Skip to main content

Günümüzün en sinsi ikilisi post truth (gerçek ötesi) ve popülizm kavramları, dünyayı farklı bir noktaya taşıyor

Gerçeklik ötesi (Post Truth) ve popülizm

06Demokrasi kimilerine göre sadece sandıktan ibaret, kimilerine göre de sandığın yanı sıra basın özgürlüğü, bilim özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğünün bir arada kullanılabilmesi. Demokrasi, sadece sandıktan da çıksa, tamamen özgür olan bir ülkeden de çıksa, oldukça sinsi iki ayrı tehdit altında.

Sadece demokrasi değil, bilim, sanat, kültür dahi tehdit altında. Bilgi çağı, insanlığa bilginin paylaşımı konusunda ne kadar sınırsız olanaklar verdiyse, bir o kadar da kötü ve yanlış içeriğin yayılmasına olanak verdi.

Eskiden tarih, dönemine göre din adamı, komutan, kral veya padişah gibi güç sahipleri tarafından tutulan yazıcılarla yazılırmış. Her devlet veya güç sahibi kendi politikasına göre yazdırdığı için tutulan tarih notları taraflı ve çoğu zaman abartılı olurmuş. Modern zamanların tarihini ise artık yazıcılar yazmıyor, basın, TV, kitaplar ve internet aracılığıyla milyonlarca kişi yazıyor. Ancak yazılan tarihin gerçek olup olmadığı noktasında kimse hem fikir olamıyor. Çünkü bugün kim güçlüyse, kim iletişim kanallarına hakimse, kim bu kanallardaki bilgiyi yönetebiliyorsa onun yazdığı doğru kabul ediliyor. Popülist söylemlerle ve uydurulmuş gerçekliklerle desteklenen tezler, bir müddet sonra kamuoyunda resmi tarihin veya bilimsel gerçekliğin yerini alabiliyor.

Objektif gerçeklerin önemi kalmadı

Günümüzün en sinsi ikilisi post truth (gerçek ötesi) ve popülizm kavramları, dünyayı farklı bir noktaya taşıyor. Kuşkusuz bu durumun sebeplerinden birisi ekonomik sınıf farklılıkları arasındaki uçurumun gitgide artması ve herkesin kendisine göre daha steril alanlarda yaşamayı talep etmesi.

Bu dönemde, herkes için aynı anda kabul edilebilir, objektif gerçeklerin önemi kalmadı. Kitlelere en popülist yöntemlerle yöneltilen, kitlelerin inançlarına, duygularına, toplumsal değerlerine oynayan ifadeler, bir müddet sonra gerçekliğe dönüşebiliyor ve o kitle için başka bir gerçeğin anlamı ve önemi kalmayabiliyor. İşin en ilginç kısmı ise, uydurulmuş veya manipüle edilmiş gerçeğin ısrarla ve körü körüne bu kitleler tarafından ölümüne savunulması. Birbirleriyle internette tavla okey oynayan, birbirleriyle mizah paylaşan kitleler, artık sosyal medyada birbirlerinin gerçeklerini çarpıştırıyorlar, birbirlerinin gerçeklerini manipüle etmeye çalışıyorlar. Komplo teorileri kolaylıkla taraftar bulduğu gibi, bilimsel gerçeklikler mizah ve alay konusu yapılabiliyor.

Halbuki internetin temel iddiası, insanlığa iki taraflı, etkileşimli, düşük maliyetli ve herhangi bir izin, ruhsat ve imtiyaz gerektirmeyen müthiş bir kitle iletişim ortamı sunabilmekti. İnternet, çok uluslu, ulusal ve yerel yönetimleri sorgulama, denetleme ve eleştirme anlamında fırsat eşitliği sağladığı gibi, örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma, imza kampanyaları düzenleme, haber alma ve haber verme gibi, demokratik hakların kullanılması için müthiş araçlar sunmuştu.

Kitleler, sosyal ve siyasal alana müdahale edebilen yeni bir güç (5. Güç) haline geldi diye sevinirken, onlar–bunlar, bizler–onlar diye ayrılan ve sosyal medyada birbirlerine saydıran insanlar haline geliverdi. ABD’de Trump’ın seçilmesi, Avrupa’da milliyetçi–ırkçı liderlerin yükselişi, İslamofobinin gitgide artması, Türkiye’de siyasi güçlerin tek bir elde birleşme çabası dünya tarihini yeniden şekillendirecek. Gelgelelim, elimizde internet gibi muazzam bir kaynak varken kimin gerçeği daha gerçek olacak, bunu bilemeyeceğiz.

NOT: İki sinsi tehlikeye karşı Türkiye’de güzel oluşumlar var: teyit.org ve dogrulukpayi.com