Çoğu başarılı iş adamının hikâyesi zorluklarla mücadeleye yönelik çeşitli anekdotlar içerir. Başarmanın belirli bir hedefe ulaşmak olduğunu kabul edersek ve bu süreçte de karşılaşılan zorlukları engel olarak tanımlarsak kişinin başarılı olabilmesi ancak bu engellere göğüs gerebilmesiyle mümkündür. Bunun da yegâne yolu kişinin dayanıklılığını artırmasıdır. Siz de düzenli antrenman yaparak kişisel dayanıklılığınızı artırabilir, zorluklara karşı bakış açınızı değiştirebilir, sonuca ulaşma/başarma becerilerinizi iyileştirebilir ve bir süre sonrasında “başarma alışkanlığı” kazanabilirsiniz.
Her fırsatta ifade ettiğim gibi ben iyi bir savaşçı ile başarılı bir girişimci arasında fazla bir fark göremiyorum. Temelde her ikisi de kıt kaynaklara ve olumsuz çevresel faktörlere rağmen mücadeleyi sürdürüyor. Komandolar tüm bu zorlu koşullarda bile hedeflerine ulaşabilmek için öncesinde çok ciddi bir eğitimden geçiriliyor. Eğitim süreçleri sırasında aşırı derecede uykusuz bırakılma, güneş ışığından mahrumiyet, zaman bilincinin kaybettirilmesi, dar alanda yatırılma, yüksek ses, ani şoklar, aşağılanma ve sandep (Sensory Deprivation) yani duyuların bilinçli olarak kısıtlanması – gözlere bant bağlanarak kişinin görmesinin engellenmesi gibi çok çeşitli zorlu etaplardan geçen bu özel birlik mensupları eğitim bittiğinde son derece yüksek bir özgüvene sahip oluyorlar. İşte, bu özgüven de onları tüm özel harekâtlarda karşılaşacakları her türlü zorlukta, “Ben bunu aşarım çünkü benzerlerini de aşmıştım” kafasıyla yaklaşmaya alıştırıyor.
Hayallerinize canınızı yakmadan ulaşamazsınız
Aynı durum ve kuralların ben girişimciler (serbest ve kurum içi girişimciler) için de aynen geçerli olduğunu görüyorum. Bugün projesini hayata geçirmek için yalın girişimcilik (lean startup) akışını kullanan bir girişimcinin cebinde fazla parası olmadığından sıkı bir mücadeleye de hazır olması gerekiyor. Bu mücadele ekseninde her şeye tek başına ve sıfırdan başlayan bir girişimcinin haftada 100 saat çalışması, ciddi miktarda uykusuz kalması, eline geçen irili ufaklı her türlü bütçeyi işine aktararak yediğinden, içtiğinden kesmesi ve sıfıra yakın bir sosyal yaşantıya sahip olması gerekiyor. Tüm bu zorlu etaplarda da aile-arkadaş çevresinin ona başaramayacağını söylemesi durumunda bile -bunu da çok temel düzeyde aşağılanma olarak kabul edebiliriz- girişimcinin mücadeleyi bırakmaması şart.
Biz Girişim Savaşçıları’nda bu vizyonla çalışıyoruz ve çok çeşitli zorlayıcı uygulamaları ardı ardına alan girişimcilerin bir süre sonra kendi performanslarının zirvesine çıktılarına tanık oluyoruz. “Ben her engeli aşarım” duygusunu yaşayan bir girişimciyi sonrasında projesini odaklamak daha mümkün hale geliyor.
Size son sözüm şu: Hayalleriniz varsa bunlara kendi canınızı yakmadan ulaşamazsınız. Önce çok isteyeceksiniz, ardından her türlü baskıya tahammül edeceksiniz, sonra odağınızı kaybetmeyeceksiniz ve ardından doğru yöntemi bulana kadar denemeye devam edeceksiniz. Bazen yöntemi, bazen de projeyi değiştirmeniz gerekebilir ama bunu da ancak denemeye devam ederek tespit edebilirsiniz. Beden yıprandıkça, ruh olgunlaşır.
Yorumlar