Unutulan insan faktörü
Her seminerde ve eğitimde e-posta mesajı gönderdiğiniz kişi bir insan bir makine değil cümlesini kuruyorum. Bunu söylüyorum çünkü markalar en iyi teknolojileri kullansalar da vermek istedikleri mesajları zaman zaman tüketiciye istedikleri gibi iletemiyorlar. “Kurumsal yapı içinde kalacağım” diye gereksiz ciddi olanlar veya “samimiyet kuracağım” diye gereksiz laubalilik yapan markalardan dolayı mesajlarda kullanılan içerikler zayıf kalabiliyor. Çok düşünecek ve plan yapılacak bir şey yok aslında, siz de bir tüketici olarak ne tip mesajlar alsaydınız o markaya daha fazla bağlanırdınız sorusunun cevabını verdiğinizde ne yapmanız gerektiğini bulmuş olacaksınız.
İzinli veri kullanımı
Günümüzde hâlâ izinli veriye mesaj göndermenin yasal zorunluluktan dolayı olduğunu düşünenler var. “Oradan buradan aldığım bir veri var, onlara da mesaj göndereyim mi,” sorusunu sıkça duymak olayın hâlâ anlaşılmadığını gösteriyor. Evet, bir yasa var ama yasa olmasa da zaten firmaların mesajlarını kendileriyle temasta kalmak isteyen kişilere göndermeleri gerektiğini artık kavramış olmaları lazım. Eskisi gibi bir dünya kalmadı, “x adet kişiye mesaj göndersem, şu kadarı açsa ve alışveriş yapsa ne güzel paralar kazanırım” düşünceleri hayalden başka bir şey değil. Tüketici artık beğenmediği istemediği mesajı gönderen firmayı alışveriş listesinden anında çıkartıyor, hatta şikâyetçi oluyor. Uzun yıllar aynı markadan alışveriş yapan kişiler bile başka markalar güzel fırsatlar sunduğunda oraya yönelirken kim sizin izinsiz attığınız mesajı okuyacak ve heyecanlanıp alışverişe başlayacak?
Pazarlamanın önemi
Bundan 2-3 ay önce bir firmanın girişimcilere destek olduğu ortamda ben de mentor olarak yer alıp girişimci arkadaşların projelerini dinledim ve sorularını cevapladım. Bazıları kendilerinden emin bir şekilde projelerinden bahsetti, nereye varmak istediklerini söyledi ve ulaşılmak istenen hedefe nasıl gidileceği ile ilgili sorularını sordu. Hepsi de teknoloji ile alakalı girişimler olduğundan gayet hoşuma giden ve beni de besleyen sunumlar ile karşılaştım. Bazı girişimcilerde ise proje güzel olsa da pazarlama ile ilgili kısım eksikti. Aynı kişiler kendilerini ifade etme konusunda da bir hayli zorlandılar. Bilmiyorum denk mi geldi ama kendisini ifade edemeyen birisinin zaten projesini de iyi anlatması beklenemezdi sanırım. Ürüne odaklanıp bunun pazarlanma kısmıyla ilgili hiç kafa yormamaları bana çok garip gelmişti ama sanırım o günkü görüşme sonrası bunun önemini kavradılar.
Fikirlerin paylaşımı
Gelinen dijital çağda hâlâ birileri akıllarındaki fikirlerin sadece onlara özgü olduğunu düşünüp kimselerle paylaşmıyor. İşim gereği her hafta en az 7-8 toplantı yapıyor ve dijital ile alakalı kurumlardan insanlarla görüşüp fikir alışverişinde bulunuyorum. Bazen öyle anlar oluyor ki, aklımdan geçen çoğu şeyi karşımdakinin de düşündüğünü hatta bununla alakalı bir şeyler yaptığını da öğreniyorum. Yaptığım toplantılarda aslında herkesin aklında şekillenen projelerin üç aşağı beş yukarı aynı olduğunu görüyorum. Bu yüzden fikrinizi kendinize saklamak yerine aklına güvendiğiniz arkadaşlarınızla paylaşıp tavsiyelerini alın. Önemli olan bu fikri bir an önce hayata geçirmek ve deneme yanılmalar ile bunun başarılı olmasını sağlamak, bunun içinde paylaşmak ve önerileri dikkate almak gerekiyor.
Son satırlara gelmişken gelin bu sene bir şeyi farklı yapalım, yeni yıla girerken her sene yaptığınız gibi insanlara aynı e-posta ve SMS gönderimini yapmayın. Belki herkesi telefonla arayıp ulaşmak çok zaman alır ama en azından belli başlı arkadaşlarınızı telefonla arayın, kimisine kartpostal gönderin, göreceksiniz siz de bundan çok mutlu olacaksınız. “İlla herkese e-posta mesajı da göndermek lazım” diyorsanız içeriği daha samimi cümlelerle doldurabilirsiniz, bunun toplu mesaj olduğunu, sizin de bunu göndermekten çok keyif almadığınızı ama gene de onlara bir şekilde ulaşmak için bunun zorunlu olduğunu söylemeniz inanın mesaja bambaşka bir boyut katacaktır. Deneyin farkı göreceksiniz, şimdiden iyi yıllar dilerim.
Yorumlar