Bugünlerde Meclis’in önüne gelmiş bir yasa değişiklik tasarısı var. Bu tasarıya göre, internetteki içeriklere 5651 sayılı kanunda sayılan 10 sebep dışında, özel hayatın gizliliği ve kişilik haklarının korunması sebebiyle müdahale edebilecek. Buna göre, özel hayatın gizliliği ihlal edilen kişiler, bu ihlalin yer aldığı içeriklere tedbir olarak erişimin engellenmesi için mahkeme kararı olmaksızın doğrudan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) başvurabilecek. TİB bu kararı, yeni kurulacak olan Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından 4 saat içinde uygulanmak zorunda olacak. Bu erişim engelleme, gerekirse sitenin tamamı yerine yalnızca bir sayfanın erişime engellenmesi şeklinde mümkün olacak. Daha sonra kişiler mahkemeye başvurabilecek.
Erişim engelleme, sadece alan adı değil, URL adresi, IP adresi ve hatta DNS engelleme yoluyla bile yapılabilecek. Bu değişiklikler temel hak ve özgürlükler anlamında ciddi ihlallere konu olabilecek. Yeni düzenlemenin, sadece seçim süreci ve politik tartışmalar üzerine şekillendiğini söylemek güç. Zaten uzun bir süredir, devletin birçok biriminin internete nasıl müdahale edebilecekleri, internet trafiğini nasıl ve ne şekilde izleyeceklerine ilişkin çalışmaları olduğunu biliyoruz.
Özel hayat öne sürülerek engelleme yapılabilecek
TİB talimatıyla, özel hayatın gizliliği öne sürülerek birçok engelleme yapılabilmesi yürütmenin yargıya müdahale etmesine açıkça imkân tanımış, imtiyaz niteliğinde bir düzenleme. Kamuya mal olmuş kişiler söz konusu olduğunda sıradan yurttaşlardan daha dar kapsamlı bir “özel alan” söz konusu. Örneğin, bir bürokratın rüşvet alırken görüntüleri yayımlanırsa burada özel hayatın gizliliğinden bahsetmek yersiz, nitekim bu görüntülerin açıklanmasında kamu yararı vardır. Kural olarak, kişi kamuya mal olmuş bir kişi olsa bile hayatın gizli alanına müdahale edilemez. Ancak söz konusu kişi kamuya mal olmuş bir kişi ise ve kamu yararı söz konusu ise hayatın özel yönüne belirli bir miktar müdahale söz konusu olabilecek.
Özellikle URL adresi engellemesi, sitenin geri kalanı erişime açık kalacağı için kullanışlı bir çözüm gibi görünse de, bunu yaparken mecburen filtre kullanılacak ve kullanıcı ile servis sağlayıcı arasındaki tüm veri alışverişi izlenebilir hale gelecek. Trafik kayıtlarının tutulma şekli, kişisel verilerin tutulması, saklanması, kimin buna nasıl ulaşacağı, bu verilerin silinme süresi gibi detaylara ise yer verilmemiş.
Yasa tasarısı kapsamında erişim ve yer sağlayıcılara ekstra yükümlülükler de getiriliyor. İnternet trafiğinin belli merkezlerde toplanması ve süzülmesi gibi bazı teknik zorunluluklar da olacak. Tüm bu teknik detayların ciddi bir maliyeti olacak ve maliyet sonuçta internet sektörüne ve internet kullanıcısına yüklenecek. Türkiye’deki ağır vergi yükü, yüksek lisans ücretleri, teknik altyapı masrafları derken, Türk işletmeciler ve yer sağlayıcılar yurtdışındaki daha hesaplı servislerle rekabet etme şansını büyük ölçüde yitirecek.
Diğer yandan erişim engelleme yönündeki düzenlemeler de sansür aracı olarak kullanılmaya fazlasıyla müsait, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı nitelikte düzenlenmiş. İnternete getirilen her kısıtlama, bu düşüncenin arkasında olanları bir zaman sonra fazlasıyla zararlı çıkaracak. Çünkü internet kısıtlamaya gelmez.
Yorumlar