Skip to main content

Girişimcilik dünyasında kafa karıştıran bazı konular uzun süredir dikkatimi çekiyor. Bu konuları dört maddeyle açıklığa kavuşturmaya çalışıyorum

Eğitim şart. “Hele bir işin belini doğrultalım da; sonra kafede, konferansta birilerini dinler, olmadı internetten de izler, ihtiyacım olan bilgiyi bir şekilde telafi ederek yoluma devam ederim” demeyin. Gereksiz bir sürü hata yapar, bolca da zaman kaybedersiniz. Ayrıca hayat bütün hataları yapacak kadar da uzun değil. “Okulu bıraktı” denilen Steve Jobs’un sonradan kaligrafi okuduğunu ya da Shakespeare’in edebiyat kursunu tamamladığını unutmayın. Evet, eğitimsiz girişimciler de var tabii ama bunlar ilginç örnekler olduğu için herkesin dikkatini çekiyor ve akılda kalıyor yoksa eğitimli olan oyun değiştiricilerin (change agent) adedi dünya genelinde çok daha fazla.

Ekip kurmayın. Madem ki bir iş fikriniz var, önce kendiniz bu fikre bir girişin. İlk üç aylık süreci kendi başınıza mücadele vererek geçirin. Böylece işin başında emin olmadığınız biriyle alelacele ortaklık yapmaz, girişimcilik konusundaki bilgi ve mücadele becerilerinizden kendiniz de emin olur, işi 360 derece gözlemleyerek her yönüyle öğrenir ve yönetebilecek aşamaya gelir, iş yürümeye başladığında hissenizi başlangıça göre çok daha değerli bir şekilde potansiyel ortaklarınıza sunabilirsiniz. Ekibinizi de bundan sonra kurarsınız. Başlangıçta ortak almak bana göre girişimcinin kendi konfor alanını güvence altına almak istemesiyle aynı şeydir.

İş planı yazmayın. İşin başında iş planı yazılmaz, bu sonraki işiniz. Çünkü, evdeki hesap zaten çarşıya uymayacaktır. Henüz ortada olmayan bir ürün/hizmet için tahminî bir satış rakamı ve kâr marjı belirleyerek sonra “Ben bundan ne kadar satabilirim acaba ki,” sorusunun yanıtını bulmaya çalışarak buna uygun yapay hedefler belirlemek ve hemen bir gelir modeli tasarlayarak parayı nasıl vururuza odaklanarak yola çıkmak hayli komik. Ne Facebook ne Twitter bu bakış açısıyla kuruldu. Plandan önce gerçek değeri oluşturmaya odaklanın, gerisini de boşverin. Diğer herşeye sonra bakarsınız.

Yatırımcıya koşmayın. Ülkemizde iş fikri olan girişimcilerin bir bölümü önce iş planlarını hazırlıyor, sonra bunu yatırımcılara sunuyor ve ardından da yatırım alırlarsa işe başlıyorlar. Ancak bu esnada girişimcilerin projeleri henüz fikir aşamasında olduğundan hisselerinin de önemli bir bölümü yatırımcının kendisine gidiyor. Çünkü yatırımcılar yapacakları bu yatırımın karşılığında henüz ortada somutlaşmış ve icraata geçmiş bir iş göremiyor ve fazla risk üstlendiklerini düşündükleri için de önemli bir bölüm hisseyi haklı olarak kendilerine talep ediyorlar. Bunun yerine işi yalın girişimcilik modeliyle en minimum formatta (Minimum Viable Product) hayata geçirin. Çalışıyorsa ardından iş planını yazarak sistemi geliştirmek için yatırımcıya gidersiniz. Bu sonraki işiniz.