Mobil uygulama pazarına girmeyi düşünen hemen herkes bir sonraki Twitter ya da Candycrush’ı yapmanın hayaliyle yola çıkıyor ve batıyor. Dev şirketler milyonlarca dolarlık yatırımlarıyla mobil tüketici uygulamaları pazarını ele geçirirken, genç girişimlerin düzenli gelir kazanabilecekleri ve büyüyebilecekleri yeni niş alanlar bulması gerekiyor.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, insanlar artık neredeyse vücudunun bir uzantısı haline gelmiş olan tablet ve telefonlarını iş yerine de getirip, gündelik ofis çalışmalarını bu cihazlar üzerinden de yapabilir olmak istiyor. Toplumların mobiliteye olan hızlı geçişinin bir uzantısı olarak kurumlar da, hızla mobil dünyaya ayak uydurmak için çabalıyor ve iş süreçlerini mobile taşıyacak çözümlerin peşinden koşuyor.
Türk şirketlerinin mobiliteye bakışı
IDC ve Samsung Türkiye’nin geçtiğimiz ay yayımladığı Türkiye Kurumsal Mobilite pazar araştırmasının sonuçlarına göre, Türk şirketlerinin yüzde 94’ü önümüzdeki iki yıl içinde bir mobil iş stratejisi oluşturmayı planlıyor. Ayrıca şu an şirket başına ortalama yüzde 23 olan mobil çalışan sayısının 2019 yılına kadar yüzde 34 seviyelerine çıkması bekleniyor.
Türkiye’deki kurumların mobiliteden en büyük beklentisi şirket içindeki operasyonel verimliliği artırmak, sürdürülebilir olmak ve rakiplere karşı rekabet avantajı sağlamak.
Yine aynı araştırmaya göre, Türkiye’de yüzde 88’lik bir oranla satış departmanlarının mobiliteye en hızlı ayak uyduran birim olduğunu görüyoruz. Satış departmanını yüzde 69 ile yönetim kademesi, yüzde 63 ile pazarlama ve saha operasyonları takip ediyor. Bu oranlar gösteriyor ki özellikle satış ve saha operasyonlarına yönelik uygulamalara olan ihtiyaç çok fazla. Bu segmentte çözümler sunabilecek yerel firmalar için potansiyel büyük.
Mobil güvenlik ve dil engeli
IDC ve Samsung Türkiye’nin yayımladığı çalışma, Türkiye’deki şirketlerin sadece yüzde 10’unun sıkı bir mobil güvenlik ve test politikası olduğunu gözler önüne seriyor. CIO’lar bu konuda endişeli. Firmaların teknoloji yöneticileri özellikle kullanıcıların kendi cihazlarını iş yerinde kullanmasından doğabilecek gizli ve önemli verilerin dışarıya sızmasından endişe ediyor.
Mobil güvenlik yazılımlarına ayrılan bütçede de bir artış söz konusu. Küçük ve orta ölçekli kurumlar dahi bu konuda önlem almanın gerekliliğinin farkında. Kurum içi mobil cihazların yönetimi ve güvenliği konusunda çözüm ve danışmanlık sunabilecek girişimler için büyük iş potansiyeli olduğu bir gerçek.
Kişi başına düşen milli gelirin on bin dolar seviyesinde olduğu bir KOBİ cenneti olan Türkiye’de, KOBİ’lerin sergileyeceği performansa bağlı. KOBİ’ler en hızlı büyüyen şirketler ve mobiliteye yatırım yapmak istiyorlar. Lakin, gerek yabancı dil engeli gerekse yeterli yerel kurumsal mobil çözümün olmaması ve bu konuda danışmanlık veren firma sayısının azlığı, mevcut firmaların yalın terminolojiden ve halk dilinden uzak yaklaşımı kurumların mobilleşmesindeki en büyük engeller. Bu engelleri görüp, fırsata çevirebilecek yeni girişimler için çok büyük iş potansiyelleri bulunuyor. Haydi, bırakın tüketici uygulamalarını; B2B’ye gelin, KOBİ’lerin size ihtiyacı var.
Yorumlar