Aslında blockchain’i daha iyi ve hukukî bir şekilde anlatmak için Girişimci Cemil Türün’ün kullandığı çek örneğini vermek iyi olacak. Bir çek, keşidecisi tarafından yazılır ve günü geldiğinde paraya çevrilmesi için lehdara verilir. Lehdar, bu çeki bankada paraya çevirmek yerine arkasına isim imzadan oluşan cirosunu atarak bir başkasına devreder. Çeki her devralan, bir öncekinin cirosuyla kendisine geçmiş çeki bir ödeme aracı olarak başkasına da aynı şekilde devredebilir. Burada önemli olan, her bir cironun kendisinden önceki ve sonraki ciroyla adeta zincir halkaları şeklinde birbirini takip ediyor olmasıdır. Dolayısıyla, devreden ile devralan arasındaki her bir alacak ilişkisi özel olmakla beraber, çekin son lehdarından ilk lehdarına kadar olan tüm zincir de takip edilebilir hale gelmektedir. İşte blockchain, çek örneğindeki gibi, hem taraflar arasındaki güvenli veri (varlık) alışverişini sağlayabiliyor, hem şeffaflık sağlıyor, hem kimsenin tekelinde olmadığı için veriler serbest kalabiliyor, hem de geriye dönük manipülasyon ve değişiklik ihtimalini ortadan kaldırabiliyor.
Bugün genellikle bitcoin’in altyapısında bulunan teknoloji, bankacılık alanında para transferi, borsa alanında hisse alım satımı, vatandaşlık alanında elektronik kimlik, oy kullanma, tapuda dahi işlem yapabilme ve hukuk alanında dijital sözleşmeler imzalayabilme gibi birçok alanda kullanılabilecek. Mevcut kimlik doğrulama ve veri transfer teknolojileriyle bu işlemler zaten bugüne kadar yapılabiliyordu, ancak blockchain teknolojisi, özellikle merkezî olmayan ve herhangi birisi ya da kurum tarafından kontrol edilememesi, maliyetleri aşağıya çekmesi, veri güvenliğini sağlaması, sahtekarlığı azaltması, manipüle edilememesi ve işlem geçmişini görebilme gibi özellikleriyle mevcut teknolojileri birkaç adım daha ileriye taşıyabiliyor.
Blockchain’e ilgi büyük ama hukukî tarafa da dikkat
Blockchain konusu, birçok ülkenin, bankanın ve çokuluslu şirketlerin gündemine girmiş durumda. Örneğin Avustralya, ehliyet, nüfus cüzdanı ve pasaport gibi tüm kimlik belgelerini blockchain teknolojsiyle birleştirmeyi ve dijital olarak her ortamda kullanılmasını planlarken, J.P. Morgan, Citi ve Accenture gibi finans kuruluşları kendine özgü bir blockchain sistemi kurmayı amaçlıyor. Microsoft, blockchain uyumlu bulut teknolojilerini geliştirirken, teknoloji borsası Nasdaq bu alana milyonlarca dolarlık yatırım yapıyor.
Blockchain teknolojisi dünyada heyecanla karşılanırken, hukuksal anlamda da dikkatleri üzerine çekiyor. Zira, bir yandan fırsatlar yaratan blockchain, diğer yandan regülasyondan uzak yapısıyla tehditlere de açık bir kapı bırakıyor. En başta devletlerin vergi toplama hakkına yönelik tehditler içeren blockchain, kara para aklama ve sınırlar ötesi para transferlerini kolaylaştıran yapısıyla dikkat çekiyor. İşlemlerin anonim yapılabilmesine karşılık zincirdeki her aşamanın takip edilebilmesi, ticarî sırlar ve bireysel mahremiyet alanında sorunlar yaratmaya aday görünüyor.
Blockchain geleceğin hukukçuları açısından yepyeni bir alan yaratacak gibi görünüyor. Halihazırda bitcoin meselesi devletler tarafından daha yeni anlaşılmaya ve kontrol edilmeye çalışılırken, yepyeni alanlar yaratan blockchain teknolojisi hakkında regülasyon çalışmaları illa ki gündeme gelecek. Hukuk dünyasını kökünden değiştirebilecek bu teknolojiye hazırlıklı olmak çok önemli.
Yorumlar