Skip to main content

Gençliğinde “Uzay Yolu 1999” ile büyüyüp, filmin konusunun geçtiği yıla geldiğinde “Gerçekle hiç ilgisi yokmuş” diyenlerin korkmaya başladığı yıllara girdik. Ya da George Orwell’ın “1984” romanını okurken, “Ne kadar da hayalciymiş,” diyen ergenlerin, inanılmaz dönüşüm karşısında kendini çaresiz hissettiği yaşlardayız

Bilim kurgu filmleri gerçekten bilimin kurgusu mu?

Yönetmenliğini Steven Spielberg’in yaptığı bilim kurgu filmi “Yapay Zekâ” (Artificial Intelligence, 2001) konusuyla yakın geleceği anlatıyor gibi: 21. yüzyılın ortalarında bir mucit, kendi varlığından haberdar olan yeni bir tür bilgisayar geliştirir. Bu icadın temel amacı, kendini insan yerine koyarak, insanlığın ortak sorunlarına çözüm bulmasıdır. Bu tür yapay zekâ çeşitli robotlara monte edilir.”

Bugün geldiğimiz noktada ise, ABD Ulusal Trafik Güvenlik İdaresi, Google’ın sürücüsüz aracını kullanan yapay zekâyı “sürücü” olarak tescil etti. Geçtiğimiz yıl, dahi fizikçi Profesör Stephen Hawking yaptığı açıklamada bir tehlikeden bahsediyordu: Yapay zekâ, kendisini geliştirmeyi sürdürebilir ve hatta kendisini yeniden biçimlendirebilir. Son derece yavaş bir biyolojik evrimle sınırlı olan insanlar, bu tür bir güçle yarışamaz.”

Hatırlatmakta fayda var… Hawking, Intel’e ait akıllı telefon klavye uygulaması olarak çalışan bir yapay zekâ teknolojisi aracılığı ile konuşabiliyor.

Efsanevî yazar Philip K. Dick’in bir kısa öyküsünden yönetmen Steven Spielberg tarafından sinemaya uyarlanan “Azınlık Raporu” (Minority Report, 2002) filminde,  psişik güçlere sahip kâhinler ve bazı teknolojik aygıtlar sayesinde cinayetleri daha işlenmeden önce fark edip suçluları yakalayan özel bir polis biriminden bahseder.

sas

Hitachi Data Systems şirketi, Öngörücü Suç Analizi” (PCA) adında bir yazılım sistemi geliştirdi. Bu sistemle, suç işlenmeden önce güvenlik kamerası kayıtlarından, sosyal medya paylaşımlarına, oluşan bütün veri katmanları içinden eş zamanlı takibi yaparak önleyici bir enstrüman görevini yerine getiriyor. ABD’de de Ulusal Adalet Enstitüsü’nün önleyici polislik için bugüne kadar sağladığı destek 24 milyon dolara ulaştı.

Christopher Nolan tarafından yönetilen epik bilim kurgu türündeki film “Yıldızlararası” (Interstellar, 2014), oluşan bir solucan deliğinin zamanı bükebildiğinin fark edilmesi konusunu işler. Hatta, iki ayrı zamanda yaşayan insanlar, bu solucan deliği sayesinde konuşabilmektedirler. Einstein’ın izafiyet teorisindeki temel prensiplerinden birini oluşturan kütleçekim dalgaları” üzerine yapılmış bu film, entelektüel içeriği yüksek bir bilim kurgu olarak değerlendiriliyordu.

Şubat ayı içinde, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’ne bağlı Lazer Interferometer Kütle Çekim Dalgası Gözlemevi (LIGO) Laboratuvarı ve İtalya’nın Pisa şehrindeki Avrupa Gözlemevi (VIRGO) tarafından gerçekleştirilen çalışma sonuç verdi. Bu çalışma ile bilim dünyası kütleçekim dalgalarının keşfine şahit oldu.

Trone (1982), Brainstorm (1983), Virtual Reality (1995), Matrix (1999), Simone (2002) ve Mr. Nobody (2009) filmlerini izleyenler bugün gündemimizde olan virtual reality (VR,  sanal gerçeklik) üzerine üretilen cihazları, gelecek senaryolarını dinlediğinde de benzer şekilde ürküyorlardır.

Robot dünyasının geleceğini anlatan, o kadar çok film vardı ki, buraya sıralayamadım bile.

Anlaşılan o ki, bilginin kırılacağı yakın gelecekte; yapay zekâ, sanal gerçeklik ve robot teknolojisinin harman olduğu bir dönemi yaşayacağız. “İklim değişikliği” ile ilgili olumsuz gelişmelerin hızına ve dünyadaki “bireysel güvenlik” ihtiyacının sistemli artışına bakarsak; evinden kafasını çıkaramayan ve steril ortamlara mahkum insanoğlu için, ileride bu üçlü vazgeçilmez bir çözüm olmak durumunda bırakılacak.

Bu kadar filme rağmen, hazır değil misiniz? O zaman sorun sizde!

“Savaş barıştır… Özgürlük köleliktir… Bilgisizlik kuvvettir…” (1984, George Orwell)