akın Temel: Aslında iki post’u da beğenmedim, beğenmedim derken hani beğeni tuşuna basmadım. Onu özellikle belirtmek istiyorum. Ne World Record Egg’e ne Messi’ye bir beğeni atmadım ama aslında ilginç bir durum var ortada çünkü World Record Egg sadece bir yumurta fotoğrafı, bir hesap ve sadece bir yumurta fotoğrafı var orada ve 58 milyon beğeni almıştı ama Messi 70 milyonla bunu geçti ki Messi’nin dünya spor tarihi, futbol tarihi açısından ne kadar önemli olduğunu, Dünya Kupası’nda neler yaptığını hepimiz gördük.

Uğur Mutlu: Kesinlikle katılıyorum. Bir Messi-Ronaldo ayrımı vardır. Futbol takip edenler çok iyi bilecektir. Hatta belki de futbolu takip etmeyenler bile kulak aşinalığına sahiptir. Oylamanın daha doğrusu organik olarak meydana gelen bu yarışın kızıştıran tarafı da Ronaldo hayranlarının organize olup yumurtaya oy vermesiyle ama Messi, taraflı tarafsız herkesin beğenilerini alarak süreci önde kapattı. Bu arada ben Messi ya da Ronaldo tarafında herhangi birini tutmadığını, iki sporcuyu da çok beğendiğimi belirtmek isterim. Tepki çekmemek için.

Erdem Akın Temel: Yani burada birazcık iki futbolcunun da dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olma iddiası vardı; birazcık bu iddiaya bakmak lazım. Dünya Kupası’nı hangi takım kaldırırsa Arjantin ya da Portekiz, onun aynı zamanda hangi futbolcunun gelmiş geçmiş en iyi futbolcu olduğunu belirleyeceği söyleniyordu. Burada galip tabii ki Messi oldu. Tabii ki derken Messi’yi desteklediğim için söylemiyorum ama hani bildiğimiz bir gerçek olduğu için söylüyorum. Ama bir taraftan Messi bir rekor kırdı. Tüm sosyal medya platformlarında en beğenilen postu paylaşmış oldu. En çok etkileşim alan postu paylaşmış oldu ama tabii şöyle de bir gerçek var, şu anda Instagram üzerinde Cristiano Ronaldo’nun 520 milyondan fazla takipçisi var ama Messi’nin takipçi sayısı 406 milyonun belki birazcık üzerinde.

Uğur Mutlu: Yine Instagram geçtiğimiz hafta 2022 yılında en çok kullanılan hashtag’leri açıkladı. Bu hashtag’ler arasında FIFA World Cup, Stand with Ukraine, Stranger Things, NFT, Mahsa Amini, airfryer, James Webb Space Telescope, Taylor Swift ve Bookstagram yer alıyor. Biz de Bookstagram etiketini MediaCat Kitapları sosyal medya hesaplarımızda sıklıkla kullanıyoruz. Yani çorbada bizim de tuzumuz var. Sen hashtag’leri nasıl değerlendiriyorsun?

Erdem Akın Temel: 2022 oldukça hareketli bir yıldı. Zaten hemen yılın başında Rusya’yla Ukrayna arasındaki gerilimin bir savaşa, hatta Rusya’nın Ukrayna’yı bir işgal girişimine dönüştüğünü gördük. İran’da protestolar vardı, başörtüsü protestoları. Mahsa Amini zaten buradan çok büyük etkileşim aldı, çünkü hayatını kaybetti gencecik bir kız, maalesef. Dünya Kupası başlı başına bir olgu zaten. Dört yılda bir düzenleniyor ve bu yıl Katar’da düzenlenmiş olması, normalde yazın düzenlenirken kışın düzenlenmiş olması, tabii Katar’daki başka olaylar da var, insan hakları ihlalleri gibi konular da vardı. Bu yüzden birazcık daha fazla etkileşimin arttığını gördük. Taylor swift hep oralarda zaten, hep bu listelerin içinde yer alıyor, o yüzden çok fazla konuşmaya gerek yok diye düşünüyorum. Stranger Things ve NFT, bunlar bizim teknoloji dünyasında takip ettiklerimizdi. Bookstagram konusu birazcık ilginç çünkü kitaplarla ilgili özellikle etkileşimin TikTok’ta olduğunu görüyoruz. BookTok meselesi var. Hatta TikTok, kitap okuyan kullanıcıları için kitap kulübü de kurdu. Bunun da haberini yapmıştık yıl içerisinde. Burada belki ilginç olabilecek ya da ilginç demeyeyim ama en çok ufuk açıcı olabilecek olan James Webb Space Telescope. Hani bildiğimiz gibi bir Hubble teleskopu vardı; uzay dünyasının göz bebeğiydi. James Webb Space Telescope onun yerini aldı, bir göz bebeği olarak. Hubble teleskobu hala devam ediyor tabii görevine ama James Webb Space Telescope birazcık ya da Türkçe adıyla James Webb Uzay Teleskobu, evrenin bilmediğimiz köşelerini bize aydınlattı. Hatta Hubble teleskobuyla gördüğümüz, ondan gelen görüntüleri bize çok daha net, çok daha detaylı şekilde iletti. O yüzden hem uzay dünyası hatta sade vatandaş bile uzay teleskobunu bir heyecanla yaklaştı. Ki bazen ben de bu hashtag’i kullanarak bazen fotoğraflara bakıyorum. İnsana gerçekten ilham veriyor.

Uğur Mutlu: Bölümümüzün sonunda ise oldukça işlevsel ve okuma yapmayı sevenler, okumak istedikleri linkleri kaybedenler veya unutanlar için muazzam bir uygulama olan Pocket var. Pocket uygulaması, kısaca makale ve blog formatındaki online yazıları offline olarak bir okuma listesine dönüştürmenizi sağlıyor. 2007 yılında Nate Weiner tarafından kurulan uygulama, Mozilla’nın 2022 verilerine göre 40 milyonun üzerinde aktif kullanıcıya sahip. Erdem bildiğim kadarıyla senin son derece aktif olarak kullandığın bir uygulama. Bize biraz bahsedebilir misin?

Erdem Akın Temel: Evet, ben Pocket’ı yıllardır kullanıyorum, özellikle de makale yazmam gereken dönemlerde bana bayağı kolaylık sağlıyor. Bir haber yazısı olsun, bir blog postu olsun, oradan offline olarak istediğim dakika istediğim yerde okuyabiliyorum. Bu aslında insanın işini bayağı kolaylaştırıyor. Pocket bir taraftan da okuduğum makalelere göre bana yeni makaleler öneriyor. Gerek e-maille gerek uygulama içerisinden. Bunların dışında ekstra olarak editoryal başka makaleleri de önüme getiriyor ve bu aslında benim ufkumu da genişletiyor. Bu yüzden Pocket oldukça yararlı bir uygulama diyebilirim. Aynı zamanda her yıl sonunda yüzde kaçlık dilime, okuma dakikasıyla yüzde kaçlık dilime girdiğimi gösteren bir bildirim de yayınlıyor. Dünyada Pocket kullanıcıları arasında ilk yüzde 5’in içine girmişliğim var. Bu da aslında insanı daha fazla okumaya teşvik ediyor. Böyle de bir güzelliği var.

Uğur Mutlu: Tabii bir motivasyon unsuru oluyordur, bence de katılıyorum sana. İndirilenler Klasörü’nde ilk bölümün sonuna geldik. Gelecek bölümlerde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.

Erdem Akın Temel: Görüşmek üzere.