Audrey, Automatic Digit Recognition (Otomatik Rakam Tanımlayıcı), 1952 yılında Bell Laboratuvarlarında üretildiğinde, bu devasa bilgisayarın ‘phonemes’ olarak adlandırılan oldukça sayılı adetteki sesli komutu algılayabiliyor olmasının, bugün milyarca dolarlık bir endüstrinin yaratımında öncü olabileceğini muhtemelen kimse düşünemezdi. Oysa bugün Google Home ve Assistant ile, Amazon Alexa ile, Microsoft Cortana ile, Apple Siri ile, Samsung da Bixby ile ‘sesin’ bir insan – sistem etkileşim komutu olarak kabul görmesi adına yerleşik tüm yargıları teker teker yıkıyorlar. Teknoloji üreticilerinin bu yoldaki hem yoldaşları hem de insanı merkezde tutmalarını mümkün kılanlar ise UX Designer’lar (kullanıcı deneyim tasarımcıları). UX ile ilgilenen profesyonellerin belki de en sık işittikleri ve yanıtlamak zorunda kaldıkları soru: “Peki siz UI da yapıyor musunuz?” olmuştur. Ne yazık ki kabul etmemiz gerekir ki (UX Designer’ların (kullanıcı deneyimi tasarımcılarının) ürettikleri çıktıların araştırma bulguları ve deneyim haritalarıyla onların düşük çözünürlük ekran eskizlerinde kaldığı, kullanıcı arayüzlerine kadar uzanmadığı, ‘o işin’ başkalarının işi olduğuna dair tüm dünyada geçerli bir önyargı mevcut. Diğerleri adına konuşmak istemem ancak durum, en azından kurucusu olduğum deneyim tasarım stüdyosu için son altı yıldır bu şekilde. Öte yandan, sesli komut sistemleri engellenemez bir hızda akıllanıyorlar. İnsan hayatına entegre olma hızları da akıllanmalarıyla pozitif korelasyonda ilerliyor. Bu gelişmeler destekler şekilde, kullanıcılar tarafından ‘kabul edilme oranları’ da yükseliyor. Her ne kadar UX alanındaki uzmanlar için yeni olmasa da bir arayüz tasarım alt dalı VUI (Voice User Interface) Design, ana akım medyada 2020’de çokça kendinden söz ettirecek. Bu görece yeni deneyim tasarımı formatı, yukarıdaki “Peki siz UI da yapıyor musunuz?” sorusunun yanıtını daha da karmaşık hale getirecek. Eğer iç görümde yanılmazsam sorumuz “Tamam, siz UX’çisiniz ve anladım ki UI da yapıyorsunuz. Peki ya VUI? VUI da yapıyor musunuz?”a dönüşecek.
Yan sayfadaki Statista grafiği, sorunun ortaya çıkışının arkasındaki tüketici & üretici devinimlerini özetliyor:
2019’da 3,25 milyar cihaz üzerinde sesle komut edilen arayüzlere sahip (Voice User Interface Enabled) etkileşim sağlandı. Bu rakamın 2020’de yüzde 26 oranında artarak 4 milyarı geçmesi, 2023’te ise 8 milyarı (ki bu rakam dünya nüfusunun üzerinde) bulması bekleniyor. Eğer bu kadar çok sesle etkileşim kurulacak cihaz varsa, daha doğrusu, üreticiler, masaüstü, laptop, akıllı TV’ler & ev sistemleri, araç içi bilgisayarlar ya da evlerimizdeki tüketici bilgisayarı olarak nitelendirilen Alexa vb. donanımlara durmaksızın VUI destekli komut sistemleri eklemeye devam ediyorlar ise insan – sistem etkileşimdeki yeni girdi formatının, klavye girdileri ile değilden ‘ses’ aracılığıyla olacağını düşünmemek için oldukça tutucu olmak gerekir, öyle değil mi? Düşünün, geçtiğimiz yıla kıyasla ne sıklıkla otomobil kullanırken sesli komut vererek birisini arıyorsunuz? Ya da akıllı telefonunuza sesli girdi sağlayarak ‘Google araması’ gerçekleştiriyorsunuz? Ya da bindiğiniz kaç taksinin şoförü Yandex’e adresi klavye kullanmaksızın giriyor? (İçinizden “Yahu hakikaten bu dediklerin daha sık başıma gelmeye başladı.” diye geçiriyorsunuz, öyle değil mi?)
Bir deneyim tasarımı unsuru olarak ‘ses’
Bu durumun arkasında sadece yazılımsal gelişmeler, daha hızlı işlem yapabilen işlemciler, veriyi daha yüksek oranda sıkıştırıp buluta gönderip geri alabilen yöntemler (ve hatta mikro işlemciler üzerinde işlemi buluta bile göndermeden yapabilen algoritmalar) olduğunu mu sanıyorsunuz? Peki ya engelli bireylerin hak ettikleri kadar olmasa geçmişe kıyasla daha fazla hayatın içerisine dahil edilmesinin avukatlığını yaparak ‘sesli komut sistemleriyle’ onları insan – sistem etkileşiminde aktif birer aktör yapmamızı mümkün kılan kullanıcı deneyimi araştırmacıları ve tasarımcıları, onların bu dönüşümde hiç mi payları yok sanıyorsunuz? Ya da çağımızın hastalığı multi-tasking’in yarattığı çoklu odak bölünmesinin verdiği hasarı minimuma indirmek için özellikle araç kullanımı esnasında sesli komut sisteminin dikkat kaybını önleyecek şekilde araç içi yazılım sistemlerine entegrasyonunu üreticilerin dikkatine sunan VUI Designerlar, onları es mi geçeceğiz? İnsan sistem etkileşimi mi teknolojiyi takip ediyor yoksa tam tersi mi tartışmasına hiç girmeden kabul etmeliyiz ki artık sesimiz aracılığıyla bilgisayarlarla iletişim kurmak sadece bilim kurgu filmlerinde kullanılan bir yöntem değil.
2020’de kullanıcıların her şeyi yapmak için daha az zamanı, sabrı ve odağı olacak. İşin kötüsü ‘yeni bir şeyi öğrenmek’ için de düne kıyasla daha az efor harcamak isteyecekler. İşte bu sebeplerle, teknolojisine oldukça uzun süredir yatırım yapılan ses ve onun arayüz tasarımı VUI Design herkes için büyük bir fırsat. Lütfen, sesli komut sistemi yatırımı adına (muhtemelen sırf rakibiniz yapıyor diye) hayatınıza dahil ettiğiniz ‘chatbot’ları kısa bir süre için bir tarafa bırakın ve kendinize sorun: Sesin, bir deneyim tasarımı unsuru olarak hayatımızın içerisine daha fazla dahil edebilmesi için ne yapmalıyız?
(*Voice User Interface)
Yorumlar