Drone’lar ile eğlenceli anlara ve yeni kullanım alanlarına ek olarak, hayatı durdurmanın yeni yollarına da şahit oluyoruz. Havaalanlarını kapattırıyor, uçaklara düşme tehlikesi yaşatıyor, hatta suikast düzenlemekte dahi kullanılabiliyor. Ancak gelişen dijital kriminoloji, drone’lardan sahipleri hakkında birçok ipucu elde ederken, drone saldırılarına karşı da yerli çözümler kullanılıyor.
İnsansız hava aracı olarak da bilinen drone’ların amaçları, onları kimin uçurduğuyla doğrudan ilgili. Londra Gatwick Havaalanı, geçen Aralık’ta bir drone sebebiyle önce birkaç saat sonra neredeyse birkaç gün uçuş yapılamayacak hâle geldi. Daha önce yapılan denemeler ise iki kişilik hafif bir uçağın bir kanadına çarpan drone’un kanatta uçaktakilerin hayatını tehlikeye sokacak kadar hasar yaratacağını gösteriyor. Hapishanelere silah, uyuşturucu madde sokmak için drone kullanılıyor. Hatırlarsanız, geçen sene Venezuela’da Maduro’ya da drone ile suikast girişiminde bulunulmuştu.
Şahinle yakalamayı bile denediler
Hâlihazırda elimizdeki teknolojiler, aslında oldukça kötü amaçlarla kullanılabilir, bir drone ve bir yüz tanıma motoru birisinin başına bela açmak için yeterli. Peki, onları neden durduramıyoruz? Radarlar için ufaklar. Kullanıcı yüzlerce metre yakında da olabilir, kilometrelerce uzakta da.
Radyo sinyali karıştırıcılar çoğu üründeki yazılımla uyumlu ve onları güvenli bölgeye dönmeye zorlayabiliyor ama modifiye bir drone bu komutlara uymak zorunda değil, hedefine ilerlemeyi sürdürebilir. Drone’ları fiziksel olarak durdurmak da zor, iş silahlarla vurmaya kadar gidiyor. Hollanda polisinin bu iş için şahin eğitip, şahinler komutları pek izlemediği için projeyi iptal ettiğini biliyor muydunuz?
Her gün 120 saldırıda drone kullanılıyor
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Emre Öğütcen, dünyada her gün yaklaşık 120 drone saldırısı gerçekleştiğini söylüyor. Drone’larla yapılan saldırıların yüksek risk grubunda olduğunu belirten Öğütcen, devlet başkanlarının özel timler kurdurduğunu da ekliyor.
Önlem olarak en sık başvurulan yöntem yüzde 80 ile sinyal engelleme olurken, drone kontrolünü ele geçirerek uzak bir noktada imha etmek yüzde 15, doğrudan saldırı önleme ise yüzde 5 paya sahip. Öğütcen, kullanılan çözümlerin ise her ülkede yerli olduğunun altını çiziyor. Ülkemizde üretilen drone’ların da fiziksel olanlara ek olarak siber saldırılarla uğraştığını biliyor, duyuyoruz.
30 modelden bilgi alınabiliyor
Diğer yandan kriminoloji de bu konuda yeni bir uzmanlık alanı açmış durumda. Kameranın eski çekimleri, önceki konumlardan harita çıkartmak, hatta drone uygulamalarındaki kredi kartı bilgilerine kadar erişebilmek mümkün. Ancak elbette her durumda bu bilgilere ulaşılamıyor.
ABD’deki Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) yetkilileri, piyasadaki 30 cihaz modelinden rahatlıkla bilgi alabildiklerini belirtirken, Interpol de bu yılın ilk yarısında bir yönerge yayınlamayı hedefliyor. Adlî tıpta dijital adımlar arasına drone’un katılması için birçok ülke çalışıyor. Bakalım, yeni teknolojiler bize daha çok kötülük mü iyilik mi getirecek?
Aytun Çelebi, Gazeteci
Yorumlar