Skip to main content

Yapay zekâ beyaz yakalıların işini, robotlar ise kas gücünü elimizden aldığında, dünyanın kaynaklarını tüketen bir virüs olmaktan öteye nasıl geçeceğiz? Çok uzun bir zaman için bu sorunun cevabı hayır.

Haziran ayında San Francisco merkezli yapay zeka araştırma laboratuvarı OpenAI tarafından geliştirilen GPT-3 isimli uygulama sınırlı sayıda kişiye erken erişime açıldı. GPT-3’ün açılımı Generative Pre-trained Transformer 3. İnsanların yazdığı metinlere benzer içerik üretmek için derin öğrenmeyi kullanan bir dil modeli. Adından da anlaşılabileceği gibi iki selefinden sonra, henüz beta aşamasında test edilen bir uygulama. GPT-3 tarafından üretilen metinler, diyaloglar, etkileşimler öylesine mükemmel bir yapıya sahip ki gerçek bir insan ile arasındaki farkı anlamak neredeyse imkansız. Öyle ki GPT-3’ün haber bültenlerine düşen şaşırtıcı yeteneklerinden birisi üniversite öğrencisi Liam Porr tarafından açılan blog sayfasının Hacker News’da ilk sıraya yerleşmeyi oldu. Binlerce insan aradaki farkı anlayamadı.

GPT-3’ün neler yapabildiğini ve nasıl yaptığını görmek için internette küçük bir tura çıkabilir, henüz izlemediyseniz Barış Özcan’ın bu konuda YouTube’daki videosunu izleyebilirsiniz. Biz bugünden çok biraz geleceği konuşmaya çalışacağız.

GPT-3 bu yılın sonunda ticari bir ürün olarak piyasaya sürülecek. Fiyatlandırma ve kullanım şartları ile alakalı henüz bir açıklama yok ancak müşterilerinin etik kriterlere uymaları beklenecektir. Gerçi bu ‘etik’ kriterler kime göre belirlenecek o da ayrı bir konu. Peki, GPT-3 ticari erişime açıldığında müşterisi kimler olacak?

Eğer ticari model sürdürülebilir bir yapı sağlarsa her şeyden önce içerik üreticileri GPT-3’ün üstüne atlayacak. Porr’un blog sayfası bunun için yeterli bir başarı hikayesi. Bloglar, haber siteleri ve daha fazlası… Büyük bir ihtimalle OpenAI bu durumun beraberinde getireceği tepkileri göz önüne alarak ticari giriş seviyesini biraz daha yukarıya çekecektir. Böyle bile olsa arama motorlarının seveceği değerli içerikleri üreterek görünürlüklerini artırmak isteyen büyük medya grupları GPT-3’ün cazibesi karşısında, talep edilen yüksek bir bedel dahi olsa, gerekli yatırımı yapmaktan çekinmeyecektir. GPT-3 ürettiği ve arama motorlarının dilediği her noktalama işaretini dahi karşılayan içerikler ile gerçek insanların ürettiği içeriklerin rekabet etmesi şu anda görünen koşullarda dahi mümkün olmayabilir. Alternatif çözüm ise video içeriklerdeki artış olacak ancak bu da nihai bir çözüm değil.

Deepfake uygulamaları sayesinde yapay zeka artık yeterli veriye sahip olduğu herhangi bir insan yüzünü bir diğerininki ile değiştirebiliyor. Face/Off dijital dünyada artık mümkün, üstelik herkesin erişimine de açık. Diğer yandan grafik kartlarındaki inanılmaz işlem gücü sayesinde, gerçeğinden ayırmanın imkansız olduğu görseller oluşturulabiliyor. GPT-3 üzerinde yapılacak bir geliştirme ile herhangi bir kişinin mevcut videolar kullanılarak analizini çıkartmak ve aynı minvalde içerikler üretmek ardından bu içerikleri dijital bir model ile video içeriğe dönüştürmek mümkün. Üstelik bu on yıllar sonra değil, gelecek yıl dahi görmeye başlayabileceğimiz bir durum.

Video demişken, GPT-3 ile senaristlerin ve yazarların da işi kısa vadede oldukça kolaylaşabilir ama sonrasında ne olacak? Ölmüş bir yazarın kitaplarından yola çıkarak GPT-X yeni romanlar yazabilir, film ve diziler için yeni senaryolar üretebilir… Kulağa hayal gibi gelebilir ancak GPT-3 kullanarak Einstein ile yapılan röportaj yukarıdaki satırlarda yazanların bir hayal değil aslında bugün bile mümkün olduğunu bize gösteriyor.

