Skip to main content

Girişimcilik günümüzün popüler kavramlarından birisi haline geldi. Girişimcilerin başarısı da, başka birçok parametrenin yanında, büyük oranda ön yargılarını kırabilmelerine, herkesten farklı düşünebilmelerine ve bunu korkmadan hayata geçirebilme cesaretlerine ve yeteneklerine bağlıdır.

Ön yargı
Einstein büyük bir bilim adamı olduğu kadar büyük bir düşünürdü de. Benim kendisinin en beğendiğim ve kendime kılavuz olarak kullanmaya çalıştığım sözü şudur: “Ön yargıları parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur.”

Gerçekten de hepimiz bebeklikten başlayarak veri toplamaya başlıyoruz, bunların birçoğunu kesin doğrular olarak içselleştiriyoruz ve yaşımız ilerledikçe yeni verileri de eskiden çok da düşünmeden içselleştirdiğimiz ve adına ön yargı dediğimiz kendi doğrularımızla yoğurup o ön yargılarımızı daha da güçlü kılmaya çalışıyoruz. Çünkü onları yıkmak kişiliğimizden taviz vermekmiş gibi geliyor bize.
İnsanların büyük çoğunluğunun içine doğduğu toplumun dinini kendine din olarak seçmesi bilinçli bir seçim değildir, tamamen düşünülmeden kabullenilmiş bir ön yargıdır. Dini inancı olan insanların büyük çoğunluğu inandığı ve ölürcesine savunduğu kitabı okumamıştır bile.

Milliyetçilik kavramı da dine çok benzerdir, rastgele içine doğduğu milletin, dünyanın en iyi milleti olduğuna inanır dünyanın tüm milliyetçileri. Alman, Fransız, İngiliz, Rus ya da Türk fark etmez, hepsi ayni ön yargılara sahiptir.

Ön yargıları ile hareket eden insanların bilime karsı bakışı da biraz sorunludur, çünkü ön yargılar değişime direnen düşünce kalıplarıdır, bilim ise kendisini bile eleştirip değiştirmeye çalışır. Bu yüzden bilim dünyada din ve milliyetçiliğin güç kaybetmeye başladığı dönemlerde çok daha hızlı ilerlemiştir.

Dünyadaki bütün büyük gelişmelerin sahipleri, ön yargılarından sıyrılabildikleri oranda bu gelişmeleri sağlayabilmişlerdir. Yoksa insan doğası değişime direnir, çünkü ön yargıları kırmak kişiliğinden kaybetmekmiş gibi gelir, bunu aşabilenler tam aksine değişimden zevk alıp sürekli ileriye bakarlar.
Girişimcilik de günümüzün popüler kavramlarından birisi haline geldi. Girişimcilerin başarısı da, başka birçok parametrenin yanında, büyük oranda ön yargılarını kırabilmelerine, herkesten farklı düşünebilmelerine ve bunu korkmadan hayata geçirebilme cesaretlerine ve yeteneklerine bağlıdır.

Ön yargıların onları daha da güçlü kılacak şablonlar ile beslendiği bir dönemdeyiz

Tüm girişimcilik hayatım boyunca hem kendi ön yargılarımı hem de birlikte çalıştığım ya da iş yapmaya çalıştığım kişilerin ön yargılarını kırmak için mücadele ettim. 30 küsur yıllık iş hayatımda en çok zorlandığım ve kendimi en kötü hissettiğim zamanlar, genelde ön yargılarla karşılaşıp hiçbir şekilde onları kıramadığım anlarda oldu.

1985’te Uşak’ta liseyi birincilikle bitirip o zamanlar her lise birincisinin doktor olması ön yargısını kırıp kimsenin anlam veremediği şekilde bilgisayar mühendisliğini seçtiğimde veya 1999’da büyük şirketlere yazılım geliştirmeyi bırakıp internet ile uğraşmaya karar verdiğimde insanlar ön yargıları ile beni eleştirmişlerdi. Bugün hala dünya devi firmalara rakip olarak projeler yapıyoruz ama projenin kendisinden çok, o dünya devlerinden daha iyi ürünler çıkarabileceğimize inanmayan insanların ön yargılarını kırmakla uğraşıyoruz.

Bu insanlık tarihi boyunca zaten böyleydi, ama ne yazık ki, herkesin internet sayesinde yeni bilgiler öğrenerek ön yargılarını kırmak yerine, onları daha da güçlü kılacak şablonlar ile beslendiği bir cehalet döneminde daha da artacak.

Ön yargıları kırma cesareti ve gücü olan herkese selam olsun.