İnternet ortamında, bir marka, şirket veya kişi hakkında olumlu içeriğin artırılması kadar olumsuz içeriklerle mücadele edilmesi de ayrı bir zorunluluk haline geldi. İşte bu tür olumsuz içeriklerle mücadele yönteminin adı “çevrimiçi (online) itibar yönetimi” oldu.
Birçok kişi / şirket veya marka kendisinden her zaman olumlu bahsedilmesini ister. Doğal olarak da, aynı şekilde kendisinin kötü veya istenmeyen bir şekilde anılmasını istemez. Bu sebepten dolayıdır ki, marka ve şirketler tanıtım ve olumlu imaj yaratmak için yüklü bütçeler ayırıyorlar.
Sosyal ağların toplumun her kesimine hitap etmeye başlamasıyla da dijital mecraların payı daha da büyüdü. Dijital alanlar, bir yanda marka ve şirketler hatta kişilerin tanıtımı için neredeyse sınırsız bir olanak sağlarken, diğer yandan büyük kitlelerin İnternet’i hayatlarının merkezine almasıyla birlikte marka, şirket ve kişiler için olumsuz içeriklerin de yayılmasına sebep oldu. Bir marka hakkında kötü deneyimi olan birisinin yazdığı olumsuz içerik, sosyal ağlar ve tüketici siteleriyle yüzbinlerce kişiye kolaylıkla ulaşabilir hale geldi.
İnternet ortamında, bir marka, şirket veya kişi hakkında olumlu içeriğin artırılması kadar olumsuz içeriklerle mücadele edilmesi de ayrı bir zorunluluk haline geldi. İşte bu tür olumsuz içeriklerle mücadele yönteminin adı “çevrimiçi (online) itibar yönetimi” oldu.
Artık tüketici bir markayı satın almadan evvel, o marka hakkındaki deneyimleri olanların görüşlerine yer veren forumları kullanıyor. Bir personel işe girmeden evvel, şirketi araştırıyor, ya da tam tersi şirket, işe alacağı personelin İnternet’ten geçmişini araştırıyor. Bir doktor veya avukat arandığında bile, o kişilerin İnternet’teki itibarına bakılarak karar verilebiliyor. Bir bürokrat atanırken, basın hemen o kişinin hakkında daha önce çıkmış haberleri tarayıp o kişi hakkında bilgi toplamaya çalışıyor. Sonuç olarak kişi, marka veya şirketler hakkında izlenimlerimizi arama motoru sonuçlarına ve sosyal ağdaki etkinliklerine göre belirlediğimiz bir dönemdeyiz.
Eskiden bir kişinin bir habere konu olması sadece o gün etki doğururken, bugün haberlerin yüzlerce sitede yayınlanmış olması sebebiyle kişinin geçmişinden kurtulması mümkün olamıyor. Örneğin, bir suçlamadan dolayı tutuklanmış bir kişi sonrasında beraat etse bile uzun yıllar o kişinin tutuklandığına dair haberlere kolaylıkla ulaşılabiliyor. Kişi hakkında yazılan bir yazı asılsız olsa bile, üstüne eklenen yorumlar ve sosyal medya paylaşımları ile büyük kitlelere yayılması mümkün olabiliyor. Aynı şey marka ve şirketler için de geçerli. Çünkü en dolgun bütçelerle tanıtım faaliyetleri yapılmış olsa dahi, İnternet’teki olumsuz içerikleri engellemek o kadar kolay olmayabiliyor.
Çevrimiçi itibar yönetiminde iyi analiz ve dikkat gerekli
Çevrimiçi (online) itibar yönetimi adıyla ortaya çıkan yeni bir sektör, olumsuz içerikleri hukuk yoluyla silmeye çalışırken, diğer yandan olumlu içeriklerin ön plana çıkması için teknik yöntemler kullanıyor. 5651 sayılı İnternet yasasının 9. maddesi kullanılarak önce ihtar daha sonra da mahkeme kararıyla olumsuz içeriklerin birkaç günde çıkarılması sağlanabiliyor.
Tabii, bu işin bir de ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı kısmı var. Olumsuz olan bir içerik, ifade özgürlüğünün kullanımı sonucunda ortaya çıkmış ve eleştiri sınırlarını aşmamış olabilir. İşte bu durumda, mahkemeler bu yöne dikkat çekerek olumsuz içeriğin kaldırılmasına her zaman cevaz vermiyorlar. Doğru olan da budur, zira olumsuz içeriğin kaldırılması için gerçeğe aykırılığın veya eleştiri sınırlarının aşıldığını ispat etmek gerekiyor.
Bazen de, olumsuz içeriğin kaldırılmaya çalışılması Streisand Etkisi yaratabilir. Çok fazla kitleye ulaşmayı başaramayan bir olumsuz içeriğin hukukî veya teknik olarak kaldırılmaya çalışılması ise olumsuz içeriğin katlanarak çoğalmasını ve daha fazla kişiye ulaşmasına yol açabilir. Bu sebeple, çevrimiçi (online) itibar yönetiminin iyi analiz edilmesi ve dikkatli yapılması gerekiyor. Belki de bazı olumsuz içeriklere hiç müdahale edilmemesi daha da yerinde olabilir.
Yorumlar