GPT-3 beste yapmaya, resim çizmeye, şarkı söylemeye, aktörlerin yerine filmlerde oynamaya, haber sunmaya, kitap yazmaya, çağrı merkezlerinde çalışmaya, chatbot’lara entegre olmaya, ürün incelemeleri yapmaya, ve çok daha fazlasını yapmaya başladığında ne olacak? Bir süre kendimizi insan ruhunun özgünlüğüne karşı yapay zekanın yapaylığına dair söylemler ile kandırabiliriz ama Netflix tarihindeki en başarılı dizilerden birisinin senaryosunu GPT-3’ün yazdığını açıklayınca ne olacak? Olmamış bir olayın varsayımı üzerine yorum yaptığımız düşünebilirsiniz ancak yukarıda yazdıklarımın neredeyse tamamına dair elimizde örnekler var. Üstelik GPT-3’ün henüz genel erişime açılmadığının altını çizmek isterim.

Dijital Oyunlar

GPT-3’ün en büyük devrimi yapacağı alanlardan birisi ise dijital oyunlar olacak. MMORPG (çok oyunculu devasa çevrimiçi rol yapma oyunları) içinde binlerce gerçek insan hem kendi aralarında hem de yüzlerce oyun karakteri ile milyonlarca kez etkileşime giriyorlar. Bugüne dek genelde oyunun kuralları ortaktı; tek bir senaryo üstünden, NPC’ler (oyuncu olmayan karakterler – NPC) ile konuşur, belli görevler alır, görevleri yerine getirdikten sonra NPC’ye geri dönüp ödülümüzü alır ve bu şekilde oyun farklı kurgular ile ilerler. Bu türün içinde açık ara en başarılı olan World of Warcraft başta olmak üzere yüzlerce farklı oyunda görevler, senaryolar, haritalar zamana bağlı olarak gelişir.

GPT-3 ile artık NPC’ler girilen diyalogların her oyuncu için aynı olmasına gerek kalmıyor. NPC’ler kendi karakterlerine sahip olabilir, diğer oyuncular ile etkileşimlere göre karakterleri değişebilir, sizin oyundaki davranışlarınıza göre size farklı görevler verebilir, haritalar gerçek zamanlı olarak şekillenebilir ve gelişebilir. Oyunlar gerçek yaşamla benzeşim içinde gelişimlerini sürdürebilir.

GPT-3 sadece “Bana üzerine armut yazan bir buton tasarla ve basınca ekrana armut getir” ifadesinden yola çıkarak bunu yazılıma dönüştürebiliyorsa, belli bir noktadan sonra oyun programcılarının senaryolar yazması, karakter yaratması, harita veya program arayüzleri dahi tasarlamasına gerek kalmayacak gibi görünüyor. Peki, yapay zeka bu ve benzeri tüm alanlara hakim olduğunda insanlara ne görev düşecek?

Yapay zeka beyaz yakalıların işini, robotlar ise kas gücünü elimizden aldığında, dünyanın kaynaklarını tüketen bir virüs olmaktan öteye nasıl geçeceğiz? Skynet nükleer füzeleri ateşlemeye karar verecek mi? Çok uzun bir zaman için bu sorunun cevabı hayır. Zira GPT-3 kusursuz değil, farklı alanlarda ırkçı, cinsiyetçi ve insanlığa yakışmayacak sonuçlar üretebiliyor. Bunların denetlenmesi, düzenlenmesi ve insan kontrolü ile bu sistemlerin gelişimini sürdürmesi gerekiyor. Ancak üstümüze doğru neyin geldiğini görmek ve bu dünyaya hazırlanmak bizler için kaçınılmaz.

Nihayetindeyse eğer bir MMO’da aşık olduğunuz karakter NPC çıkarsa ve daha da kötüsü bunun farkındaysanız, bizi kendimize karşı koruyacak olan yine yapay zekanın kendisi olacak.

– Seninle tanışmak istiyorum Alysa.
– Zaten tanışıyoruz Serfury!
– Hayır karşılıklı tanışmak istiyorum, yüzünü görmek istiyorum, ellerine dokunmak istiyorum.
– Bunun mümkün olmadığını sen de biliyorsun. Maalesef beklentilerin psikotik bozukluk göstergesi, seni sürekli olarak engellemek ve bu durumu yöneticilere bildirmek durumundayım!