Yazılarımı takip eden okuyucularım Haziran ayı Digital Age için “Dijital Dönüşüm Bakanlığı” başlıklı yazdığım makaleyi hatırlayacakladır. O makalede devlet yönetiminde dijital dönüşüm odaklı bir yapının kurulması gereğini ortaya koymuş idik.
Yeni yönetim anlayışında artık doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı çalışan Dijital Dönüşüm Ofisi olacak. Bu önemli gelişmenin ilerleyen zamanlarda ülkemiz için büyük avantajları beraberinde getireceği aşikârdır. Bunun yanı sıra ülkemiz için Dijital Dönüşüm Yol Haritasının detaylı bir şekilde ortaya konduğu “Dijital Türkiye” çalışması düzgün şekilde ilerlerse çok değerli çıktılar elde edilecektir.
Haziran makalesinde bu tip yapıların aslında dijital ekosistemlerin kurulmasına öncülük ettiğini belirtmiştim. Bu makalede dijital ekosistemlerin öneminden bir kez daha bahsedeceğim. Çünkü dijital dönüşümde başarı hem özel sektörde hem kamusal düzende dijital ekosistemleri ne kadar iyi kurduğumuzla doğrudan ilintilidir.
İçinde bulunduğumuz dijital çağ, şirketlerin birbirleriyle daha çok işbirliği yapmalarına imkân tanıyor. Devir eski devir değil. Şirketler son zamanlarda rekabetçi olmadıkları, maliyetleri indirebilecekleri, tekrarlayan işlerde işbirliği yapmaya başladılar. Söz konusu işler firmalarda aynı şekilde yapılan, şirketlerin ana faaliyeti olmayan alanlarda oluyor. Geçtiğimiz ay içerisinde büyük zincirler küresel satın alımlar konusunda uzun vadeli ortak ekosistemler kurulmasına öncülük ettiler
En değerli ekosistem hangisi olacak?
Kurumların bu işbirlikleri sayesinde maliyetleri düşürebildiklerini hep birlikte göreceğiz. İmkânsız denen ortaklıklara şahit olacağız. Firmalar, aslî görevlerini geliştirip daha fazla müşteriye ulaşmaya odaklanırken, satın alma, muhasebe, insan kaynakları gibi diğer işler, bu konularda uzman şirketlere bırakılacak. Bu ise kurulan dijital ekosistemler üzerinden yapılacak.
En değerli ekosistemlerin başındaysa tek başına bir şey ifade etmeyen ama başka veriler eklendiğinde çok anlamlı hale gelen verilerin bir araya getirildiği ekosistemler olacaktır. Çünkü bu verileri sağlayan tarafların her birisi için kendi verisi anlamlı değilken başka verilerle bir araya geldiğinde çok değerli veri kümeleri ortaya çıkabilecektir. Buna en güzel örneklerden birisi Avrupa kökenli bir traktör üreticisinin traktör lastiğine yerleştirdiği sensörlerin yardımıyla topraktan aldığı verileri, geçmiş ve olası gelecek hava durumu tahminleriyle birleştirildiğinde o toprak için en doğru tohumlama dizilişini direksiyonun başındaki çiftçiye ekrandan hemen anlık olarak gösterebilmesidir.
Ülkemizde veri odaklı dijital ekosistemlerin kurulması tüm şirketlere kazandırabilir. Özellikle müşteri davranışlarını doğru tahmin etme ve gerçek ihtiyacı anlık olarak saptayabilmek ancak ve ancak birçok taraftan gelen verinin ortak bir alanda toplanması ve toplanan verilerin her bir şirket için anlamlı hale getirilip paylaşılması ile mümkün olacaktır.
Eğer yerli ortak veri sistemlerini oluşturmaz isek bir zaman sonra tüm şirketlerimize müşteri davranışlarını takip edebilen, anlamlı bilgileri sağlayan yabancı veri sağlayıcıların onların istedikleri şekilde limitli veriyi sunduklarını ve bu tip hizmetlerin şirketlerimizin giderlerinde mecburi şekilde önemli rakamlara ulaştıklarını göreceğiz.
Kendi dijital ekosistemlerimizi kurma yolculuğumuza ortaya konacak ve uygulanacak veri politikalarıyla birlikte veri platformlarının ve bu platformların devamı olan yapay zekâ platformlarının kurulmasıyla başlayabiliriz.
Yorumlar