Zamanımızın büyük çoğunluğunu sınıflarda geçirerek kaliteli bir hayatın matematiğini oluşturmaya çalışıyoruz. Hayatımın refahını artırma düşüncemin yanında, insanlara hayatlarını nasıl daha iyi yaşayacaklarını anlatmak için yetkinliğimim olduğuna dair hiçbir kanıtım yok. Tabii, bu düşünce beni bilgi paylaşımından alıkoyamaz, her zaman bolca da fikir vermeye açığım.
Farkına varmak
Çocukluk, ergenlik ve gençlik… Pat diye 20’lerin ortasına geliverdik ve işler ciddiye bindi. İş hayatı ve özel yaşamın türlü türlü sorunlarından gelen stres ve küçükken ailenin sürekli olarak söylediği “Benim oğlum, kızım büyüyünce başbakan/cumhurbaşkanı olacak” sözünün gerçek olmayacağını, önüne kırmızı halılar serilmeyeceğini anladığın an. Hak ettiğine inandığın hayatı kazanmak için 50’li yaşlara kadar harcadığın çaba.
Artık 50’lerine geldiğinde -eğer hisli ve hassas biriysen daha erken yaşlarda elbette- ise hayatın sana verdiği tüm nimetlerin kıymetini bilmeye başlarsın. Sana benzeyen ve senin gibi kokan güzel varlıklar; evlatların, köpük köpük dalgalara dönüşen sular, çiçekler ve böcekler. Burada geçirdiğin zamanın sınırlı olduğunu anlarsın, gülleri daha derin koklarsın ve bu kez hak ettiğin mutluluğun peşinden gidersin. 20’li ve 40’lı yaşlar arasında genellikle stresli ve mutsuz olduğunu fark ettiğinde bunun hayat yolculuğunun normal bir aşaması olduğunu ve mutluluğun bir gün sana da geleceğini umar durursun.
Durup 1 saniye düşün!
Hayatta alacağın en büyük karar nerede çalıştığın değil, hayatının geri kalanını kimle paylaşmayı seçtiğin. Değer verdiğin, sevdiğin, problemlerini hafifleten, destekleyen ve yaşam ışığını daha da parlatan biri. Parlak bir kariyeri, müthiş dostlukları ve sevdiği bir eşi/kız arkadaşı olan pek çok insan var çevremizde. Ama mutlu değiller. Çünkü eş olarak seçtikleri insanlar ne yazık ki “hayat arkadaşları” değil. Hayata bakış açıları ve hedefleri paralel değil. Uyumsuzluk ve takdir görmeme her şeyi daha da zorlaştırıyor.
Para = Konum + kimlik
Ekonomi tüm dünyada belirli “süper kent”lerin etrafında şekilleniyor. “Yaşadığın yer ve okul diplomanı söyle, sana gelecekteki 10 yılda ne kadar para kazanacağını söyleyeyim”, bence klişe bir cümle değil. Burada düşüncem gayet açık. Gençken kendine ve süper kent odaklı değil huzurlu bir şehirde bir yaşam çiz. Evet, kolay değil, ama yaşlandıkça daha da zor. Her zaman seninkinden daha iyi hikâyeler olacak. Steve Jobs, Mark Zuckerberg ve diğer okulu bırakıp başarılı olmuş herkes. Ama senin yolun başka.
Bileşik faiz
Yani, paranın zamanla olan ilişkisiyle gelen para biriktirmenin önemi. Bileşik faiz konusu yalnızca para için geçerli değil. 1 Second Everyday isimli mobil uygulamayı indirmenizi tavsiye ederim. Uygulama, her gün 1 saniyelik bir video çekmenizi söylüyor ve böylece bir yıl boyunca hayatınızdan küçük ama değerli anları kaydediyorsunuz. Hiçbir şey böyle küçük birikimlerin yerini tutamaz. Gün içerisinde mümkün olduğunca çok insana iltifatlar edin, sevdiğinizi söyleyin, gülümseyin ve onlarla anılarınızı biriktirin.
Başarı
Hayatta herkes türlü türlü trajediler ve başarısızlıklar yaşar. Kovuluruz, sevdiklerimizi kaybederiz, ekonomik sıkıntılar yaşarız. Bunların hepsi olağan, ancak kolaylıkla atlatmanın tek bir anahtarı var; olayların getirdiği üzüntüye izin vermek, sonra kaldığın yerden devam etmek. Hiçbir şey göründüğü kadar iyi veya kötü değil. Özellikle iş hayatında pazar dinamikleri bireysel performansınız üzerinde öyle etkili ki, hiçbir başarı veya başarısızlık tamamen sana ait değil.
Son
Rekabetçi içgüdülerimiz bazen bizi öyle zorluyor ki, kafayı çok başarılı bulduğumuz birilerine takıp onlarınki gibi başarılar yakalayamadığımızda mutsuz oluyoruz. Affedicilik ilişkilerin ve hayatın en önemli anahtarlarından biri, hem kendiniz hem de partneriniz/çevreniz için. Üstelik hayatın her alanında hem kendinizi hem diğerlerini affetmeye ihtiyacınız olacak. Hayatın bir sonu olduğunun farkında olmak büyük nimet. Affetmeye, sevmeye ve mutluluğu bulmaya odaklanmayı hatırlatıyor.
Yorumlar