Genelde dört pervaneli modellerden (quadcopter) oluşan drone’lar, kolay kullanılabilmesi, hafif ve ucuz olması, kamera ve sensör bağlanabilmesi açısından oldukça fazla avantaj sunabiliyor. Her ne kadar henüz Türk polisinde görmesek de, birçok metropol polisi toplumsal olaylarda, olay yeri incelemede ve şehir trafiğinin kontrolünde drone’lardan yoğunca faydalanıyor. Drone’lar arama kurtarma alanında ise köpeklerden sonraki en büyük yardımcı haline geldi. Tarımsal ilaçlama ve yangın kontrolünün yanı sıra kargo taşımacılığı için kullanılan drone’lar reklam filmleri ve konserlerin canlı çekimleri için ticari alanda da rahat kullanım olanağı sağlıyor. Geçen yıl, Amazon kendi müşterilerine paket taşımak için drone’lardan yararlanacağını duyururken, Deutsche Post Almanya’da nehir üzerinden ilk taşımacılık deneyini ilaç taşıyarak yaptı.
Drone’lar ayrıca yeni bir hobi alanı olarak ortaya çıktı. İnternette binbir aksesuarının bulunduğu drone’larla ilgili kurulan özel kulüpler ve internet sitelerinde bir araya gelen meraklılar buluşup etkinlikler düzenliyor ve videolarını yayımlıyorlar. (bkz. Cem Özkaynak)
Drone’ların kullanım oranı ve sayısı arttıkça küçük çaplı kazalar ve krizler de yaşanmaya başladı. Örneğin, bir meraklı drone’unu Seattle’daki Space Needle kulesi üzerinde uçurunca, görevliler kuleye zarar verileceği endişesiyle dron sahibinin soruşturulmasını sağladı. New York’ta başka bir meraklının drone’u gökdelene çarptı. Los Angeles’ta göstericiler polisin drone kullanarak vatandaşı gözetlemesini protesto etti. İstanbul’da Gezi protestolarını havadan görüntüleyip internette yayımlayan bir meraklının drone’u polis tarafından silahla vurularak hukuksuz olarak düşürüldü.
Drone’ların hem ticarî hem de hobi olarak kullanım oranı arttıkça kamu otoritelerinin bu konuyu düzenleme ve kısıtlamalara tâbi tutmak isteği ortaya çıktı. Amerikan Havacılık Dairesi, drone’lar konusunda taslak hazırlamaya başladı. ABD’deki bazı drone kullanımlarına güvenlik veya zarar verme nedeniyle para cezaları uygulamak istense de yasal düzenleme olmadığından mahkemeler konuyu kapatmak zorunda kaldı. Türkiye’de Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, 30.10.2013 tarihli talimat düzenlemesiyle, şimdilik model uçaklar, hobi droneları ve ağırlığı 4 kg’dan, hızı 50 km’den az ve irtifası yerden 100 metreden az olan İHA’ları kapsam dışı bıraktı. Yani, bu sınırların altında olan drone’lar henüz bir düzenlemeye tâbi değil. Ancak sınırı aşan dronların uçurulması için İHA pilotu lisansı ve uçuş izni gerekecek.
Drone’ların getirdiği sorunları hukukun genel hükümleriyle çözmek mümkün
Küçük drone’lar için özel bir düzenleme olmasa bile, bazı meseleleri hukukun genel hükümleri ile çözebilmek mümkün. Bazı örnekler vermek gerekirse: Drone olsun olmasın, herhangi bir hava aracı askerî bölgelerin ve stratejik hassas bölgelerin üzerinde uçamaz. Aksi halde, düşürülmesi, el konulması ve sahibine ceza soruşturması yapılması gündeme gelebilir. Ayrıca, drone’ları özel mülkiyete konu bir bina ya da arazi üzerinde uçurmak, özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesine yol açabilir. Özel mülkiyet olmasa bile, plajların ve caddelerin üzerinde uçurulup kişilerin tanınabileceği biçimde görüntü alınması ya da sivil casusluk yapılması mahremiyeti ihlal anlamında hem suç hem de hukuka aykırılık oluşturabilir.
Drone’ların mala ve cana zarar verici boyutunu da düşünmek gerekiyor. Her ne kadar drone’lar, özel yazılımları ve GPS alıcıları sayesinde düşme ve kaybolma riskini en aza indirse de, yeterli deneyime sahip olmaksızın, rüzgâr hesaba katılmaksızın ve kalabalık yerlerde güvenlik kurallarına uymaksızın uçurulduğunda kontrolsüz kalıp düşerek veya çarparak birilerini veya hayvanları yaralayabiliyor. Bu tür durumlarda drone sahipleri, cezaî soruşturmanın yanı sıra hukukî tazminat talepleriyle de karşılaşabilir.
Drone teknolojisi kuşkusuz çok daha fazla ilerleyecek ve insanlığa çok daha çeşitli faydalar sağlayacak. Yakın bir zamanda drone’lara ilişkin özel düzenlemeleri göreceğimizi söylemek mümkün. Drone meraklıları ise sorumlu kullandıkları sürece bir sorun yaşamayacak.
Yorumlar