Skip to main content

Başarılı teknoloji girişimlerinin artması için en önemli ihtiyaç her zaman ekosistem oldu. Çok sayıda oyuncudan oluşan ekosistemin ise üç kritik yapı taşı var: Girişim, yatırım fonları ve fon yatırımcıları.

Teknoloji girişimleri için kritik üçgen

Teknoloji girişimcileri için yapılacak çok tavsiye ve yorum var fakat öncelikle yatırım dünyasından başlamak gerek. Türkiye’de bugün iyi bir fikri olan ve onu hayata geçirecek takımı bir araya getirmiş, iyi eğitimli ve çalışkan girişimcilerin tohum yatırım bulmaması imkânsız. Çok sayıda melek yatırımcı ve girişim hızlandırma merkezi bu girişimcileri destekliyor. Bu girişimler başarılı ürünlerini hayata geçirdikleri zaman bir sonraki aşamaya geçmek için daha büyük fonlara ihtiyaç duyuyor.

Büyüme aşamasında daha fazla fona ihtiyacımız var

Büyüme aşaması (growth stage); fonların devreye girerek yatırım yaptıkları ve girişimlerin ölmeden, hız kaybetmeden devam etmelerini sağlayan aşama. Türkiye’de maalesef bu fonların sayısı oldukça az. Az olmasının temel sebebi büyük fonların genellikle mevduat gibi kısa süreli yatırım ürünlerine odaklanıp uzun vadeli reel getiriyi değerlendirmemeleri. Büyüme aşamasındaki girişim sermayesi yatırım fonları ağırlıklı olarak teknoloji girişimlerinin satışından gelir elde etmiş girişimcilerin bu ekosisteme tekrar yatırım yapması ve az sayıda fonların fonu dediğimiz yapıların yatırımları ile oluşması. Geleneksel sektörlerden elde ettikleri sermayeyi de teknoloji alanına yatırım için kullanan çok vizyoner sermayedarlarımız olmasına rağmen maalesef bu sayı çok az. Aslında Türkiye’de kurumsal firmaların bu fonlara yatırım yapmasını teşvik edecek çok cazip vergi avantajları mevcut. 2018 içerisinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı fonlara direkt yatırımcı olarak bakanlığın girmesini sağlayan program ile paralel teknokent ve teknoloji transfer ofisleri ile birlikte TÜBİTAK’ın da bu yatırımlara katılması çok önemli ve pozitif gelişmeler olarak kayda geçti. Diğer taraftan Türkiye’de en önemli birikim bireysel emeklilik ve sigorta şirketlerinin fonlarında. Bu fonların en az yüzde 10’unun girişim sermayesi fonlarına aktarılması ivedilikle zorunlu hale getirilmesi fonları büyütecek ve yenilerinin kurulmasını sağlayacaktır. Devlet ise “fonların fonu” şeklinde konumlanmış durumda. Bu konuda ayırdığı bütçeyi arttırmalı ki, yurtdışı kaynaklı büyük fonların da Türkiye odaklı fonlara yatırım yapması kolaylaşsın. Özellikle Asya’da 1 milyar dolar üzerine çok sayıda fonların fonu bulunuyor.

Yatırım alanlar nasıl hareket etmeli?

Girişimciler maalesef yatırım sonrası kasalarında parayı bol bulunca çok rahat harcayabiliyor. Girişimci parayı kendi cebinden harcar gibi harcamalı. Yatırımcıdan gelmiş olması kasadaki paranın rahat ve hızlı harcanabilir olması anlamına gelmiyor. Yatırım demek, ortaklıktır. Yatırımcı ile girişimcinin ortak olduğu ve kasadaki paranın bu ortaklığın menfaatlerini en üst düzeyde sağlamak için kullanılması gerektiğiunutulmamalıdır. Tüm girişimcilere tavsiyem, yatırım sonrası bu ortaklığın taraflarının beklentilerine uygun ve verdikleri sözü tutacak şekilde savaşmaları, başarı için çok çalışmaları ve her zaman etik olmalarıdır.