Merkezsiz yapıların mükemmel işleyebileceğini gösterecek bir para birimi, merkez bankaları, hatta hükümetlere olan ihtiyacımızı sorgulatabilir mi?
Bilgisayar ağlarının birbirine bağlanmasıyla ‘ağların ağı’ olarak bilinen İnternet’in en önemli özelliği bundan hareketle merkezi olmayan bir yapıda olması. Ağdaki her bir noktanın herhangi başka bir nokta ile eşit imkânlara, aynı seviye önceliğe sahip olması, kimseye kendi kurallarını dikte etme imkânı tanımıyor. Suyun başını tutan, politika yapıcılara sistemi yeni girişimlere kapatma baskısı yapabilecek yapılar etkin olamadığından, kendi kodlarını emeğiyle ortaya koyan biri neredeyse masrafsız olarak devlere meydan okuyan yeni işler çıkarabiliyor, Google, Facebook, eBay gibi.
Ağdaki noktalar arasında doğrudan birebir (Peer-to-Peer, P2P) bağlantı ve veri transferi imkânı, bunun üstüne kurulu Napster gibi uygulamalarla müzik endüstrisini kökünden salladı, 1 dolara parça satmak zorunda kalan endüstri hala dijital öncesi maddi büyüklüğüne ulaşmaya çalışıyor.
Kısa sürede çok endüstriyi değişime iten internet, ‘para’ üretimini de sarsacak mı? 2009’da işler hale gelen ‘bitcoin’ para birimi merkez bankası gibi yönetici bir otoriteye sahip değil, arkasında sistemin garantisi bir devlet kurumu da bulunmuyor. 10 dakikalık aralıklarla belirli miktarda bitcoin, karmaşık denklemleri çözen bilgisayarlarca sisteme ‘basılıyor’. Şu anda 11 milyon olan dolaşımdaki bitcoin miktarı 2020’de 18 milyona ulaşacak, üretimi gittikçe yavaşlatan formülasyon gereği 21 milyona 2140 yılında çıkıp orada kalacak.
2010 ortasında 1 dolarla 12 bitcoin alınabiliyorken G.Kıbrıs’taki likidite krizi korkusuyla tasarrufların bitcoine dönerek ülke dışına çıkarılma çabasıyla 1 bitcoin 260 dolara el değiştirir oldu! Balon gibi gelebilir ama krizden çıkmak, ekonomiyi canlandırmak için kâğıdın üstüne 1000 dolar, yen veya Euro yazısı basıp dolaşıma bolca para ‘döken’ devlet idareleri zaten geçmişte enflasyona, hiper enflasyona yol açtı. Almanya’da 1 trilyon kâğıt markın 1 altın mark etmediği dönemler yaşandı, ülkemizde ‘milyon’u hâlâ telaffuz ediyoruz.
Bitcoin gibi düzenlenen bir sistemde sınırlı para basılacak olması ilgi çekici; enflasyon değil sürekli deflasyon, yani elimizdeki 100 TL’nin seneye daha çok ekmek alması söz konusu. Bu da insanları alışverişten alıkoyabilir. Fakat böyle bir eğilimi deneyimlemediğimizden iktisadî sonuçları kestiremiyoruz. Bitcoin’in çok iyi açık anahtarlı şifrelemesi ve de her bir işlemin ve sahibinin mutlak gizliliği de diğer üstünlükleri.
Sistemin güvenliği, her bir işlemin, bitcoin el değişimin sistem kullanıcısı olan tüm bilişim cihazlarında kaydının tutulması ve onaylanmasıyla kayıtlara geçmesi! P2P tabanlı küresel boyutta doğrulama özelliğinin yanında, P2P para transferinin de neredeyse maliyetsiz olması, mevcut ödeme sistemlerine göre üstünlük sağlıyor.
Fakat Bitcoin gibi bir sanal paranın çok daha devrimci ve çarpıcı mesajı, parayı üretme ve yönetme tekeline karşı sorgulamalar yaratması olabilir. Müzik, medya gibi sektörlerde, devlerin lobi çalışmasıyla P2P etkisine sınırlı tepki veren hükümetler, iş patronaj gelirlerini elde ettikleri merkez bankalarına dayanınca farklı, kuvvetli tepkiler verecek mi?
Kuşkusuz Bitcoin hayranlık uyandırıcı bir matematiksel yaklaşımla modelleme denemesi. Çok zor olan ise insanî müdahale gerektirmeyecek bir matematiksel modeli, gelecekte nasıl depremler yaşanabileceğini kestiremeden, bugünden tasarlayabilmek. Sık sık onlarca ülkeyi etkileyen ekonomik krizler yaşadığımızdan sağlıklı bir küresel ekonomik sistem oturtamadığımız ortadayken internet bize yeni bir soru işareti gösteriyor; seçilmişler, atanmışlar ve biz seçmenlerle ilgili!
Yorumlar