Slack hızla yaygınlaşan bir grup mesajlaşma platformu, öyle ki şu anda 3 milyon aktif kullanıcısı var, üstelik önemli bir kısmı ücretli, çünkü kurumsal ama hızlı hem de daha gündelik, gayrıresmî bir haberleşme ortamı sunuyor. Tabii kurumsal odaklı olması Türkiye’de daha az bilinmesi ve yaygınlaşmasına sebep! Aslında Slack ile haberleşen aile üyeleri, arkadaş grupları da çoğalıyor, üstelik program gittikçe daha becerili hale geliyor.
Son olarak Slack mesaj düğmeleri ekledi, bu 2 ay önce yine burada irdelediğimiz Facebook’un Messenger platformuna benzer bir hamle. Zira öncü sosyal ağ platformları artık ister kurumsal ister bireysel kullanıcı olsun, herkesi daha çok kendi ağı üstünde tutmayı, böylece ilgiyi başka yere bölmeyerek kendi gelirlerini de arttırmayı amaçlıyor. Bunu da kullanıcı ihtiyaçlarının daha kolay ve vakit kaybetmeden çözülebilmesine olanak vermek olarak tanıtıyor.
Slack’in hızlı büyümesinin ardında normal bir mesajlaşma uygulamasının ötesinde başarılı dosya paylaşımı, bazıları kurumsal çoğu 3. parti platform veya yazılım araçlarını entegre etmesi veya bildirimlerini bağlaması, etkili geçmiş paylaşımları arama özelliği, farklı kanalları özel yönetebilme gibi özellikler var. Bir bilgi işlem ekibinin farklı bir uygulamadan uyarılar, destek talepleri veya hata uyarıları geldiğinde Slack’ten bunu görüp aralarında haberleşmeleri, hatta görevi paylaşmaları mümkün. Benzer şekilde satış, pazarlama, finans departmanları da böyle entegrasyonlardan faydalanabiliyor.
İşyerimde 6 ayrı WhatsApp grubu üstünden farklı birimlerle haberleşen biri olarak Slack’in bu tip özelliklerinden etkilenmemek mümkün değil. WhatsApp gibi uygulamalar tabii ki kurumsal ihtiyaçları tam karşılamıyor. İşte az önce bahsettiğim entegrasyonları şimdi Mesaj platformu ile biraz daha farklı noktaya taşıyan Slack, aynı Facebook gibi pek çok farklı şirkete Slack kullanıcılarına hizmet sunması için arabirim sunmaya oynuyor.
Facebook’un yeni topraklarına hücum
Facebook’un yanında henüz çok küçük olsa da, büyüme hızı etkileyici olan Slack, bize Facebook’un gittikçe kuvvetlenen konumuna rağmen farklı kitleleri kaybetme riskini de gösteriyor. Özellikle çok genç ve genç kullanıcılar, Instagram’da ve tabii Snapchat gibi mecralarda Facebook’ta geçirdiklerinden daha çok süre harcıyor.
Diğer uçta ise iş amaçlı anlık mesajlaşmalarda Facebook’un sahibi olduğu WhatsApp veya Facebook Messenger yerine ücretli modeli de olmasına rağmen Slack büyüyor. Yine iş amacıyla arada bir Facebook bağlantılarımızdan destek talep etsek, soru sorsak bile, Linkedin her zaman öncelikli tercih oluyor.
Ofis ve verimlilik uygulamalarında liderliğini korumaya çalışan Microsoft da Haziran ayında son zamanların en dikkat çekici satın almalarından birini yaparak LinkedIn’i tam 26 milyar dolara aldığında, Facebook’un Facebook@Work isimli ve bugün 450 şirketin denediği platformuna LinkedIn daha büyük bir tehdit haline dönüştü. Microsoft’un LinkedIn satın alması için klasik açıklamalara, sinerji veya uyumsuzluk senaryolarına gitmektense bu yazıdaki odağımız Kurumsal Sosyal Ağlar!
Büyük bir genç nüfusumuz var, tüketim eğilimimiz ve harcamalarımız artıyor, üstelik toplumsal, kültürel, geleneksel baskılar nedeniyle Türk toplumu dijital platformlarda bireysel varlığına daha da yükleniyor, oralarda sosyalleşiyor. Ama bunlara rağmen dünyanın ilk 20 ekonomisi içindeki bir ülkede sadece gençlere değil, kurumsal yazılım ve ağlara da odaklanmamız gerektiğini bugün 4 milyar dolar değer biçilen Slack ve tarihteki en büyük 3. teknoloji satın alması olan LinkedIn bize gösteriyor olmalı. Zira iş dünyasının BT harcamaları içinde ortak çalışma ve işbirliği odaklı öncelikler yükseliyor.
Yorumlar